Translation of "çıktı" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "çıktı" in a sentence and their arabic translations:

Esinti çıktı.

‫نسيم.‬

Yürüyüşe çıktı.

لقد خرجت في نزهة.

- Durum kontrolden çıktı.
- Durum çığırından çıktı.

خرج الوضع عن السّيطرة.

Öğretmenimiz tahtaya çıktı.

تأتي المعلمة إلى الصف

Fabrika karşıma çıktı.

المصنع.

Yine dolunay çıktı.

‫اكتمل القمر بدرًا مجددًا.‬

Jane alışverişe çıktı.

خرجت جين للتسوق.

Fadıl evden çıktı.

غادر فاضل المنزل.

Sami dışarı çıktı.

خرج سامي.

Sami komadan çıktı.

استيقظ سامي من غيبوبته.

Sami ortaya çıktı.

ظهر سامي.

Sami yürüyüşe çıktı.

ذهب سامي يتمشّى.

Sonra uyuşturucu ortaya çıktı.

ومن ثم أتت المخدرات.

çünkü ortaya çıktı ki

لأنه اتضح أن

Çocuk çıktı dürüstçe anlattı;

خرج الطفل وقال بصراحة:

Interneti iyileştirmeye karşı çıktı.

لأن المستخدمين سبق ووافقوا على الشروط والأحكام.

Boom! At gözlüğü çıktı.

مفاجأة! أزيلت الغمامة.

Tüm yavrular yumurtadan çıktı.

‫فقس كل هذا البيض.‬

O, aceleyle dışarı çıktı.

- خرج علی عجلة من أمره.
- خرج مسرعا.

Başka bir sorun çıktı.

ظهرت مشكلة آخرى.

Hangi öğrenci dışarı çıktı?

أيّ طالب خرج؟

"Virüs Çin'de ortaya çıktı,

حيث أن الفيروس نشأ في الأراضي الصينية.

Kandil simiti çıktı mı? ''

هل وصل كعك الموسم؟"

Arı pencereden dışarı çıktı.

طارت النحلة من النافذة.

Sami sonunda komadan çıktı.

لقد استيقظ سامي أخيرا من غيبوبته.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

واتضح أنه كان قد عانى من نفس الألم.

Kuzenini kazara öldürdüğü ortaya çıktı.

عن طريق الخطأ.

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

تبينت أن طفلتي تحب موسيقى الريغي،

şöyle bir şey karşımıza çıktı

صادفنا شيء من هذا القبيل

Bazı doğrulamaları olduğu ortaya çıktı

في الحقيقة الصعبة.

Bir kayaya tırmanıp sudan çıktı.

‫إنها تتسلّق الصخرة فحسب‬ ‫وتترك المياه وأنا شعرت...‬

Birdenbire önümüzde üç köpek çıktı.

وفجأة ظهرت ثلاث كلاب أمامنا.

Macera aramak için seyahate çıktı.

سافر بحثاً عن مغامرة.

Uzun boylu adam evden çıktı.

الرجل الطويل خرج من البيت.

Masanın altından bir kedi çıktı.

خرجت قطة من تحت المكتب.

Evimin yakınında bir yangın çıktı.

اندلع حريق قرب منزلي.

Benim haklı olduğum ortaya çıktı.

تبيّن في النهاية أنّني كنت على حق.

O, ağzımdan girip burnumdan çıktı.

لوى ذراعي.

Fadıl'ın ikiyüzlü yaşamı ortaya çıktı.

لقد انكشفت حياة فاضل المزدوجة.

Tom hızla merdivenlerden yukarı çıktı.

صعد توم السلالم بسرعة.

Janie 21 yaşına geldiğinde kontrolden çıktı.

في عمر الواحدة والعشرين، كانت جين قد خرجت عن السيطرة.

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

تبيّن أنه مَلَكة،

♪ Falımdan bir bilet çıktı ♪

♪ طلعت تذكرة من مصيري ♪

Daha sonra bu gün yüzüne çıktı

في وقت لاحق ، ظهر في هذا اليوم

Bazı filmlerinde öğretmen oldu çıktı karşımıza

كان مدرسًا في بعض أفلامه.

çıktı ve tekrar dünyada hüküm sürdü

خرج وحكم في العالم مرة أخرى

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

وهكذا ولدت فكرة مشروعي،

Defa ortaya çıktı virüstür. Daha sonra

الفيروس لاول مرةٍ في ماليزيا عام الفٍ وتسعمائةٍ وثمانيةٍ

O, ceketini giydi ve dışarı çıktı.

ارتدت معطفها ثم خرجت.

Tom ayağa kalktı ve odadan çıktı.

وقف "توم" على رجليه وخرج من الغرفة.

Facebook: S*ktir et, Facebook çıktı.

الفيس بوك: تبا له ٬ ليس بعد اليوم

Sami bazı giysileri giyip dışarı çıktı.

ارتدى سامي بعض الملابس و خرج.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

- ذهبت ليلى إلى الخارج.
- خرجت ليلى.

O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.

هو، خرج للمشي قبل فطور الصباح.

İstasyondan çıktı ve yakındaki telefon kulübesine girdi.

خرجت من المحطة واتجهت إلى أقرب هاتف عمومي

Ama sonra dot com balonu meydana çıktı.

ومن ثم جاءت طفرة "الدوت كوم".

Bu hazinenin ilk kısmı nasıl ortaya çıktı?

كيف حدث الجزء الأول من هذا الكنز؟

Son yıllarda ise 60 km kadar çıktı.

في السنوات الأخيرة ، زادت إلى 60 كم.

çıktı. sarayda bir dönüm noktası haline geldi

ال الاخرس وال الدباغ تحولت اسماء الى ركنٍ اساسيٍ في القصر

Soruşturmadan sonra birkaç önemli gerçek ortaya çıktı.

ظهرت عدة حقائق مهمة بعد التحري.

O önceki gün Londra için yola çıktı.

انطلق متجها إلى لندن أمس الأول.

Fadıl, Leyla sayesinde ciddi bir depresyondan çıktı.

تعافى فاضل من اكتئاب حادّ بفضل ليلى.

- Sami camiyi terk etti.
- Sami camiden çıktı.

غادر سامي المسجد.

- Sami İslam'ı terk etti.
- Sami İslam'dan çıktı.

ترك سامي الإسلام.

Ayrıca kardiyak vaka oranı neredeyse iki katına çıktı,

كما تضاعف تقريباً معدل المشاكل القلبية لديها،

Ve bu yolculuğun sonunda da müzik çıktı karşıma.

وفي نهاية هذه الرحلة الموسيقى طلعت في طريقي.

Son askerlerini Baybars'ı durdurmak için gönderince ortaya çıktı.

أرسل آخر احتياطيات له لمحاولة وقف هجوم بيبرس في الوسط

İstila kuvvetinin başındaki Scipio Calvus , Emporiae'de karaya çıktı.

نزل سكيبيو كالفوس، المسؤول عن قوة الغز، في إمبوريا

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

ليست مختلفة جداً عن واجباتي في الفيزياء

Bu toplantının işten çıkarılma görüşmem olduğu ortaya çıktı.

الاجتماع الذي اتضح بأنه مقابلة إنهاء خدمتي.

Ince sıvalar kazındığında altından muhteşem eserler ortaya çıktı

عندما تم كشط اللصقات الدقيقة ، ظهرت القطع الأثرية الرائعة من الذهب.

Bu patlamadan öyle büyük bir ses çıktı ki

كان هناك ضجيج كبير من هذا الانفجار

O dönemde meraklı cesur bir adam ortaya çıktı

ظهر رجل شجاع غريب في ذلك الوقت

Sonra, karanlığın içinden yaklaşık 2000 İberyalı ciritçi çıktı.

ثم ، خرج من الظلام حوالي 2000 رماة الأرمحة الأيبيريين.

O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.

لم ينطق و لم يبك ، بل خرج ساكنا.

"Bu arada, gebelik testinde ne oldu?" "Negatif çıktı."

"بالمناسبة، ماذا بشأن اختبار الحمل ذلك؟" "كان سلبيّا."

- Sami eve doğru yola çıktı.
- Sami eve yöneldi.

توجّه سامي إلى المنزل.

Ve beş yılda bu oran yüzde 28'e çıktı.

وبنسبة 28% خلال 5 سنوات.

- Herkes benim görüşüme saldırdı.
- Herkes benim fikrime karşı çıktı.

هاجم الجميع رأيي.

- O çileden çıktı.
- O küplere bindi.
- O, öfkeye kapıldı.

- انفجر غاضباً.
- انفجر غضباً.

Yaklaşık iki ayın sonunda okuma hızım üç katına çıktı

وبعد شهرين تقريبًا، تضاعفت سرعتي في القراءة ثلاثة أضعاف،

Ancak bunun gerçekten kötü bir karar olacağı ortaya çıktı :

تبين إن هذا سيكون اختيار سيء:

Birkaç aylık flörtten sonra Fadıl'ın gerçek niyeti ortaya çıktı.

كشف فاضل عن ألوانه الحقيقية بعد بضعة أشهر من المواعدة فقط.

Okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı

تم إطلاق أول طاقة عند حدوث كسر في قاع المحيط

Bu yarasalarda hep virüs vardı da şimdi neden ortaya çıktı

كان هناك دائما فيروس في هذه الخفافيش ، لماذا اتضح الآن

Yürüyor dedik mesafe kat ediyor dedik binek hayvanı nereden çıktı?

قلنا المشي ، سيرا على الأقدام ، إلى أين ذهبنا؟

Amerika'da 2002 yılında Andrew Carlssin adında bir adam ortaya çıktı

ظهر رجل يدعى أندرو كارلسن في أمريكا عام 2002

Bir ordu komutanı olarak sınırları korkunç bir şekilde açığa çıktı.

حدوده كقائد للجيش بشكل مروع .

Şubat 1815'te Napolyon, Elba'daki sürgünden kaçtı ve Fransa'ya çıktı.

في فبراير 1815 ، هرب نابليون من المنفى في إلبا وهبط في فرنسا.

Asansörler neden çıktı? Sana şimdi söyleyeceğim. On dokuzuncu yüzyılın ortalarında,

لماذا اتت سيرة المصاعد? ساخبرك الان. في اواسط القرن التاسع عشر

, ilk gökdelen ortaya çıktı. O zamanlar on kattan oluşan ve

التأمين في شيكاجو الذي تألف حينها من عشرة طوابق وبلغ

- Evvelki gün Amerika'ya yola çıktı.
- Önceki gün Amerika'ya hareket etti.

غادرت إلى أمريكا قبل أمس.

Son zamanlarda eski Çin hakkında yeni gerçekler gün ışığına çıktı.

كُشِفت حديثًا حقائق جديدة فيما يتعلق بالصين القديمة.

Sami garip bir ses duydu ve araştırmak için dışarı çıktı.

سمع سامي ضجّة غريبة و خرج للتّأكّد من الأمر.

Niemen Nehri'ni Haziran ayında geçtiğinde, askerleri o kadar iyi ortaya çıktı

عندما عبرت نهر نيمن في يونيو ، كانت قواتها جيدة للغاية ،

Yağmalanmış birkaç şehirden kaçtı ve batıya, Vidin Despotluğuna doğru yola çıktı.

بعد أن فرّوا من العديد من المدن المنهوبة إلى الغرب، في إمارة فيدين.

2000 yılında proje resmen ortaya çıktı. Ve aynı yılın Nisan ayında

ففي عام الفين وعشرة ظهر المشروع بشكلٍ رسمي. ووضع حجر الاساس له

Amerika'da hazır yemek tüketimi 1977-1995 yılları arası üç katına çıktı.

في أمريكا، تضاعف معدل استهلاك الوجبات السريعة ثلاثة أضعاف ما بين عامي 1977 و 1995.

Yalnız olduğu bilgisini veren insanların oranı iki kat artarak %40'a çıktı.

تضاعفت نسبة من أبلغوا عن شعورهم بالوحدة إلى 40%.

Bu onu diğer yoldaşlardan ayırıyordu. O yüzden bir sözcü olarak öne çıktı.

هذا ما يميّزه عن غيره من الرفاق. وهذا ما جعله يصبح متكلماً فصيحاً،