Translation of "ölümcül" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "ölümcül" in a sentence and their arabic translations:

Tedavi ölümcül olabilir.

فإن العلاج قد يكون مميتاً.

Ölümcül bir şekilde.

‫كان الهجوم قاتلاً.‬

Ölümcül yaralı, alan.

أصيب بجروح قاتلة ، وقد تم نقله من حقل.

En ölümcül sebep

السبب الأكثر فتكا هو

Bu akrepler ölümcül olabiliyor.

‫يمكن لهذه العقارب الصغيرة أن تكون قاتلة.‬

Sigara içmek ölümcül olabilir.

التدخين قد يكون قاتلاً.

Ev ölümcül biçimde sessizdi.

كان في المنزل صمت رهيب.

Sesin geldiği noktayı... ...ölümcül tutarlılıkla belirler.

‫محددة مصدر الصوت‬ ‫بدقة متناهية.‬

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

‫تسريع الوقت يكشف سرها المميت.‬

Yani hepsi ölümcül birer ahtapot avcısı.

‫ولذلك فهي مفترسات أخطبوط صغيرة مميتة.‬

Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.

راس الرمح كان مغموساً في سمْ قاتل.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة أن تكون قاتلة. ‬ ‫لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬

Bu sütleğen ailesinden ve sütleğenler ölümcül olabilir.

‫هذه من عائلة "الفربيون"،‬ ‫ويمكن للـ"فربيون" أن يكون قاتلاً.‬

Ve bazıları için bu durum ölümcül oluyordu.

وبالنسبة للبعض ، أصبحت الأعراض قاتلة.

Böylece avının yerini ölümcül bir nokta atışıyla belirliyor.

‫ما يساعده في تحديد مكان فريسته بدقة شديدة.‬

Bu yüzden insanlar için ise ölümcül hale geliyor

لذلك أصبح قاتلاً للبشر

- Sigara içmek ölümcül olabilir.
- Sigara içmek öldürücü olabilir.

التدخين قد يكون قاتلاً.

Ormanda en küçük şeylerin genelde en ölümcül olduklarını gördüm.

‫تعلمت في الغابة‬ ‫أنه عادة ما تكون الأشياء الصغيرة‬ ‫هي الأكثر فتكاً.‬

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة أن تكون قاتلة،‬ ‫لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة أن تكون قاتلة،‬ ‫لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir, bu yüzden dikkat etmeliyiz.

‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة أن تكون قاتلة. ‬ ‫لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬

Vikinglere ölümcül üstünlük sağlayan bir şey daha var mıydı?

هل كان هناك شيء آخر أعطى الفايكنج ميزتهم المميتة؟

Kırık kalpler mecazi olarak da kelimenin tam anlamıyla da ölümcül.

حالات القلوب المكسورة هي مميتة بالمعنى الحرفي والمجازي للكلمة.

Vücudu, en ölümcül akrep toksinlerinin yarattığı acıyı bile bloke edebilir.

‫يمكن لجسده حجب الألم‬ ‫الناتج من أكثر سموم العقارب خطورة.‬

Doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

‫ولكنك تتعامل أيضاً مع بعض من أكثر ‬ ‫حيوانات وزواحف الطبيعة فتكاً.‬

Için ölümcül silah olan gazların , özellikle de en çok sera

النشاطات اليومية المؤذية للانسان. جعلت الاحتباس الحراري

Zehriyle başlayalım. Güçlü, hızlı harekete geçen, kanı sulandıran ölümcül bir karışım.

‫دعونا نبدأ بسمها،‬ ‫خليط قوي وسريع المفعول‬ ‫والسريان في الدم وقاتل.‬

Kesinlikle çok dikkat edilmeli çünkü yarasalar tek ısırıkla ölümcül virüsler bulaştırabilirler.

‫يجب بالتأكيد أن ألزم الحذر،‬ ‫لأنه يمكن للخفافيش ‬ ‫أن تنقل فيروسات قاتلة بعضة واحدة.‬

, yaralılar için komaya ve çoğu zaman çok karmaşık ve ölümcül bir

سريعاً خلال مدةٍ اقصاها ثمانيةٍ واربعين ساعة حتى تؤدي الى

Her gece Mumbai'nin arka sokakları ölümcül bir kedi fare oyununa sahne oluyor.

‫كل ليلة،‬ ‫تستضيف شوارع "مومباي" الخلفية‬ ‫لعبة كر وفر مميتة.‬

Ölümcül Nepal virüsü . Yirmi altıncı Ocak'ta İngiliz Guardian gazetesi , Çin'den yayılan Nepal

نيبال الفتاك. في السادس والعشرين من يناير خرجت صحيفة

Bir gece avcısı olan ölümcül engerek, en büyük tahribatı güneş battıktan sonra yapıyor.

‫المتعقب الليلي، عندما تغرب الشمس‬ ‫تُحدث هذه الأفعى المميتة الضرر الأكبر.‬

Onu durdurmak için. Guardian gazetesi, Nepal'in dünyadaki en bulaşıcı ve ölümcül on salgından

على البشرية. وفي حال انتشاره في مكانٍ ما يجب التحرك عاجلاً.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

‫في هذا الكهف، أنت المسؤول. اتخذ القرار.‬ ‫يمكن للدغة الأفعى المجلجلة‬ ‫أن تكون قاتلة. لذا يجب أن نتوخى الحذر.‬

Von Braun, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın ölümcül V2 roketinin geliştirilmesine öncülük etmişti

كان فون براون قد قاد تطوير صاروخ ألمانيا النازي القاتل V2 خلال

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.

‫هذا الحيوان الثدي الضخم الذي يصل طوله‬ ‫إلى متر ونصف ووزنه إلى 100 كلغ قوي جداً‬ ‫وقادر تماماً على التسبب بجروح قاتلة.‬

Japonya'da birçok, Endonezya'da ise bir ölümden sorumlu bu ölümcül çiçeğin zehri kurbanını öldürmediği zaman bile

‫مسؤول عن عدة وفيات في "اليابان"‬ ‫و 1 على الأقل في "أندونيسيا"،‬ ‫إن لم تقتل حقنة الزهرة المميتة هذه،‬

Ve bir deve örümceği, endamlı olduğu kadar ölümcül de olan bir kartalı alt edecek mi?

‫وهل يمكن لعنكبوت معتزلة‬ ‫أن تتفوق على نسر رشيق ومميت؟‬

. Ve yüzde yetmiş beş ölüm oranına sahip. Corona virüsünün en ölümcül olduğu kabul ediliyor. Çin

نيبال ينطلق من الصين. ويملك معدلات وفاةٍ تصل الى خمسةٍ