Translation of "Fakat" in Arabic

0.023 sec.

Examples of using "Fakat" in a sentence and their arabic translations:

Fakat...

لكن...

Fakat

لكن

fakat

لكن

fakat kurtarılamadı

ولكن لا يمكن حفظها

fakat ulaşamayacaklar

لكنهم لن يصلوا

Fakat söyleyemiyoruz

لكن لا يمكننا القول

Fakat biliyor musunuz?

لكن هل تعلم؟

Tedbirli fakat sevecenlerdi

حذرة ولكنها حنونة،

Fakat asla dönmedik.

لكننا لم نعد أبداً.

fakat kontrasepsiyon kullanmıyor.

‫الإصغاء إلى احتياجات المرأة, و‬

fakat bilmelisiniz ki

لكن في الواقع،

Fakat hava soğumaktadır.

‫لكن درجة الحرارة تنخفض.‬

fakat konuşabilmemiz lazım

ولكن علينا أن يكون بمقدورنا الحديث عنها،

Fakat nazar boncuğu

لكن حبة العين الشريرة

Fakat haram sayılmaz

لكنها ليست حرام

Fakat koronadan kaynaklı

ولكن بسبب الاكليل

Fakat oraya girip

ولكن الدخول إلى هناك

Fakat siciliniz kirleniyor

لكن سجلك يتسخ

Fakat gerçekler bunlar

لكن هذه هي الحقائق

Fakat ben istemiyorum.

لكن لا أريد

Fakat nesne büyüdükçe

لكن أكبر كائن ،

fakat hiçbiri işe yaramadı.

لكن أيًا لم يفلح معها.

Fakat üç gün boyunca,

ولكن لثلاثة أيام،

fakat bunları konuşmamız gerek

لكننا بحاجة للحديث عنها

Fakat hiç paramız yoktu

لكننا لم نملك المال،

Fakat bu doğru değil.

ولكن ذلك غير صحيح.

fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.

ولكنه لا يستطيع التركيز بسبب الموسيقى.

Fakat yayılacağını akıl edemediler.

لكنهم فشلوا في استيعاب ذلك،

Fakat Qutuz'un fikri: Farklıydı.

ولكن قطز كان مختلفا معهم

Fakat pek yüz bulamıyor.

‫لكن كل ما حصل عليه هو التجاهل.‬

Fakat fillerin imdat çağrıları...

‫لكن توسلات الفيلة...‬

fakat rol yapmaktan yoruldum.

ولكنني تعبتُ من الأداء.

Fakat kazı yaptıktan sonra

ولكن بعد الحفر

fakat hayali bu değildi

ولكن هذا لم يكن حلمه

fakat metrelerce yüksekliğe taşınıyor

لكنها تتحرك إلى ارتفاع عدة أمتار

Düşünüldüğünde mantıklı geliyor fakat

من المنطقي عندما تفكر في ذلك ، ولكن

fakat bununda doğruluğu tartışılıyor

ولكن تم مناقشتها دقتها

fakat erkek suistimal etmez

لكن الرجال لا يسيئون

Fakat Selçuklular da müslümandı

لكن السلاجقة كانوا مسلمين أيضًا

Fakat Osmanlı'nın son dönemlerinde

لكن في أواخر العهد العثماني

fakat gücü her yıl

لكن القوة كل عام

fakat yapılan incelemede ise

ولكن في الفحص الذي تم

Manyetik alanı var fakat

لديه مجال مغناطيسي ولكن

Fakat televizyonda ne anlatılıyor

لكن ما يقال على شاشة التلفزيون

Fakat Leonardo kadavraları inceliyordu

لكن ليوناردو كان يدرس الجثث

Fakat bir kez daha

ولكن مرة أخرى ،

Fakat Fabius'tan cevap gelmedi.

لكن لم يرد أي رد من فابيوس.

fakat Trump asker olmuyor

لكن ترامب ليس جنديًا

Fakat babam bundan hoşlanmayacak.

و لكن أبي لن يعجبه ذلك.

Üzgünüm fakat Susan'la evlenemezsin.

أنا آسف، ولكن لا تستطيع أن تتزوج بسوزان.

O aptal fakat onurludur.

- هي غبية, ولكن صادقة.
- هي غبية, ولكن أمينة.

Fakat muhtemelen çok endişelenmemeliler.

لكن ربما لا ينبغي أن يكونوا قلقين للغاية.

Fakat, herhangi birşey yanlış gittiğinde,

لكن إذا حدث شيء خاطئ،

Fakat,bunu gerçekten nasıl yapacağız?

لكن كيف طريقة العمل ؟

Fakat bütün kültürler öyle değil.

ولكن ليست كل الثقافات كذلك.

Fakat burada sizlere anlatmak istediğim,

ولكن إليكم ما أريدكم أن تعرفوه،

Fakat bunun doğru olmadığını biliyoruz.

ولكننا نعرف أن هذا ليس صحيحاً.

fakat sonra ailemin parası bitti.

لكن عندما لم يعد لديهم نقود لتدريسي

fakat çocuklarımızı farkında hâle getirip

لكن بإمكاننا تقوية الأطفال

fakat evin içinde konuşmak istemiyorlar,

لكن لا يتحدثون عنه داخل المنزل،

fakat bir gün beni kandırıyorlar,

لكن يومًا ما يخدعونني،

Fakat 30'lu yaşlarımda CEO'ydum:

كنت رئيسة تنفيذية في الثلاثينات من عمري

fakat birilerinin bedelini ödemesi gerek.

لكن أحدهم يجب أن يدفع الثمن.

Fakat gördüğümüz şey bu değil.

ولكن هذا ليس ما نراه.

fakat aslında, vücudun derinlerine uzanıyor.

ولكن في الحقيقة فهي تمتد عميقاً في جسم الأنثى.

Fakat siz bunu zaten biliyorsunuz.

‫أنت تعرف ذلك في أمعائك ، في عظامك.‬

fakat herhangi bir çekicilik görmüyorum.

ولكن لا يبدو أنني حصلت على أي نتيجة.

Fakat birlikte çalışarak bunu düzeltebiliriz.

ولكن بالعمل سوياً، يمكننا إصلاح الأمر.

Fakat gerçek uzmanlık bulguda bulunur.

لكن الخبراء الحقيقيون موجودون في الأدلة

Fakat bu sizi güvende tutmaz

لكن هذا لن يبقيك بمأمن من الخطر،

Fakat bir buçuk yıl önce

ولكن منذ سنة ونصف،

Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz

ولكننا لم نعد نحتمل مثل هذا التوجه،

Fakat yaşamdaki muazzam çeşitliliğe rağmen...

‫لكن رغم تنوع أشكال الحياة هنا،‬

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‫لكن القطيع يشتمّ رائحة الخطر.‬

Fakat güneşin fazlası da öldürebilir.

‫لكن زيادة ضوء الشمس قد يقتلها.‬

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

ولكن هكذا رأتني هوليوود،

fakat uçak yolculuğuna ikna oldu

لكنه كان مقتنعاً برحلته

fakat düzen ise günümüzle aynıydı

لكن الأمر كان كما هو اليوم

fakat, gel gelelim 1983'e

ولكن لنعد إلى 1983

fakat neden gece yaşadıklarına dair

ولكن لماذا يعيشون في الليل

fakat Mars'ta çekilen bir fotoğrafta

ولكن في صورة تم التقاطها على سطح المريخ

fakat asıl ilginçlik şurda başlıyor

لكن الشيء الحقيقي المثير للاهتمام يبدأ هنا

Fakat bu durumda aksini ispatlayamıyoruz

لكن في هذه الحالة ، لا يمكننا إثبات خلاف ذلك

fakat taşın derinliği biraz fazlaydı

لكن عمق الحجر كان قليلاً أيضًا

fakat Oort bulutuna dair henüz

ولكن عن سحابة أورت حتى الآن

fakat bunun da doğruluğunu ispatlayamıyoruz

لكننا لا نستطيع إثبات ذلك

Fakat biz Orta Asya'dan geldik

لكننا جئنا من آسيا الوسطى

Fakat bilmediği Anadolu Selçuklu Devletinin

لكن دولة الأناضول السلاجقة

Fakat yine de o dönemde

ولكن لا يزال في ذلك الوقت

Fakat kadın ise boşanmak istediğinde

ولكن عندما تريد المرأة الحصول على الطلاق

fakat Sibirya'ya doğru ilerliyor artık

لكنها تتجه نحو سيبيريا الآن

fakat yaşamsal olarak malesef değil

ولكن لسوء الحظ ليس بشكل حيوي

Fakat tekrar söylüyorum onlara kızmayın

لكنني أخبرهم مرة أخرى ، لا تغضب منهم

fakat bir tanesi var ki

ولكن هناك واحد

Fakat biz bunu fark edemeyiz.

لكننا لا نستطيع أن ندرك ذلك.

Fakat İmparator savaşsız pes etmeyecekti.

لاكن الامبراطور لم يكن ليتنازل بدون قتال

Fakat algoritma bunu da öğrendi.

لكن الخوارزمية تعلمت ذلك أيضًا.

Çok dikkatliydim fakat soğuk aldım.

كنتُ حذراً جداً، لكنني أصبتُ بنزلةِ برد.

Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.

أمّا الروح فنشيطٌ، وأما الجسد فضعيف.