Translation of "Sahip" in Arabic

0.017 sec.

Examples of using "Sahip" in a sentence and their arabic translations:

Sahip olduklarına

إلى ما كنت تملكه.

Peki bizim sahip olduğumuz kaynaklara sahip olmayanlar?

ماذا عن هؤلاء الذين لا يملكون المصادر التي نملكها؟

Sahip olduğumuz ve

إنها تُمثل عدم توافق حقيقيّ

çember yapıya sahip.

لها هيكل دائري.

Fırsatına sahip oldu.

وأماكن العمل.

öğretmenlerimize sahip çıkalım

دعنا نهتم بأساتذتنا

Buna sahip değilim.

أنا لست لديها

- Sahip olduğum her şey bunlar.
- Tüm sahip olduğum bunlar.

هؤلاء كل ما لدي

Sadece sahip olduğum sürece,

للحظة فقط

Ki aslında sahip olduğu

لتذكيرها بالخِصال التي هي بالفعل تتحلّى بها...

Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım

من فضلك دعنا نعتني بأطفالنا

Bir tanesine sahip misin?

- ألديك واحد؟
- هل لديك واحدة؟
- هل لديك واحد؟

Tüm sahip olduğum budur.

هذا كل ما لدي

Sizin için sahip olduğum şey.

ما أحمله لكم.

Henüz bu yetiye sahip değiliz.

نحن فقط لا نملك هذه الإمكانية.

Onlar çocuklarımın sahip olduklarını istiyorlar:

هؤلاء الأطفال يريدون أن يحصلوا على ما حصل عليه الآخرون:

Sonradan sahip olduğumda onunla ilgilenmiyorum.

فعندما يكون لديّ فأنا غير مهتمة به.

Sahip olduğum her şeyi depoladım,

وضعت كل شيء أقتنيه في الخزانة،

sahip olduğu güce şahit oldum.

عندما تكون حاضرة في الثقافة،

Tüm ailem palindromik isimlere sahip.

ان كامل عائلتي لها أسماء متقلبة

çok daha fazlasına sahip oldum.

وعثرت على ما هو أكثر منه.

Hasdrubal mevcudiyetinde 15.000 askere sahip.

صدربعل لديه حاليا 15.000 جندي تحت تصرفه

Ve sahip olmadıklarına duyduğun özlem.

إلى ما كنت تفتقر إليه.

Programın yönlendirmesi sonrasında sahip olduğu,

التي تمكن من الحصول عليها بعد تحويل من البرنامج،

Büyük genişlikte ekilebilir araziye sahip

بها مساحات هائلة من الأراضي الصالحة للزراعة،

Bir aileye sahip olmak mükemmel.

أمر رائع أن تكون لديك أسرة.

Sahip olduğum her şey odur.

هذا كل ما لدي

O, kocaman bir eve sahip.

هي تملك منزلا ضخما.

Bu sahip olduğum tek kameradır.

هذه هي الكاميرا الوحيدة لدي.

Sahip olduğum her şey kitaplardır.

كل ما لدي هو الكتب

Tom gerçeği bilme hakkına sahip.

توم له الحق في معرفة الحقيقة.

Fadıl, Leyla'nın sahip olduğunu istedi.

- كان فاضل يتمنّى أن يكون ليده ما كان عند ليلى.
- كان فاضل يريد أن يملك ما كانت تملكه ليلى.

Sami bir üniversite diplomasına sahip.

كان سامي حائزا على شهادة جامعيّة.

Bizim görüşümüz sahip olduğumuz bir fikirdir; inancımız bize sahip olan bir fikirdir.

رأسنا فكرة نملكها و قناعتنا فكرة تملكنا.

Zihninizde çoktan bir resme sahip oluyorsunuz

فأنت تحمل بالفعل صورة في عقلك،

Benimle aynı fikre sahip destekçiler buldum

وجدت مناصرين الذين لديهم نفس الفكرة في نفس الوقت،

Gelecek zihinlere ulaşmanızı sağlayan güce sahip.

لتصل إلى عقول أجيال المستقبل.

Farklı fikirlere sahip insanlar için de.

ولا لأي شخص لديه أفكار مختلفة.

sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?

رغم أن عقولهم أنضج من الأطفال؟

Büyük felaketleri önleme şansına sahip olabilir.

لديها أي فرصة لتجنب كوارث كبرى.

İnsan etiyle aynı optik özelliklere sahip.

يملك لحم الدجاج خصائص بصرية وضوئية متشابهة مع لحم البشر.

Bu dramatik gösteri mükemmel zamanlamaya sahip.

‫عرضها الدرامي مثالي التوقيت.‬

Inanılmaz sıkıcı iş hayatına sahip olmasına

بحيث الملايين من العمال حول العالم

Hayatî öneme sahip olduğu anlamına geliyor.

فإن معالجة مشكلة فقر الأطفال هو أمر مهم علينا القيام به.

çünkü Marmara Denizi okyanusal derinliğe sahip

لأن بحر مرمرة له عمق محيط

Herhangi bir bilgiye sahip değiliz malesef

للأسف ليس لدينا أي معلومات

Siz de lütfen kadınlarımıza sahip çıkın

يرجى رعاية نسائنا.

, 25 yıllık hizmete sahip bir tuğgeneraldi .

قد درس وفكر كثيرًا في مشاكل التنظيم والقيادة العسكرية.

Ama gezegenimizin kaderini şekillendirecek güce sahip.

لكنها قادرة على تشكيل مصير عالمنا.

Çok iyi bir algoritmaya sahip olması.

لديها خوارزمية جيدة للغاية.

Sahip olduğum tüm parayı ona verdim.

أعطيته كل ما كان عندي من المال.

Sağlık sahip olduğumuz en değerli şey.

الصحة هي أغلى شيء نملكه.

Tom benimle aynı doğum gününe sahip.

لدى سامر نفس يوم ميلادي.

Ona hâlâ sahip olup olmadığımı bilmiyorum.

- لا أعرف إن كانت لا تزال معي.
- لا أعلم إذا ما كان لا يزال معي.

Bilinen en yüksek petrol rezervlerine sahip.

كان لديها أكبر احتياطي للنفط في العالم

Filistinlilerin bağımsız bir devlete sahip olmaları.

للفلسطينيين على الإطلاق لدولة مستقلة.

Neye sahip olduğumu tahmin edebilir misin?

أيمكنك أن تحزر ما لديّ؟

O takımın sahip olduğu büyük oyuncudur.

إنه أروع لاعب امتلكه الفريق!

O, benim kadar çok kitaba sahip.

عندها نفس عدد الكتب مثل الذي عندي.

Sahip olduğum bütün parayı ona verdim.

أعطيتها كل المال الذي أملكه.

Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu.

كان يعرف كل العلماء في ذلك الوقت.

Tatmin edici bir mesleğe sahip oluyorsunuz.

عندها تكون هذه الوظيفة المرضية.

Sen ona sahip değilsin, değil mi?

ليس لديك ذلك، أهذا صحيح؟

Ve ihtiyacımız olan ilişkilere sahip olabileceğine inanıyorum.

يمكننا جميعًا أن نحظى بالعلاقات التي نريدها ونحتاجها.

Bazı semboller ürkütücü şekilde ortak özelliklere sahip.

ولبعض الرموز أوجهُ تشابهٍ غريبة.

Paylaşılan kimliğe sahip tek logo bu değil.

ليس هذا هو الشعار الوحيد بهوية مشتركة.

Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.

لكن لديه في الواقع مسار مدهش نوعًا ما.

Eğer hepimiz bu gizli menotoksine sahip olsaydık

وإن كنا فعلياً نعاني من تسمم الحيض السري هذا.

Aklımızın bir yerinde bu fikirlere sahip olduğumuzda,

ولذلك، إن كانت لدينا هذه الأفكار المسبقة في أذهاننا،

sahip olduğum güçten veya gelirden vazgeçmek istemememdi.

هو أني لم أرد أن أتنازل عن سلطتي أو دخلي.

Evrende sahip olduğumuza inandığımız tüm öneme rağmen,

لكل الأهمية التي نتمسك بها في الكون،

En çok yapılacak şeye sahip olan biziz.

‫و العلاقة بين الجنسين و المناخ‬ ‫تتجاوز الآثار السلبية‬

Gıda teminimizde çok büyük etkiye sahip olabilir.

فسيكون لذلك تأثير كبير على مخزوننا الغذائي.

Modern tarımı öğrenme şansına sahip olmak istiyorlar.

يريدون الحصول على فرصة في تعلم الزارعة الحديثة.

CA: Netflix'te diğer gizli silaha sahip gibisin,

ك.أ: أنت تمتلك سلاح سري آخر في نيتفليكس، على ما يبدو،

Hayatlarımızda fark yaratacak güce sahip olduğumuzu vurgular.

دون اللجوء إلى قوة خارجية.

Yaşamak için, sahip olduğumdan fazlasına ihtiyacım yok.

لأعيش، لا أحتاج إلى أكثر ممّا لديّ.

Sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

كيف أن تعذّر الحصول على رعاية صحية آمنة وبأسعار معقولة

Yaşamın ilk yıllarında ilgili ebeveynlere sahip olmanın,

وُجود والدين مهتمين وملتزمون في هذه السنوات الأولى في الحياة

Peki ya siz benim avantajlarıma sahip değilseniz?

ولكن ماذا لو لم تكن لديكم سماتي؟

Ne olduğun neye sahip olduğundan daha önemlidir.

من تكون أهم بكثير مما تملك

Nancy, bir köpeğe sahip olmak istiyor mu?

- أتريد نانسي اقتناء كلب.
- هل تريد نانسي أن تقتني كلباً؟

Şu ikiz erkek kardeşler benzer yüzlere sahip.

هذان التوأمان لديهما وجهان متماثلان.

Sahip olduğum her şey bu. Al onu.

هذا كل ما عندي. خذه.

- Bu araba ötekinden daha iyi bir performansa sahip.
- Bu araba ötekinden daha iyi bir çalışmaya sahip.

أداء هذه السيارة أفضل من تلك.

Bunu yapma nedenim ise sahip olduğum süper güç.

والسبب الذي دفعني إلى ذلك هو قوتي الخارقة،

Beyninizin uyarılmasını arttıran bu alanlara sahip olması nedeniyle

وكما لدماغك لديه هذه المناطق التي تزيد في استثارتها,

En absürt zırha, dikenlere, dişlere sahip olanı düşünürler.

أو من كان لديه درع أو كعب أو أسنان مضحكة.

Hatta kararlaştırılmış bir ada bile sahip olmasa da

ولم يتم الاتفاق حتى على اسمٍ له،

Ona istediğim zaman istediğim şekilde sahip olamadım diye

لأنني لم أتمكن من الحصول عليه متى وكيف أردت

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

وعلى العكس من ذلك، هناك سير ذاتية حية

sahip olmadıkları için erkekleri dışlamamak anlamına da geliyor.

التي تتطابق مع نماذج القيادة المعيبة لدينا

Bunu yapabildiğimiz ölçüde, daha iyi liderlere sahip olacağız

إلى الحد الذي يمكننا خلاله القيام بهذا سنحصل في نهايته على قادة أفضل،

çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar.

وبأن اطفالهم سيحظون بمعيشة افضل

Gelecekte ihtiyaç duyacakları tüm becerilere sahip olmak istiyorlar.

يريدون الحصول على جميع المهارات التي يحتاجونها للمستقبل.

Ve bu bölüm en net görüş keskinliğine sahip.

و هذا هو الجزء حيث أدق حدةٍ للبصر،

şu an sahip olduğumuzdan çok daha iyi olacaktır.

لا بد أن يكون أفضل مما لدينا الآن.

Bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.

لتحويل حالات الفقر إلى حالات من الثروة والازدهار.

Ve güçlü bir içsel kontrol odağa sahip insanların

والأشخاص الذين لديهم محل سيطرة داخلي قوي،

Aynı zamanda denizle okyanusal derinliğe de sahip değil

كما أنه ليس له عمق المحيط مع البحر