Translation of "Yaptığı" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Yaptığı" in a sentence and their arabic translations:

Amerika'nın yaptığı İsrail'in yaptığı Rusya'nın Çin'in birilerinin yaptığı proje diyoruz hep

نقول دائمًا إن روسيا صنعتها إسرائيل ، وروسيا صنعتها أمريكا والصين

-Tom'un yaptığı şekilde-

بطريقة توم

Birbirlerine neler yaptığı

ما فعله لبعضهم البعض

Memurların tatil yaptığı

الضباط في عطلة

NASA yaptığı açıklamada

وقالت وكالة ناسا في بيان

Mimarinin yaptığı şey budur.

هذا ما تقوم به العمارة.

Kendi elleriyle yaptığı ev.

المنزل الذي بناه بيديه.

Buna yaptığı açıklamada ise

في تصريحه لهذا ،

Bölgede yaptığı etki dolayısıyla

بسبب تأثيرها في المنطقة

Çoğumuzun yaptığı şeyi mi yaptın?

هل فعلت ما يفعله معظمنا؟

Yaptığı şey - 23 boksör görüyorsunuz -

ما قد فعله هو جمع 23 ملاكما

Eğer herkesin yaptığı şeyi yapıyorsanız,

إذا قمت بما يقوم به الآخرون،

Doğanın ustalıkla yaptığı bu şekiller

الأشكال التي تشكلها الطبيعة منذ الأزل،

Frankl Nietzsche'den yaptığı bu alıntıyı

استخدم فرانكل هذه المقولة لنيتشه ليشرح لنا

Hidrolik alanda yaptığı notları yanlız

نحن وحدنا في المجال الهيدروليكي

Mahran yaptığı bir basın açıklamasında,

مهران وفي تصريحاتٍ صحفية اسمى مبادرته

Onların yaptığı ilk kez değildi.

إنها لم تكن أول مرة يفعلوها.

Tom'un tek yaptığı şikayet etmek.

جلّ ما يفعله توم هو التذمر.

Leyla yaptığı hatayı fark etti.

تفطّنت ليلى للخطأ الذي قامت به.

Ve 15 dakikalık yaptığı konuşmanın ardından

وبعد أن ينتهي من عرضه ذو الـ15 دقيقة،

Tıpkı babunların ve orangutanların yaptığı gibi.

‫ما تفعله قردة الربّاح وإنسان الغابة،‬

Ancak yaptığı şey tam da bu.

لكن هذا ما فعلته على وجه التحديد.

Doğu Prusya'ya yaptığı yiyecek arama baskınlarının

تم انتقاد ناي مرة أخرى من قبل نابليون بعد ثلاثة أشهر ، عندما

Onun büyük bir hata yaptığı açık.

من الواضحِ أنه أرتكب خطأ كبيراً.

Tom Mary'nin yaptığı aynı şeyi yaptı.

قام توم بنفس الشيء الذي قامت به ماريا

Tom'un yaptığı şeyi yapabileceğini düşünüyor musun?

أتَضُنُّ أنَّكَ تَستَطيعُ فِعلَ ما يفعَلَهُ توم؟

Yosemite Park'ta da insanların yaptığı genellikle bu.

وهو ما كان يفعله معظم الناس في منتزه يوسيميتى ذلك اليوم.

Çözdüğü bir keşmekeşten veya yaptığı bir konuşmadan dolayı

عندما نحتفي بقائد سياسي أو برجل أعمال بارز

Çiftlerin bağlarını kuvvetlendirmek için yaptığı bir düettir bu.

‫إنه غناء مشترك بين الأزواج‬ ‫لتوطيد العلاقات.‬

Sivil toplum kuruluşlarına yaptığı beş milyar dolarlık yatırımla.

بـ5 مليارات دولار استثمرتها في المنظمات غير الحكومية.

Bunlar babam Philip'in sizin için yaptığı büyük işler.

هذه هي الأعمال العظيمة التي قام بها والدي فيليب من أجلك.

Tom'un yaptığı şeyi neden yaptığını sana söylemesini istiyorum.

أريد من توم أن يخبركَ لماذا فعلَ ذلك.

O, her zaman yaptığı gibi neşeyle onu selamladı.

لقد حياها بسرور كما عادته.

Türklerin yaptığı savaşları kayıt etmeme gibi bir özelliği var

الأتراك لديهم ميزة عدم تسجيل الحروب

Derken, yaptığı 126 riskli işlemin tamamından başarılı şekilde çıkıyor

بعد ذلك ، نجح في الخروج من جميع المعاملات الخطرة الـ 126 التي قام بها.

İnsanı evrenin merkezine koyan Leonardo'nun yaptığı Vitruvius Adamı Çizimi

رجل فيتروفيان رسم ليوناردو الذي يضع الإنسان في قلب الكون

Ve bu iki dahinin ortak yaptığı çalışma malesef yok

ولسوء الحظ ، لا يوجد تعاون بين هذين العبقريين.

''Bir adamın gerçek hazinesi bu dünyada yaptığı iyi işlerdir''

"الغنى الحقيقي للشخص هو الأشياء الجيدة التي يفعلها في هذا العالم."

Tom Mary'nin yaptığı yemeklerin genellikle çok baharatlı olduğunu düşünüyor.

يرى توم بأن الطعام الذي تُعده ماري حار جدا.

Fakat Mimar Sinan'ın istinat duvarı ve içeriden yaptığı kemerler sayesinde

ولكن بفضل جدار ميمار سنان والأقواس الداخلية

Ama kimin kimle nasıl bir dostluk yaptığı da kimseyi ilgilendirmez

ولكن من يفعل أي نوع من الصداقة لا يهم أي شخص

Bu dönemdeki yaptığı diğer önemli çalışmalardan bir tanesi de eskiz

أحد الأعمال الهامة الأخرى التي قام بها في هذه الفترة هو الرسم.

Sarayında görev yaptığı Kiev şehrine götürdü … daha sonra Bizans İmparatoru

الكبير ياروسلاف الحكيم ... ثم إلى القسطنطينية ، حيث قاد حرس فارانجيان

Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi yaptığı gerçeğini inkar edemez.

لا يستطيع توم أن ينفي ما تتّهمه ماري بفعله.

General Hoche'nin kadrosuna yaptığı bir büyüden sonra, General Lefebvre'nin crack öncü

فرقة طليعة الكراك التابعة للجنرال لوفيفر

Daha iyi olan takımların daha az değil daha çok hata yaptığı görülüyordu.

فكما يبدو، كانت الفِرق الأفضل، ترتكب أخطاءً أكثر، لا أقل.

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

‫مناصر حماية البيئة في مهمة خطرة‬ ‫لتعقب صيادة البلاد المرصودة المتخفية،‬ ‫لكن هناك تكلفة لعمله.‬

Ancak, Desaix'in Yukarı Mısır'a yaptığı seferde bir dizi çatışmayı kazanarak askeri becerisini daha da kanıtladı

لكنه أظهر مهاراته العسكرية بشكل أكبر ، حيث فاز بسلسلة من المناوشات في حملة

- Ali, Sami'nin düzenlediği bir iftara katıldı.
- Ali, Sami'nin ev sahipliği yaptığı bir iftar yemeğine katıldı.

- حضر علي إفطارا في منزل سامي.
- حضر علي إفطار عند سامي.
- تناول علي الإفطار عند سامي.
- تناول علي الإفطار في منزل سامي.

Bugün hala daha esprilere konu olan Da Vinci'nin şifresi muhabbeti o dönemlerde yaptığı bir eserle ortaya çıktı

أتت محادثة كلمة مرور دافنشي ، التي لا تزال عرضة للنكات اليوم ، بعمل قام به في ذلك الوقت