Translation of "Istediğim" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Istediğim" in a sentence and their arabic translations:

Demek istediğim,

وبهذا أنا أعني،

Ona istediğim zaman istediğim şekilde sahip olamadım diye

لأنني لم أتمكن من الحصول عليه متى وكيف أردت

Vermek istediğim birinci mesaj

الرسالة الأولى التي أريد إيصالها

Duymak istediğim bu değildi.

لم يكن هذا ما أردت سماعه.

Bugün üstünde durmak istediğim nokta

ما أتحدث عنه اليوم

Fakat burada sizlere anlatmak istediğim,

ولكن إليكم ما أريدكم أن تعرفوه،

Olmak istediğim kişi bu değildi.

ولم أكن الشخص الذي أردت أن أكون.

Sanırım hep tanımak istediğim sendin.

إنك أنتِ التي كنت أظن أني أرغب في معرفتها طيلة هذا الوقت.

Sonra istediğim kadar sıvı çıkartabilirim.

‫يمكنني أن أستخرج ‬ ‫أكبر كم ممكن من السوائل منه.‬

O, görmek istediğim son adamdır.

إنه آخر شخصٍ أود رؤيته.

Ve demek istediğim tam burada.

وأعني هنا.

Sana göstermek istediğim bu değil.

ليس هذا ما أردت منك رؤيته.

Sana söylemek istediğim bu değil.

ليس هذا ما أردت إخبارك عنه.

Bu tam okumak istediğim kitap.

هذا هو الكتاب عينه الذي كنت أريد قراءته.

İstediğim o şeyleri bana getir.

أحضرلي الأشياء التي طلبتها منك.

Demek istediğim, baskı elmaslar ortaya çıkarır.

وما أعنيه، أن الضغط يبني الماس،

Sana göstermek istediğim bir şey var.

هناك شيئاً ما أريد أن ُأريكَ إياه.

Seninle görüşmek istediğim bir şey var.

هناك شيئا اريد ان اناقشه معك.

Sana söylemek istediğim bir şey var.

هناك ما أريد قوله لك.

Sana söylemek istediğim çok şey var.

هناك الكثير مما أود قوله لك.

Sağlıklı kalmak istediğim için egzersiz yapıyorum.

أقوم بالتمارين الرياضية لأحافظ على صحتي.

Hediye almak istediğim zaman hediye alacağım,

سأبتاع الهدايا فقط عندما أشعر بالرغبة في ذلك

- O, tam olarak benim istediğimdir.
- O tam olarak benim istediğim şeydir.
- İstediğim tam olarak budur.

هذا بالضبط ما أردته.

"İstediğim şeyin olması için ne yapmam gerekiyor?"

"مالذي يمكنني فعله لكي يحدث ما أريد ؟"

Şimdi zihninize işlemenizi istediğim bir şey olacak.

هناك شيء آخر أريدكم أن تلتزموا به.

Yapmak istediğim, tam anlamıyla, ve sonrasında mecazen,

هو حرفيا، ثم مَجَازًا، وكز فجوة

Bu, içinde yaşamak istediğim bir dünya değil.

هذا ليس العالم الذي أريد أن أعيش فيه.

Iş başvurusu reddedilenlere söylemek istediğim şeyler var:

بسبب قلة خبرتهم:

çoğu insan genellikle benim istediğim kartı seçiyor

يميل معظم الأشخاص إلى اختيار الورقة التي أريدهم أن يختاروها،

Her zaman olmak istediğim gibi bir adam,

الرجل الذي طالما أردت أن أكونه،

Demek istediğim çok fazla seçenek aklıma geliyor.

أعتقد أن الكثير يخطر على البال.

Demek istediğim bu size has bir avantaj.

أعني، أنّ ذلك يُعد ميزتك الفريدة من نوعها.

Korumak istediğim sivri kısım da burası. Pekâlâ.

‫وهي هذه الحافة الحادة هنا، ‬ ‫التي أريد أن أحميه منها.‬ ‫حسناً.‬

Bilmek istediğim şeyi bana söyleyinceye kadar gitmiyorum.

لن أغادر حتّى تخبرني بما أريد معرفته.

Yapmak istediğim bir sürü başka şeyler var.

لدي الكثير من الأشياء الأخرى أريد القيام بها.

Yani anlatmak istediğim şey, şunu anlatmak için geldim,

ولذلك ما أتيت هنا لقوله وبالتحديد سافرت إلى هنا لأقول

Bu yerine koymak için bulmak istediğim bir kelime.

إنها كلمة أود أن أجد لها بديلًا.

Ve "neden" ile demek istediğim "kâr yapmak" değil.

وبكلمة "لماذا" لا أعني "لجني الأرباح."

Fakat konuşmak istediğim şey, çok daha görünmez bir şey

ولكن ما أردت أن أتحدث عنه هو شيء غير ظاهر

İki yaşındaki oğlum için istediğim dünya da bu değil.

هذا ليس العالم الذي أريده لابني البالغ من العمر عامين.

Bana, sizlerle de paylaşmak istediğim önemli bir şey öğrettiler.

تعلمت فيها شيئًا مهمًا أود مشاركته معكم.

Tereddüt ve korku içindeydim ve istediğim tecrübe bu değildi.

كنت مترددا وخائفا، ولم تكن تلك التجربة التي أردتها.

Burada anlatmak istediğim şey kararın yanlışlığı veya doğruluğu değil

ما أريد أن أشرحه هنا ليس خطأ أو بر القرار

Sadece istediğim İslami değerlere zarar verilmeden buranın cami yapılması

فقط صنع المسجد هنا دون الإضرار بالقيم الإسلامية التي أريدها

Demek istediğim bu asla olmayacak bir hikâyeydi ama yine de başardı.

أعني، أنّ هذه القصة تبدو مستحيلة، ولكنها تحققت بالفعل.

CA: Demek istediğim Netflix kültürüyle ilgili alışılmadık bir şey olmalı ki

ك.ا: لكن، يجب أن يكون هناك شئ مميز في ثقافة نيتفليكس

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

وبطبيعة الحال أجبتهم بنعم، لأنني أعني أن كوستاريكا جميلة.

Bugün öğleden sonra Tom'la tenis oynuyor olacağım fakat bu gerçekten çok istediğim bir şey değil.

أنا سوف ألعب تنس مع توم بعد الظهر, لكن هذا لا شيئ أنا حقاً أتتطلع لهذا.