Translation of "Yerde" in Chinese

0.008 sec.

Examples of using "Yerde" in a sentence and their chinese translations:

Olduğu yerde saymak.

没头绪。

Otur oturduğun yerde.

耐心等着。

- Yerde kal!
- Eğil!

趴着!

O yerde oturuyordu.

他坐在地上。

Allah her yerde.

神無處不在。

Bu yerde yaşıyorum.

我住在这区。

- O birçok yerde bulundu.
- O birçok yerde bulunmuştur.

他去过很多地方。

Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.

他們已經到處找過他,可是卻哪裏也找不到他。

O, yerde yaralı yatıyordu.

他因为负伤倒在了地上。

Onu hiçbir yerde bulamıyorum.

我在哪儿都没找到他。

Onu bir yerde bulamadım.

我在任何地方都没能找到。

Yerde bir çukur kazdık.

我們在地上掘了一個洞。

Her yerde kan vardı.

到处都是血。

Anahtarlarımı hiçbir yerde bulamıyorum.

我到处都找不到我的钥匙。

Onu hiçbir yerde bulamadım.

我在哪儿都找不到她。

Bir yerde başlamak zorundasın.

你必须有一个出发点。

Şemsiyemi hiçbir yerde bulamıyorum.

我任何地方都找不到我的傘。

Tom yerde oturmayı sever.

汤姆喜欢坐在地上。

- Parayı güvenli bir yerde tut.
- Parayı güvenli bir yerde saklayın.

把錢保存在安全的地方。

Çimenin olduğu yerde su yoktur. Suyun olduğu yerde çimen yoktur.

有草的地方无水,有水的地方无草。

Onu bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

我記得在哪兒見過她。

Onu herhangi bir yerde bulamadım.

这个东西我哪都找不到。

Onu serin bir yerde tut.

保存在陰涼的地方。

Onunla bir yerde karşılaştığımı hatırlıyorum.

我記得我在某個地方見過她。

O, burada bir yerde yaşıyor.

他住在這附近某個地方。

Onu başka bir yerde yap.

到别处去做。

Onun evi buralarda bir yerde.

他家在这儿某处。

Buralarda bir yerde anahtarımı kaybettim.

我的钥匙就是在这附近丢失的。

Tom Boston'da bir yerde yaşıyor.

湯姆住在波士頓某地。

Çim üzerinde ve yerde oturuyorlar.

坐在草坪和地上。

Seni her yerde takip edeceğim.

到哪里我都会跟着你。

Neredeydin? Her yerde seni arıyoruz!

你去哪了?我們到處在找你。

Bence o buralarda bir yerde.

好像就在这附近。

O buralarda bir yerde olmalı.

我想應該在這附近。

- Değerli şeylerini güvenli bir yerde muhafaza etmelisin.
- Değerli eşyalarını güvenli bir yerde saklamalısın.

你该把你的值钱物品保存在一个安全的地方。

- Seni bu tarz bir yerde görmeyi ummazdım.
- Seni böyle bir yerde görmeyi beklemiyordum.

我都没想过会在这里碰见你。

O müziği bir yerde duyduğumu hatırlıyorum.

我记得在哪儿听到过那首音乐。

Daha önce bir yerde karşılaşmadık mı?

我们好像在哪见过?

Böyle karanlık bir yerde ne yapıyorsun?

你在那么暗的地方做什么?

Böyle bir yerde dolaşmasan iyi olur.

你最好別在那種地方走來走去。

Gözlüğümü herhangi bir yerde gördün mü?

你曾在哪裡看到過我的眼鏡嗎?

O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.

他住在公园周围的某个地方。

Fred annemi gittiği her yerde takip etti.

無論我母親去哪裡,弗雷德就跟著她去哪裡。

Herhangi bir yerde bir telefon var mı?

哪里有电话机?

Onunla öyle bir yerde karşılaşmayı asla ummadım.

我想也沒有想過會在這樣的地方踫到她。

Her yerde seni aradım ama seni bulamadım.

我到處找你,但卻找不到你。

Onu bodrumda burada bir yerde bıraktığımı biliyorum.

我知道我把它放在地下室的某個地方了。

Onu böyle bir yerde görmeyi hiç ummazdım.

我想也沒有想過會在這樣的地方踫到她。

O ismi daha önce bir yerde duydum.

我在别处听过那个名字。

Buraya yakın bir yerde taksiye binebilir miyim?

我能在這附近打車嗎?

Kitaplar başka bir yerde olmayıı isteyen insanlar içindir.

書是為了那些希望自己在另一個地方的人。

Böyle buz gibi soğuk bir yerde ne yapıyorsun?

在这么冷的地方做什么?

Alışveriş merkezinden ayrıldığımda araba onu bıraktığım yerde değildi.

当我离开购物中心,车子不在我停的地方。

Öğretmeninle böyle bir yerde karşılaşmış olduğuna şaşırmış olmalısın.

在那种地方碰到你的老师,你应该很惊讶吧。

Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?

一起出去喝杯怎么样?

Öğrenci "daha önce bir yerde karşılaştık mı" diye sordu.

“以前我们没在哪儿见过吗?”学生问道。

Şemsiyemi parkta bir yerde kaybettim. Bir tane satın almak zorundayım.

我的雨傘遺失在公園裡某個地方。我必須再買一把。

- At ölür, itlere bayram olur.
- Kedinin olmadığı yerde fareler cirit atar.

- 貓兒不在,老鼠玩的輕鬆自在。
- 上司不在,部下就輕鬆自在。
- 山上无老虎,猴子称大王。

Herhangi bir yerde caddeyi geçmeden önce iki yöne bakmak iyi bir kuraldır.

無論在甚麼地方,過馬路前也應該先看清楚左右。

ABD'de bir restorana girerken seçeneğin vardır, sigara içilen ya da sigara içilmeyen yerde oturmak.

在美国,你可选择坐在禁烟区或是非禁烟区。

- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.

有志者事竟成。