Translation of "Onun" in Chinese

0.019 sec.

Examples of using "Onun" in a sentence and their chinese translations:

Onun, onun babası olduğunu öğrendik.

我们发现他是她的父亲。

Onun sözleri onun kalbini kırdı.

他的话使她极为伤心。

Onun masasındadır.

他在他的办公桌前。

- Onun adını unuttum.
- Onun ismini unuttum.

- 我忘記了他的名字。
- 我已经忘了他的名字。

- Onun milliyeti ne?
- Onun uyruğu ne?

她是哪国人?

- Onun gözleri karadır.
- Onun gözleri kara.

她两眼于墨黑。

Onun görünüşüne bakılırsa, onun zengin olduğunu düşünüyorum.

從她的外表上看,我想她大半是個有錢人。

Onun arkadaşlarının hepsi onun mutlu olduğunu düşündü.

他的所有朋友都认为他很幸福。

Onun yüzünü hatırlayabiliyorum ama onun adını hatırlayamıyorum.

我記得他的長相但忘了他叫甚麼名字。

- Ben onun fikrine katılıyorum.
- Onun görüşüne katılıyorum.

我同意他的觀點。

- Onun hiç parası yoktu.
- Onun parası yoktu.

他没有钱。

- Onun şakası beni öldürdü.
- Onun şakası harikaydı.

他的笑話笑死我了。

- Onun ne yaptığını biliyorum.
- Onun yaptığını biliyorum.

我知道他做了。

- Onun hakkında ne düşünüyorsun?
- Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Onun hakkında neler düşünüyorsun?

你覺得他怎麼樣?

Onun kütüphanesinden yararlanabilirsin.

你可以利用他的图书馆。

Onun önerisini reddetmeliydin.

你應該拒絕他的提議的。

Siz onun kızlarısınız.

你是她的女兒。

Onun kaçtığını gördüm.

我看見他逃跑了。

Onun gelmeyeceğini söylemeliyim.

我想他大概不會來。

Onun rengi kırmızıdır.

它的颜色是红的。

Yeni araba onun.

這輛新車是她的。

Kanıt onun lehineydi.

證據對他有利。

Onun sağlığı kötü.

他的健康狀況很差。

Onun geleceğini sanmam.

我不認為他會來的。

Onun kulübesi kıyıda.

他的村屋在海岸上。

Onun yüzünü tokatladı.

她摑了他的臉。

Onun acelesi vardı.

她在趕時間。

Onun yüzü kızardı.

她脸红了。

Onun davranışına katlanamam.

我無法容忍她的行為。

Onun uyuduğunu biliyorum.

我知道她在睡覺。

Onun talebini onayladılar.

他們批准了他的請求。

Onun gelmesi gerekiyordu.

他應該來的。

Onun küstahlığına katlanamıyorum.

我不能忍受他的傲慢。

Onun yeteneğine hayranım.

我很钦佩他的才干。

Onun hoşlandığı jöledir.

他喜歡的是果凍。

Onun fıkrası muhteşemdi.

他讲的笑话很有意思。

Onun İngilizcesi mükemmeldir.

她的英语好极了。

Onun adını unuttum.

我忘記了他的名字。

Onun dediğini anlıyorum.

我理解她说的话。

Onun adını unuturum.

我忘記了他的名字。

Onun yüzdüğünü gördüm.

我看見她游泳。

Onun adresini bilmiyorum.

我不知道他的地址。

Onun adresini bulabildim.

我能找到他的地址。

Onun adını biliyorum.

我知道他叫什么名字。

Onun sözü yasadır.

他的话就是命令。

Onun kitabını okuyorlar.

他们正在读她的书。

Onun evi nerede?

他的家在哪儿?

Onun için üzülüyorum.

我替他害臊。

Onun babası Japondur.

- 她父亲是日本人。
- 她老爸是日本人。
- 她爸是日本人。
- 她爹是日本人。
- 她老爹是日本人。
- 她父親是日本人。

Onun sorunu nedir?

那有甚么不好?

Onun dikkati dağılmış.

他心不在焉。

Onun geleceğini umalım.

讓我們祈盼她會來。

Bu onun uçağı.

这是他的飞机。

Onun çalışmasından etkilendim.

她的作品給我留下了深刻印象。

Onun geleceğinden şüpheliyim.

我怀疑他是否会来。

Onun duygularını anlayamıyorum.

我不明白他的感受。

Onun gelmeyeceğini düşünüyorum.

我认为他不会来。

Onun midesine vurdum.

我打了他的肚子。

Onun resmi gazetedeydi.

他的照片上了報。

Bu ayakkabılar onun.

這些鞋是她的。

Onun çorapları gridir.

她的襪子是灰色的。

Onun çorapları mor.

他的袜子是紫色的。

Onun sorusunu cevaplayabildim.

我能回答他的问题。

Onun odası dağınık.

他的房间很乱。

Bu onun evi.

这是她的房子。

Onun şakasına güldüm.

他的笑話讓我大笑了。

Onun yanına oturdum.

我坐在他旁边。

Onun karısı Fransızdır.

他的妻子是法国人

Onun yüzü soldu.

- 他的臉色變得十分蒼白。
- 他的脸失去了所有颜色。

Onun konseri harikaydı.

他的演唱會很棒。

Onun gözlerine baktım.

我直视他的眼睛。

Onun fikirlerini anlayamadım.

我無法理解他的想法。

Onun çocuğu yok.

- 他没有孩子.
- 他沒有孩子。

Onun teni pürüzsüz

她的皮膚光滑。

Onun öldüğü gerçektir.

她确实死了。

Ben onun arkasındayım.

我在他後面。

Onun fikri değildi.

这不是他的主意。

Onun kitabını okudum.

我看了他的書。

Onun bisikleti mavi.

他的自行车是蓝色的。

Onun kitabı kırmızı.

他的书是红色的。

Onun şikâyetlerinden bıktım.

我厭倦了她的抱怨。

Onun cesaretine hayranım.

我很佩服他的勇氣。

Onun adı Ken.

那名字是肯。

Onun geleceğini sanmıyorum.

我不認為他會來。

Onun geleceğini düşündüm.

我以为他会来的。

Onun gözleri mavidir.

他的眼睛是蓝色的。

Onun cesaretine şaşırdım.

我對他的勇氣感到驚訝。

Onun fikrini değiştirdi.

他改变想法了。

Onun öldüğünü duydum.

聽說他去世了。

Onun soyadını bilmiyorum.

我不知道他的姓。

Onun mazeretlerinden bıktım.

她的借口我已经听腻了。

Onun hepsi gitti.

一切都没了。

Onun işi nedir?

他做什么工作?