Translation of "Eden" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Eden" in a sentence and their arabic translations:

Yardım eden teknolojiye evriliyor.

لتكون اكثر قدرة على الوصول للعالم المرئي.

ön sevişmeyle devam eden

يتبعه الملاطفة الحميميّة

Bunu inkâr eden zihniyet,

فالعقلية التي تنكر ذلك،

- Bu, beni mutlu eden şey.
- Bu, beni mutlu eden şeydir.

هذا ما يشعرني بالسعادة.

Bu standartları savunan, temsil eden,

أي شخص يتمسك بهذه المعايير؛ فهو ممثل لها،

Kendine hizmet eden önyargıda ise

بينما في التحيز الذاتي،

Bunları feda eden CEO’lar değil.

لكن ليس بالمديرين التنفيذيين.

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

لقد تبيّن أنه عندما يكون الأهل قلقون بشأن قدراتهم في الرياضيات

eden vardır diye düşünüyorum ama

أعتقد أن هناك شخص ولكن

Aldığından. Son zamanlarda mercan resiflerini yok eden ve ekinleri yok eden sellere

وموزمبيق قبالة الساحل الشرقي لافريقيا. وقد عانت مؤخراً من

Iş maillerini kontrol eden o kişiydim.

يجلس في الزاوية ويتفقد بريد العمل على هاتفه.

Ve devam eden bu hastalıkla birlikte

وكوالدين، أخذت وأباها حصصًا عدة عن الصحة النفسية،

Bu kronik hastalıkla mücadele eden kişileri,

وعندما ندرك

Beni umutsuzluğa sevk eden şey ise

وما يجعلني يائسة جداً

Etrafımızdaki dünyayı anlamamıza yardım eden şey.

وهي ما يساعدنا على فهم العالم من حولنا.

Barınacak bir yer inşa eden sanattır.

لتشييد المأوى للمجموعات،

Merak eden soru sormak isteyen varsa

إذا أراد أي شخص طرح الأسئلة

Van depremini önceden tahmin eden profesör

الأستاذ الذي توقع زلزال فان مقدما

Her gün Lannes'ı ziyaret eden Napolyon,

بكى نابليون ، الذي كان يزور لانز كل يوم ،

Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.

إنه مرض مدمّر يسبب كمًا هائلًا من الخسائر العاطفية.

Evrenin döngüsel ritmini inkâr eden zihniyet

الإيقاع الدوري للكون،

Koymasından , medyada devam eden görünümüyle, özellikle

ظهورها الاعلامي المتكرر لتسوق لنفسها اكثر اقتصادياً وسياسياً

Dünyaya isabet eden büyük bir asteroit.

من كويكب كبير يضرب الأرض.

Siyahi ve Latinlerin, kendilerini canavar ilan eden,

ولكن ستجعل الهيب هوب في اطار معين، ثقافة في اتجاه محدد:

Hayatımın çoğunda beni rahatsız eden adamlara benzeyen,

رجالٌ مشابهون للذين طاردوني في معظم سنين حياتي.

Depresyonla mücadele eden diğer insanlara ulaşmak istiyordum.

كنت أريد التوصل مع أشخاص آخرين يكافحون الاكتئاب.

şu anda depresyonla mücadele eden kişiler var.

أو هو الان ما زال يكافح مع الاكتئاب.

Buna kendine hizmet eden ön yargı denir.

هذا هو ما يسمى بالتحيز الذاتي.

Devam eden şeyler hakkında konuşmama yardımcı olacak

التي ساعدتني نوعا ما في الخروج من العقل الرياضي لروحي،

Sıfırdan sosyal değişime öncülük eden insanlardan biri

وبينما أحب أن أكون من هؤلاء

Beni motive eden bir şey daha var.

هناك شيء آخر، وهو الذي يجعل يومي بهيجاً.

Bana iş vermeyi kabul eden birini buldum

ووجدت شخصاً تمكنت من اقناعه لإعطائي وظيفة

Amerikalılarla kavga eden Almanlar ve Rusları düşünüyorum.

تصوّرتُ أنّ الألمانيّين والروسيين كانوا يحاربون الأمريكيّين،

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

‫في لحظة ذات أهمية كبيرة.‬

Iyi olacağını iddia eden bir uzman vardı.

خبير آخر ادعى أنها فكرة جيدة

O kaynağı idare eden belli bir topluluk

ومجتمع محدد يدير ذلك المورد،

O halde insanları asıl motive eden ne?

إذن، ما الذي يجعل الناس متحفزين؟

Aslında her ödülü hak eden bir film

في الواقع فيلم يستحق كل جائزة

Intihara kadar devam eden psikolojik bir rahatsızlık

اضطراب نفسي يستمر حتى الانتحار

Hastalıklarla mücadele eden insanlar çoğu zaman bu hastalıklara

غالبًا قد أصيبوا بهذه الأمراض إلى حدٍ كبير

Kendine hizmet eden önyargı kendimize olan saygımızı arttırır

والانحياز الذاتي يعزز لنا تقديرنا لذاتنا

Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler

فالأعصاب التي تتحكم بالعمليات اللاشعورية كنبض القلب

Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.

لقد أمضيت كثير من الساعات السعيدة منبهرة بحركة الكسلان

Ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

وهم يساعدون أبناءهم كثيرًا على أداء واجبات الرياضيات المنزلية،

Hapsedilmeyi takip eden ilk 3 gün içinde gerçekleşiyor

تحدث في أول ثلاثة أيام بالسجن،

Hava soğudukça... ...şehirlerimizi ziyaret eden yaratıklar iyice tuhaflaşır.

‫بازدياد برودة الجو،‬ ‫تزداد غرابة المخلوقات التي تزور مدننا.‬

Bir cerrah olarak bu beni çok rahatsız eden

كجرّاحة، فإن هذه القضية العالمية تزعجني.

çocukları ziyaret eden, gönüllü olan bağış yapan insanlar

الذين زاروا هؤلاء الأطفال وتطوعوا ووهبوا،

BAE ekonomisi, birkaç yıldır devam eden Ortadoğu mucizesi.BAE

اقتصاد الامارات معجزة الشرق الأوسط المستمرة

Ve felakete işaret eden şey, son zamanlarda sahillerin

سطح البحر وما ينذر حقاً بالكارثة التآكل الكبير في

Bağdat'ı, Basra'yı ve Kahire'yi tehdit eden şey. Ayrıca

المياه سيزيدان منسوب المياه في نهري دجلة والفرات ونهر النيل.

Bizi hasta eden virüslerin birçoğunun kaynağı esasında hayvanlar.

الكثير من الفيروسات التي تصيبنا ، تنشأ بالأصل في الحيوانات.

Karar vermeyi kontrol eden parçada gerçekleşiyor, dili değil.

وهو الجزء من الدماغ الذي يتحكم بصناعة القرارات لا اللغة.

Opiyat bağımlılığı ile mücadele eden kadınlar için bir ev.

منزل للنساء اللواتي يكافحن إدمان المواد الأفيونية.

Parklarda benim şarkılarla dans eden dünya güzeli ergenlerle tanıştım.

مجموعة عمل في زونجولداك ورقصت بأغاني في المتنزهات.

Ve kâr dışındaki şeyleri de temsil eden bir kitaba.

وينظر إلى ما هو أبعد من الربح.

Tüm görünen bu risk alma davranışlarını güdüleyen, kontrol eden

فجميع الوظائف الحيوية والجسدية والنفسية تتغير،

2009 yılında İran'da gerçekleşen başkanlık seçimlerini takip eden aylarda,

في الأشهر التي تلت الانتخابات الرئاسية لعام 2009 في إيران،

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

ولكن هنالك الكثير من كبار العمر الذين يتفادون الرعاية

Dişi, düetine en iyi eşlik eden erkeği seçme eğiliminde.

الأنثى تميل لاختيار أفضل ذكر يغني معها ثنائياً

Geleneksel tıpta baş ağrısından kansere her şeyi tedavi eden,

‫تُوصف بأنها إكسير سحري في الطب التقليدي.‬

Takip eden 3 gün boyunca yürüyüş bir engelle karşılaşmadı.

على مدار الأيام الثلاثة التالية، استمر عمود المسيرة دون توقف

eden mağlup Prusya ordusunun peşinde önemli bir rol oynadı .

الجيش البروسي المهزوم بعد ذلك.

Insanları hayatlarında gerçekten mutlu ve memnun eden şeyle ilgili,

رمى إلى تلخيص البحوث التجريبية للعقود القليلة الماضية

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

لقد رأى أحداث درامية، أثرت على حياة الآخرين

Gün içinde biriken buhar gece boyu devam eden fırtınalar doğuruyor.

‫البخار الذي يتكتل نهارًا‬ ‫يخلق العواصف التي تستمر ليلًا.‬

Hıristiyan nüfusa sürekli kötü muamele eden Frenk birliklerinin edepsizliğini vurguladılar.

الذين كثيرا ما أساءوا معاملة السكان المسيحيين.

Dünya yüzeyindeki herhangi bir muzun varlığını kesin olarak tehdit eden

الموز فريسةً لمرضٍ يسمى اربعة. ما يهدد وجود اي موزةٍ على سطح

Ve beni istisnasız her gün etkilemeye devam eden bir şey varsa,

و إذا كان هناك شيء لا يبهرني يوميًا.

Resmen onaylandı. 1805'teki hızlı hareket eden seferde Berthier'in sistemi, Napolyon'un

في الحملة سريعة الحركة عام 1805 ، كفل نظام بيرتييه أن يكون لدى نابليون

Takip eden kanlı savaşta, Davout'un birlikleri, Fléches toprak işlerine önden saldırıyı yönetti.

في المعركة الدامية التي تلت ذلك ، قاد فيلق Davout الهجوم الأمامي على أعمال الحفر في Fléches.

Belki de dalgayla hareket eden alg ya da yosunları taklit etmeye çalışıyor.

‫لعلها تحاول تقليد‬ ‫حركة الطحالب وعشب البحر وسط الأمواج.‬

Bunlardan çok fazla sıvı elde edilebilir. Bunlar konusunda beni huzursuz eden tek şey,

‫يمكنك استخراج الكثير من السوائل منها.‬ ‫الشيء الوحيد الذي يصيبني بالتوتر ‬ ‫مع هذه الأشياء‬

Bu arada, Nigboy'da devam eden şenlikler birkaç ünlü Fransız Şövalyesini kızmasına neden oldu.

بينما أثارت الاحتفالات الجارية في نيكوبوليس غضب بعض فرسان الإفرنجة البارزين،

Her köşede insan var. Ama çok azı, onları gölgeleri gibi takip eden tehlikenin farkında.

‫يوجد أناس في كل مكان.‬ ‫لكن قليل منهم يدرك الخطر الذي يلاحقهم.‬

Buna ek olarak, yeryüzünden kaybolmakla en çok tehdit eden ülkeler de dahil olmak üzere

كما ان ملايين العائلات ستجبر على اخلاء منازلها والهجرة من

13.yy da moğol steplerinden halkını savaş ve fetihler için mobilize eden Cengiz Han tarafından

في القرن الثالث عشر، ظهرت قوة جديدة على السهوب المنغولية بقيادة جنكيس خان

Müslüman, Hristiyan ya da ateist; her kim olursanız olun, benim için saygıyı hak eden bir insansınız.

كن من تكن؛ مسلما، مسيحيا أو ملحدا؛ فأنت مجرد إنسان يستحق الاحترام.

Korona virüsten öldü. İşin daha acısı ise bu korona virüsünü ilk tespit eden doktor da virüsten öldü.

توفي كورونا من الفيروس. أسوأ شيء هو أن الطبيب الذي اكتشف لأول مرة فيروس الاكليل هذا مات بسبب الفيروس.

Hani bu 5 dakikaya geliyorum ile başlayıp daha sonrasında dikkat çekmek için söylenen yalan ile devam eden durum

تبدأ هذه الدقائق الخمس ، ثم تستمر بالكذب لتلفت الانتباه

- Ruhun geldiğini ve kaldığını gördüğün adam Kutsal Ruhla vaftiz edecek olandır.
- Ruhun kimin üzerine inip durduğunu görürsen, Kutsal Ruh'la vaftiz eden odur.

الذي ترى الروح نازلا ومستقرا عليه فهذا هو الذي يعمد بالروح القدس.