Translation of "Kendine" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Kendine" in a sentence and their arabic translations:

Kendine gel.

كن نفسك.

kendine şunu sor:

اسألوا أنفسكم ،

Kendine şunu sor:

أسأل نفسك،

Ve kendi kendine

وفكّرتْ بينها وبين نفسها،

Kendine odaklanan, savunmasız

تحكي عن البراعة والأناقة،

Kendine dikkat et.

أنظر بنفسك.

Kendine iyi bak!

انتبه!

Kendine yalan söyleme.

لا تكذب على نفسك.

Kendine iyi bak.

- مع السلامة.
- اعتن بنفسك.
- اعتني بنفسك

- Kendine güven başarının anahtarıdır.
- Kendine güvenmek başarının anahtarıdır.

الثقة بالنفس مفتاح النجاح.

Sen kendine şunu soracaksın.

اسأل أنت نفسك.

kendine bir yörünge belirliyor

يضع لنفسه مسارًا

Toplumda kendine yer bulabiliyor

يمكن العثور على مكان في المجتمع

Mary aynada kendine baktı.

نظرت ماري إلى نفسها في المرآة.

Kendine güven başarının anahtarıdır.

الثقة بالنفس مفتاح النجاح.

- Kendine gel.
- Terbiyeni takın.

- كن مؤدبًا.
- أحسن التصرف.

Oradaki kendine bir bak, yokla

وراجع نفسك الآن

kendine hizmet eden önyargıda ise

بينما في التحيز الذاتي،

''Çok kışkırtıcı, kendine hakim olamadı.''

‫"هذا مغرٍ جدًّا،‬ ‫هو فقط لا يستطيع كبح نفسه."

Kendi kendine iyileşen birinin hikâyesi.

فقط بسبب كونه شُخص بالخطأ في المقام الأول

Sahada kendine güvenli bir doktor

وزميل موثوق به على الصعيد المهني

çünkü kendine yeni konakçı bulamıyor

لأنه لا يجد نفسه مضيفًا جديدًا

Siz televizyonda kendine profesör dedirten

تجعل نفسك أستاذ على شاشة التلفزيون

Tom dikiz aynasında kendine baktı.

نظر توم لنفسه في مرآة الرؤية الخلفية.

kendine güvenini ve duygusal gücünü artırmayı

حينها سوف تعيش تزايد الثقة

Herkesi kendine kul edebilirsin, istediğini yapabilirsin.

يمكنك أن تجعل الجميع عبداً لك، أن تفعل ما تريد.

Bence kendine güvenmek ikna etmenin düşmanı.

أعتقد أن الثقة هي عدو الإقناع.

Bu sadece kendi kendine yeterliliğin yalanıydı.

وتلك كذبة الاكتفاء الذاتي.

Steve Jobs'da kendine bir çevre belirledi

وضع ستيف جوبز نفسه دائرة

O, kendine iyi bir yemek pişirdi.

أعدت لنفسها طعاماً شهياً.

- Kendini kontrol et!
- Kendine hâkim ol!

تَحَكَم بنفسك.

Buna kendine hizmet eden ön yargı denir.

هذا هو ما يسمى بالتحيز الذاتي.

kendine güvenme ve bir görevi başarma konusundaki

أنها القدرة أو الاعتقاد

Ayrıca oyunda Kendine Zarar Verme'yi de gösteriyoruz.

كما نعرض تدمير الذات أيضًا.

Bu beyaz avcı örümcek kendine eş arıyor.

‫هذا العنكب الأبيض الصياد يبحث عن شريك.‬

Bütün gezegenler kendine bir yörünge bulmaya çalışıyordu

كانت جميع الكواكب تحاول العثور على مدار

Bir büyük girişimin ana elemanı kendine güvendir.

الثِقة بالنَفس هي العُنُر الرَئيسي لِأي مَسعى كبير.

Ve belki birçoğunuz aynı soruyu kendine sormuştur.

وربما العديد منكم قد تساءلوا حول نفس السؤال.

Alçaltıcı, kendine zarar veren, şiddet yanlısı olduğunu söylüyor.

هو أمر ضد التعليم، وأمر مهين ومدمر للنفس وأمر عنيف،

kendine hizmet eden önyargı kendimize olan saygımızı arttırır

والانحياز الذاتي يعزز لنا تقديرنا لذاتنا

...Ay'ın çekim gücü... ...okyanuslarımızı kendine çekecek kadar güçlü.

‫قوى الجذب القمرية‬ ‫قوية كفاية لجذب المحيط نحوها.‬

Saçma sapan kendine şeyh şıh hoca imam dedirten

هذا يجعله يقول هراء لمعلم الشيخ الشيخ

Ben demiştim demeyi sevmiyorum. Silkelen ve kendine gel!

لا أحب أن أقول لقد قلت. تجاهل وتعود!

Belki de gerçekten kendine ait bir odası yoktur.

ربما هي حقا لا تملك غرفة خاصة بها.

kendine bir kadeh şaraba daha ihtiyacı olup olmadığını soran

إما سؤالك لنفسك

İlginç bir şekilde Çin aslında gıdasal olarak kendine yeterliydi.

والمثير للدهشة أن الصين كانت من الدول المكتفية ذاتيُّا غذائيُّا.

Yani anlayacağımız üzere kral burda kendine mezar yaptırıyor aslında

حتى نرى الملك يجعل نفسه مقبرة هنا

Her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için

لأن لكل كوكب قوة جاذبية خاصة به

Kendi kendine yetme ve yetiştirmenin yollarını bulmak için çalışıyor.Sıcak

عبر اصلاح التربة وايجاد طرقٍ مناسبةٍ لزراعة الصحراء حرفياً

Sen kendine yardım et, Allah da sana yardım edecektir.

ساعد نفسك و سيساعدك الله.

Yine de bu kadın kendi kendine okumayı ve yazmayı öğrenmiş

ومع ذلك، علّمت هذه المرأة نفسها القراءة والكتابة،

Dişiyi kendine çağırmak çok daha güvenli. Ama etkileyici sesler çıkarmalı.

‫من الآمن جذب أنثى إليه.‬ ‫لكنه يحتاج إلى إصدار صوت مبهر.‬

Hemen kendine Next adında yazılım ve donanım geliştirme şirketini kuruyor

أسس على الفور شركة لتطوير البرمجيات والأجهزة تسمى Next

- Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
- Sana davranılmasını istediğin gibi davran.

عامل الناس كما تحب أن يعاملوك

Boyut ve şekil doğruluğunun hoş bir dengesi sayesinde kendine benimsedi.

انها تؤدي للتساوي بين المساحة والشكل الحقيقي بشكل أدق

Janie ne zaman kendi kendine ilaç kullanmaya başladı bilmiyorum ama yapmış.

لا أدرى متى بدأت جين بعلاج نفسها بنفسها، لكنها فعلت ذلك

Böylece pramitler hayatımızdaki gizemli olaylar arasında kendine en önemli yeri buldu

لذلك وجد البراميسون المكان الأكثر أهمية بين الأحداث الغامضة في حياتنا

Yani aslında kısacası erkek kendine hakim olması gerekirken suç kadına yükleniyor

لذا ، باختصار ، بينما يجب على الرجل أن يسيطر على نفسه ، يتم تحميل الجريمة على المرأة.

Soult'un kendine olan güveni ve tavrı, yakında bir subay olduğu anlamına geliyordu.

ثقة سولت بنفسه وتحمله تعني أنه سرعان ما أصبح ضابطًا.

- Sami odasında kendi kendine kelimeişehadet getirdi.
- Sami odasında tek başınayken kelimeişehadet getirdi.

نطق سامي بالشّهادة لوحده في غرفته.

, kendine özgü bir sahil şeridi olduğunu bulmak için ülkede yeni bir özellik aradılar

باقتصادها على النفط فقط. بحث القادة عن ميزةٍ جديدةٍ في البلد