Translation of "Sebep" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Sebep" in a sentence and their arabic translations:

En ölümcül sebep

السبب الأكثر فتكا هو

Can kaybına sebep olabiliyor.

وقد تكلفهم أرواحاً.

Kendimizin sebep olduğumuzu bilmeliyiz.

أننا جلبنا هذه المشكلة لأنفسنا.

Buna ben sebep oldum.

- هذا بسببي.
- أنا سببّت هذا.

Bir sebep daha var.

هناك سبب آخر.

Aklıma gelen en iyi sebep:

ها هو أفضل سبب أستطيع التفكير فيه:

Fırtına çok hasara sebep oldu.

- أحدثت العاصفة الكثير من الخسائر.
- تسببت العاصفة بخسائر فادحة.

Korkmak için hiçbir sebep yok.

ليس سبب من الخوف.

Hatta bazen şiddete sebep oluyor.

وعنف في بعض الأوقات.

Ve dördüncü sebep ise tekrardan intihar.

والسبب الرابع هو الانتحار مجدداً.

Bu savaşmak için yeterli bir sebep.

وهذا سبب كافٍ للقتال.

Yüzücülerin çoğu zaman boğulmasına sebep oluyor.

‫غالباً ما يؤدي إلى غرق السباحين بشكل مفاجئ.‬

Bir daha ABD'ye dönemememe sebep olabilir.

لأنني من بلد ذو غالبية مسلمة.

Böyle gülmene sebep olan şey nedir?

ما الذي يجعلك تضحك هكذا؟

Ve kalçam olmadığı zamanları düşünmeme sebep oluyor.

وكنت أفكر أنّه ليس لديّ عجيزة.

Veya yardımlara bağlanmamız için bir sebep yok.

أو اقتراض المال من الصين أو البنك الدولي.

Buna sebep olan en büyük sorunlardan birinin

أعتقد أن أحد الأسباب المساهمة في ذلك

Vazgeçmemiz veya teslim olmamız için bir sebep değil.

ليس سببًا لأن نستسلم ونتنازل.

Sanırım ortak hareket etmelerine sebep bu sesler olabilir

أعتقد أن هذه الأصوات قد تجعلها تعمل بشكل مشترك

Öyleyse asıl soru, bu artışa ne sebep oluyor?

لذا فإن السؤال هو ، ما الذي يسبب هذا الارتفاع؟

Buna bir şey sebep oldu ve gamzeler değildi.

تسبب هذا شيء ، ولم يكن الدمامل.

Ki o çılgın kadın olmanıza sebep olan aslında budur.

وهذا بدوره يجعلكِ امرأة مجنونة.

İçindeki Contractin A kasılmaya, Peditoksin ise kıvranmaya sebep oluyor.

‫يحتوي على "كونتراكتين إيه" الذي يُسبب‬ ‫تشجنات و"بيديتوكسين" الذي يُحدث تقلصات،‬

Bu denli büyük bir patlamaya sebep olan şey neydi?

ما سبب هذا الانفجار الكبير؟

Tom'un böyle bir şey söylemesi için hiçbir sebep yok.

لا سبب يدفع توم لقول شيء كهذا.

Fakat belki de daha muhteşem olan başka bir sebep vardır.

ولكن هناك شيء آخر ربما يكون أكثر إدهاشًا.

Clastidium'da ki garnizonun devasa tahıl ambarlarını teslim etmesine sebep oldu.

وسبب ذلك في تسليم مستودع الحبوب الضخم لمدينة كلاستيديوم

Yoksa Nikola Tesla'nın bir deneyi mi sebep olmuştu bu patlamaya?

أو هل تسببت تجربة نيكولا تيسلا في هذا الانفجار؟

Vazgeçmiştim, kıyıya dönüyordum. Bir şey, biraz sola dönmeme sebep oldu.

‫كنت قد استسلمت نوعًا ما‬ ‫وكنت سأعود إلى الشاطئ.‬ ‫شيء ما جعلني أنحرف قليلًا إلى اليسار.‬

Sırp savaşı iki tarafta da 200 bin kayba sebep açmıştır.

القتال في صربيا كلفت بالفعل حول 200000 عدد الضحايا في كل جانب.

- Son erkek arkadaşınla neden ayrıldın?
- Son sevgilinden ayrılmana sebep olan neydi?

لم انفصلتِ عن صديقكِ الأخير؟

Roma'nın prestijinde ki hasar daha fazla Galyalı kabilenin Hannibal'a katılmasına sebep oluyor.

إن الأضرار التي لحقت بالهيبة الرومانية أقنعت العديد من الغاليين للإنضمام إلى حنبعل

-- eylemler büyüyerek devam etti ve şimdiye dek 100 ölüm ve binlerce yaralanmaya sebep oldu

استمرت الإحتجاجات بالازدياد مما نجم عن 100 قتيل وآلاف الجرحى