Translation of "Değildi" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Değildi" in a sentence and their arabic translations:

Değildi.

لم تكن كذلك.

Öyle değildi.

لم يكن الأمر كذلك.

Gerekli değildi.

أنها ليسَت ضرورية.

- O, benim hatam değildi.
- Benim hatam değildi.

لم تكن غلطتي.

Haksız da değildi.

ولم يكن مخطئاً.

Amacım bu değildi.

لم يكن ذلك قصدي.

Gerçeklik ''gerçek'' değildi.

لم يكن الواقع "حقيقة".

Hatasının farkında değildi.

لم تدرك خطأها.

O doğru değildi.

لم تكن تلك هي الحقيقة.

Kapı açık değildi.

البابُ لم يَكنْ مفتوحاً.

O aç değildi.

لم يكن جائعا.

O o değildi.

هذا ليس هو.

O güzel değildi.

لم يكن هذا مهذبا.

Fadıl evde değildi.

- لم يكن فاضل في المنزل.
- لم يكن فاضل في البيت.

Sami güvenilir değildi.

سامي ليس جديرا بالثقة.

Niyetim bu değildi.

- كانت نيّتي كذلك.
- كان ذاك ما نويته.

Adamlar fotoğraflardaki gibi değildi

الرجال لم يكونوا كما صورهم ،

Bu umurumda bile değildi.

أنا فقط لم أكن أهتم.

Artık bir kırmızı değildi.

لم يعد الأمر خطيرًا.

Ameliyat bir seçenek değildi

ولم تكن العملية خياراً،

Bu bir tepki değildi.

إنَّ ذلك لم يكن رغبةً جامحة.

CEO orada bile değildi,

من أن المدير التنفيذي في مكانه البعيد،

Sadece komediyi kırmak değildi.

قصدي لم يكن مجرد قطع الكوميديا.

Ama olan bu değildi.

ولكن ذلك ليس ما حدث.

Sistemli bir şey değildi.

بدلًا من كونها إطارعام للعمل.

Fakat hayali bu değildi

ولكن هذا لم يكن حلمه

Film düşündüğüm gibi değildi.

هذا الفيلم ليس الفيلم الذي فكرت انه هو .

Onun söylediği mantıklı değildi.

ما قلته ليس له أي معنى.

Onlar dün evde değildi.

لم تكن في المنزل البارحة.

Bu ilk kez değildi.

لم تكن أول مرة.

O asla memnun değildi.

لم يكن راضيا قطّ.

Tom gerçekten aç değildi.

لم يكن توم جائعا حقا.

Tom dün burada değildi.

لم يكن توم هنا البارحة.

Ayrıntılar hemen hazır değildi.

لم تكن التفاصيل جاهزة مباشرة.

O muhtemelen doğru değildi.

- كان على الأرجح غير صحيح.
- كانت على الأرجح غير صحيحة.

Tom sorunun farkında değildi.

لم يكن "توم" يعي المشكلة

Duymak istediğim bu değildi.

لم يكن هذا ما أردت سماعه.

Benim niyetim o değildi.

لم يكن ذلك قصدي.

Açıklaması tatmin edici değildi.

شرحه لم يكن كافياً.

Fadıl evin içinde değildi.

لم يكُن فاضل في المنزل.

Fadıl asla orada değildi.

لم يكن فاضل هناك أبدا.

Fadıl cevaptan memnun değildi.

- لم يقتنع فاضل بالجواب.
- لم يجد فاضل ذلك الجواب مقنعا.

Tom matematikte iyi değildi.

لم يكن توم جيد بالمباره

O benim öğretmenim değildi.

- لم يكن مدرّسي.
- هو لم يكن مدرّسي.

O hiç mutlu değildi.

لم يكن سعيدا قطّ.

Tepkiniz hiç şaşırtıcı değildi.

لم يكن رد فعلك مفاجئًا على الإطلاق

Akıcı değildi, biraz da yetersizdi

لم أكن طليقاً، كنت أتأتئ قليلاً،

Olmak istediğim kişi bu değildi.

ولم أكن الشخص الذي أردت أن أكون.

Bu bizim hakkımızda değildi gerçekten.

لم نكن نحن بالفعل.

Oyunculuk koçuydu, avukat bile değildi.

وقد كان أستاذ تمثيل ولم يكن حتى محاميًا.

Ancak yine de kolay değildi.

لكنها لم تكن سهلة.

Sadece dersi öğrenmekle ilgili değildi,

الأمر لا يعتمد فقط على تعلم المحتوى،

çok da uzak değildi yani

لم يكن ذلك بعيدًا

O günlerde bilgisayarlar kişisel değildi

لم تكن أجهزة الكمبيوتر شخصية في تلك الأيام

Sayılardan hiçbir ordu memnun değildi.

لم يتمتع أي من الجيشين بالتفوق العددي.

Mağaza büyük değildi, değil mi?

لم يكن المخزن كبيراً، أليس كذلك؟

Dün gece çok sıcak değildi.

لم يكن الجو حاراً ليلة الأمس.

Onların yaptığı ilk kez değildi.

إنها لم تكن أول مرة يفعلوها.

Bu problemi çözmek kolay değildi.

لم يكن من السهل حل هذه المشكلة

Birlikte müzeye gittiği Mary değildi.

لم تكن ماري من ذهب معها للمتحف

Tom terk etmek zorunda değildi.

لم يكن على توم الذهاب.

O keyifli bir iş değildi.

لم يكن عملاً مرضٍ.

O her zaman öyle değildi.

- لم يكُن دوما هكذا.
- هو لم يكن دائما هكذا.

Kimse, Fadıl'ın paranoyasından güvende değildi.

لم يكن أحد في منئا عن جنون شكّ فاضل.

Sami Müslüman olmaya hazır değildi.

لم يكن سامي مستعدّا للنّطق بالشّهادة.

Sami tehlikeli bir adam değildi.

لم يكن سامي شخصا خطيرا.

- Sami Müslüman değildi.
- Sami gayrimüslimdi.

- لم يكن سامي مسلما.
- كان سامي غير مسلما.

- Tom Mary'den çok fazla yaşlı değildi.
- Tom, Mary'den çok daha yaşlı değildi.

لم يكن توم اكبرمن ماري بكثير

Ama onlar benim rol modellerim değildi.

ولكنهن لم تكن قدوتي.

Sosyal çevremizde konuştuğumuz bir şey değildi.

لم يكن شيئاً كنا نناقشه في محيطنا الاجتماعي.

Ama durum, her zaman böyle değildi

ولكن لم يكن هذا هو الحال دائمًا،

Ve utanması gereken şeyler asla değildi.

وليس كشيء ينبغي عليه أن يشعر بالخزي منه.

Planladığım hayat tam olarak bu değildi.

لم تكن الحياة التي خططت لها.

Doğru şeyi yapanlar sadece sondajcılar değildi.

ولم يكن المستكشفون فقط الذين قاموا بالشيء الصحيح.

Elbette, her ikisi de doğru değildi.

لم يكن أي منها صحيحاً بالطبع.

Bu iyi bir ilk izlenim değildi.

و هذا لم يكن انطباعًا أولًا رائعًا.

Amaçları Fiona'yı mümkün olduğunca normalleştirmek değildi,

لم يكن هدفهم أن يجعلوا ( فيونا ) تبدوا طبيعية قدر المستطاع

Belki de WWE tecrübem ideal değildi.

ربما لم تكن تجربتي مع (الدبليو دبليو إي) مثالية.

Hiçbirimizin dedesi de zengin değildi ama

لم يكن أي من أجدادنا أغنياء ،

Hastane sayıları da yeterli değildi üstelik.

علاوة على ذلك ، لم تكن أعداد المستشفيات كافية.

Ekonomisine bağlı değildi Sadece yağ. Liderler

نحن لا نريد ان نروي لك ارقاماً فقط فالامارات لم تعتمد

Diğer araştırma makalelerinden daha iyimser değildi .

بعنوان ماذا يحدث في حال ذوبان ثلوج القطبين? لم يكن اكثر

Amacım onu hayal kırıklığına uğratmak değildi.

لم أكن أقصد إحباطها.

- Evde kimse yoktu.
- Kimse evde değildi.

- لم يكن أحد في البيت.
- لم يكن أحد في المنزل.

- O bir sürpriz değildi.
- Sürpriz olmadı.

لم تكن مفاجأة.

Alice, toplantıda mevcut değildi, değil mi?

لم تكن أليس موجودة في الاجتماع، أليس كذلك؟

Orada gördüğüm kadın, tanıdığım kadın değildi.

لم تكن تلك المرأة التي رأيتها هناك نفس المرأة التي كنت أعرفها في الماضي.

Bu yalnızca erkeklerin kadınlar üzerindeki casusluğu değildi.

لم تكن هذه محض قضية تجسس رجالٍ على نساء.

Bu kolay ve huzurlu bir seyahat değildi

هذه لم تكن رحلة سهلة وهادئة،

Progeria ile yaşamak her zaman kolay değildi.

التعايش مع مرض الشيخوخة المبكرة لم يكن سهلاً.

En büyük sorunumuz ürün ile ilgili değildi.

لم يكن أكبر تحد يواجهنا مرتبطًا بالمنتج،

Ve bu gülüp geçebileceğim bir şey değildi

لم يمكنني الابتسام أمام هذا الأمر.

Ama sonunda, çok şiddetli bir darbe değildi.

لكن في نهاية الأمر، لم يكن هناك إنقلاب عنيف.

Veya Vicky'nin eşcinsel olması bir tesadüf değildi.

أو اتضح أن فيكي ستصبح شاذة أخيراً.

Belki de hiçbir şey göründüğü gibi değildi

ربما لم يكن هناك شيء كما يبدو

Geri çekilme, Olaf için bir seçenek değildi.

لم يكن الانسحاب خيارًا بالنسبة لأولاف.

Kampüste de işler o kadar iyi değildi.

لم يكن الحال أفضل في الحرم الجامعي.

Fakat fikirleri aslında o kadar uzak değildi.

لكن أفكارهم لم تكن في الواقع بعيدة المنال.

O, yirmi yaşında olduğunu söyledi, gerçek değildi.

- قالت أن عمرها عشرين سنة لكنها كانت تكذب.
- قالت أن عمرها عشرين سنة لكن هذا غير صحيح.