Translation of "Rahatsız" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Rahatsız" in a sentence and their arabic translations:

Rahatsız ediyor muyum?

هل أزعج؟

Onu rahatsız etmeyin.

لا تزعجها.

Bebeğin ağlamasından rahatsız oldum.

أزعجني بكاء الطفل.

Beni rahatsız etmeyi bırak.

كُفّ عن إزعاجي!

Beni gerçekten rahatsız ediyor.

إنه يزعجني حقا.

Sizi ne rahatsız ediyor?

ما هي الأمور التي تزعجك؟

Babanı rahatsız etmeyi kes.

كف عن إزعاج والدك

Bu rahatsız edici bir düşünce.

تلك فكرة مربكة.

Tamam, bu rahatsız edici olacak,

نعم، سنشعر بعدم الارتياح،

Okuyan kişiler rahatsız olmasın diye

حتى لا يزعج من يقرأ

Sigara dumanı beni rahatsız etmez.

لا يزعجني أن تدخن

Tom'un beni rahatsız etmesini istemedim.

لم أكن أريد أن يزعجني توم.

O seni rahatsız etmiyor mu?

ألا يزعجك ذلك؟

- Sigara içmem seni rahatsız eder mi?
- Sigara içmem sizi rahatsız eder mi?

ألا تبالي إن دخنت؟

- Rahatsız ettiğim için özür dilerim, Tom.
- Rahatsız ettiğim için kusura bakma, Tom.

آسف لإزعاجك يا توم.

Kadın burada rahatsız bir durumda ve

وتكون المرأة في هذه.. الوضعيّة غير المريحة

Bu, rahatsız edici olmaya başlasa bile.

حتى عندما تكون غير مريحه،

Rahatsız edici görüntü için özür diliyorum.

وأعتذر عن بعض المناظر المروعة.

Bir şey seni rahatsız ediyor mu?

هل يوجد شيء يُزعِجَك؟

Dan sürekli aramalarla Linda'yı rahatsız etti.

ازعج دان ليندا بمكالماته المستمرة.

Bu duygular yalnızca tatsız ve rahatsız edicidir.

إنها ببساطة مزعجة وغير مريحة

Hayatımın çoğunda beni rahatsız eden adamlara benzeyen,

رجالٌ مشابهون للذين طاردوني في معظم سنين حياتي.

Bilemiyorum, bence oldukça rahatsız edici bir durum.

لا أعلم، بالنسبة لي فإن الوضع مقلق للغاية.

Rahatsız olma ve küçümseme arası bir şey.

أرى شيئا بين عدم الارتياح والازدراء.

Ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

‫لكن إن تم إزعاجها أو استفزازها‬ ‫فإنها ستدافع عن نفسها بالتأكيد.‬

Onları doğal ortamında rahatsız edici davranışlara bile

حتى يزعجهم في بيئتهم الطبيعية

Bunun ne büyük önemi onları rahatsız edip

ما مدى أهمية إزعاجهم

Yani bizim rahatsız olduğumuzdan dolayı değil açıkçası

بصراحة ، ليس لأننا غير مرتاحين ،

Sen ders çalışıyorken seni rahatsız etmemeye çalışacağım.

سأبذل جهدي ألا أزعجك وأنت تدرس.

Onlara sadece tatsız ve rahatsız edici duygular diyelim.

ستكون ببساطة مشاعر مزعجة وغير مريحة

Çocuklarla cinsellik hakkında konuşmak bizi çok rahatsız eder.

يعتبر الحديث عن الجنس مع الأطفال أمرا غير مريح إطلاقا.

Bunların hepsi bir insan olarak beni rahatsız etti.

كان هذا الأمر برمته مقلقًا في نظري كإنسان.

Rahatsız edilmekten hoşlanmıyorlar. Siyah gergedan nüfusu yavaşça artmakta.

‫حشدًا لا يحب الإزعاج.‬ ‫تزداد أعداد وحيد القرن الأسود ببطء.‬

Bir cerrah olarak bu beni çok rahatsız eden

كجرّاحة، فإن هذه القضية العالمية تزعجني.

Ve en çok rahatsız olduğumuz ve merak ettiğimizde,

وعندما يملأنا الغضب والفضول

Duyarken, birkaç Mareşal onun üstünlük havası ve keskin tavırlarından rahatsız oldu.

حين أن العديد من المشاة انزعجوا من جو التفوق والأسلوب الفظ.

Sadece gece uyuyamadığım zamanlar saatin tik tak sesleri beni rahatsız eder.

عندما لا استطيع النوم في الليل الشيء الوحيد الذي يزعجني هو تكتكة الساعة .

Bu yüzden vantuzlarını çok narince, onu rahatsız etmeden elinden sökmen gerekiyor ki

‫لذلك عليك الإفلات من تلك الممصّات بلطف شديد‬ ‫من دون إزعاجها،‬

Bu, belki de savaştan sonra bu topraklar üzerinde kontrolü ele geçirmeye çalışan Sigismund'u rahatsız etti.

مما أثار استياء سيجيسموند، الذي ربما سعى للسيطرة على هذه الأراضي بعد الحرب.

- Çalışmanı bölmemek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- Çalışmanı rahatsız etmemek için elimden geleni yapacağım.

سأحاول ما استطعتُ ألّا أُقاطِع مذاكرتك.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

لكل شخص الحق في حرية الرأي والتعبير، ويشمل هذا الحق حرية اعتناق الآراء دون أي تدخل، واستقاء الأنباء والأفكار وتلقّيها وإذاعتها بأية وسيلة كانت دون تقيد بالحدود الجغرافية.