Translation of "Benimle" in Arabic

0.142 sec.

Examples of using "Benimle" in a sentence and their arabic translations:

- Benimle birlikte gel.
- Benimle gelin.

تعال معي.

Benimle geliyorsunuz.

‫ستأتي معي.‬

Benimle konuş!

كلمني!

Benimle gel.

تعالَ معي.

Benimle oyna.

العب معي.

- Tom benimle tanışmak ister.
- Tom benimle görüşmek ister.
- Tom benimle buluşmak ister.

يريد توم اللقاء بي.

Hala benimle misiniz?

هل ما زلتم معي؟

Eğer benimle söylerseniz,

لو يغني الجميع معي،

"Benimle aynı yaşta.

"إنّه في نفس عمري.

Benimle konuşuyor musun?

- هل تحدثني؟
- هل تكلمني؟
- هل تتكلم معي؟

Benimle oynar mısın?

- هل ستلعب معي؟
- أيمكنك اللعب معي؟

Sen benimle gelebilirsin.

- يمكنك المجيئ معي.
- بإمكانك القدوم معي.
- يمكنك مرافقتي.

Benimle evlenir misin?

هلا تزوّجتني؟

Benimle birlikte gel.

تعال معي.

Kimse benimle yaşamıyor.

لا أحد يعيش معي.

Onlar benimle birlikte.

- إنّهم معي.
- إنّهما معي.
- إنّهنّ معي.

Kimse benimle konuşmuyor.

لا أحد يتكلم معي.

Gelip benimle yaşayabilirsin.

يمكنك المجيء والعيش معي.

Kimse benimle konuşmadı.

لا احد يكلمني

Gel benimle yüz.

تعال و اسبح معي.

Benimle alay ediyorsun.

أنت تسخر مني.

Benimle kavga etme.

لا تقاتلني.

Benimle dışarıya gel.

- تعالَ معي إلى الخارج.
- لنخرج.

- Benimle dalga mı geçiyorsun?!
- Kafa mı buluyorsun benimle?

هل تمزحُ معي؟

Kendisi benimle özdeşleşmiş durumda.

لقد تضامنت معي

benimle koşmadıklarını görüyorum arkadaşlarımın.

أرى أن أصدقائي لا يركضون معي.

Benimle Fransızca konuşmaya başladığında

ثم بدأت تحدثني بالفرنسية،

"Nanette" benimle başlamış olabilir.

ربما بدأ "نانيت" بداخلي،

Bazıları benimle tokalaşmayı reddetti.

بعض الناس يرفضون مصافحتي.

Benimle gel, olur mu?

تعال معي إذا سمحت.

Bunun benimle alâkası yok.

هذا لا يخصني.

Benimle birlikte gitmeni istiyorum.

أُرِيدُ أَن تَذهَبَ مَعي.

O benimle dalga geçti.

لقد سخر منّي.

Bu gece benimle buluş.

قابلني هذه الليلة

Benimle el sıkışmayı reddetti.

رفض ان يصافحني

Lütfen benimle İngilizce konuş.

تحدث معي بالإنجليزية رجاءً.

O benimle yürümekten hoşlanır.

إنها تحب أن تمشي معي.

Benimle bir içki iç.

اشرب معي شيئا

Bu benimle ilgili mi?

هل هذا عني؟

O benimle İspanyolca konuştu.

كلمتني بالإسبانية.

Neden benimle gelmek istiyorsun?

لم تريد مجيء معي؟

Tom benimle konuşmayı reddetti.

رفض توم التحدث معي.

Mağazaya benimle gelecek misin?

- هلا أتيت معي إلى المتجر؟
- هلا رافقتني إلى المتجر؟

benimle arkadaşlığı kesmemelerini umut etmiştim.

بعد أن اخبراتهم ، عن نفسي في الليلة السابقة.

Benimle zamanda yolculuk yapmanızı istiyorum,

أودّ أن نعود سويةً بالزمن،

Hâlâ her şey benimle ilgiliydi.

كان كل شيء يتمحور حولي.

benimle birlikte binlerce sanatçı da

وكذلك مئات الآلاف من الفنانين

Benimle balığa çıkmaya ne dersin?

ماذا تقول عن الذهاب معي إلى صيد السمك.

Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.

تحدث إليّ الرجل العجوز بالفرنسية.

Sanırım Mary'nin benimle evlenmesini isteyeceğim.

أظن بأني سأطلب من ماري أن تتزوجني.

O, kız kardeşini benimle tanıştırdı.

عرّفني بأختها.

Benimle dans etmek ister misin?

- هل ترغب في الرقص معي؟
- هل ترغبين في الرقص معي؟

Benimle alay ediyorsun, değil mi?

أنت تهزأ بي,أليس كذلك؟

Benimle ilgili birkaç soru sordu.

سألني بضعة أسئلة.

Tom'un benimle burada buluşması gerekiyordu.

كان مفترضا أن يقابلني توم هنا.

Benimle kal Leyla. Ambulans geliyor.

ابقي معي يا ليلى. إنّ سيّارة الإسعاف قادمة.

Sami benimle her zaman tartışıyor.

سامي يتخاصم معي دائما.

Tom'un benimle şarkı söylemesini istiyorum.

أريد لتوم أن يغني معي.

benimle aynı fikre sahip destekçiler buldum

وجدت مناصرين الذين لديهم نفس الفكرة في نفس الوقت،

Beş adımlık programı benimle tekrar edin.

أعيدوا من بعدي نقاط المشروع الخمسة.

Benimle sürünmeye hazır mısınız? Bunu yapalım!

‫مستعد للزحف معي؟‬ ‫لنفعل هذا!‬

Benimle oy pusulasını tutmakta ısrar etti.

وأصرت على حمل ورقة الاقتراع معي.

Ve bu his aylarca benimle kaldı.

وهذا الشعور ظل معي لشهور كثيرة.

İnsanlar işimde benimle ilk tanıştıkları zaman,

حين ألتقي بأشخاص للمرة الأولى في عملي،

Tom benimle aynı doğum gününe sahip.

لدى سامر نفس يوم ميلادي.

- Kim benimle gelecek?
- Kim beninle geliyor?

من سيأتي معي؟

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

- يذهب معي كلبي إلى أي مكان أذهب إليه.
- يرافقني كلبي إلى أي مكان.
- يرافقني كلبي في كل مكان أذهب إليه.

Leyla'dan ayrıl ve benimle yaşamaya gel.

اترك ليلى و تعال لتعيش معي.

Çıkışta gelin benimle konuşun, beş dakika konuşun,

بعد هذا تعالوا تحدثوا معي، تحدثوا معي خمس دقائق،

Okulu bıraktığım için biri benimle dalga geçtiğinde,

حين كان أحدهم يستهزىء بي لعدم مواصلة تعليمي

Benimle konuşuyor çünkü ben ona vakit ayırıyorum.

ستتحدث لي، لأني أقدم لها وقتي.

Bu gece benimle dışarı çıkmak ister misin?

هل تريدين الخروج معي الليلة؟

Tom'a benimle çalışması için bir şans verdim.

أنا منحت توم فرصة للعمل معي.

Benimle birlikte bir sürü kişi kursa katıldı.

حضر هذه الدورة معي الكثير من الأشخاص.

Yani çeşmeye koşarken benimle birlikte koşabilecek insanları aradım.

لذلك عندما كنت أجري إلى النافورة، بحثت عن أشخاص يمكنهم الركض معي.

Yaklaştığım insanların büyük çoğunluğu benimle buluşmayı kabul etti.

وافق معظم الأشخاص الذين تواصلت معهم على مقابلتي.

Güzel karım tüm bu yolculuk boyunca benimle birlikteydi.

زوجتي الجميلة كانت معي خلال هذه الرحلة كلها.

Onun hiç parası yoktu, böylece o benimle gidemedi.

لم تملك أي مال، لذا لم تستطع الذهاب معي.

- Benimle dans etmek istedi.
- Bana dans teklif etti.

طلب مني أن أرقص.

Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?

من أعطاك الحق بأن تتحدث إلي هكذا؟

Ben çocuğun annesi olduğum için o benimle yaşamalı.

- لأنني أمّ الطفل عليه العيش معي.
- لأنني أمّ الطفلة عليها العيش معي.

O, beni sevdiğini ve benimle evlenmek istediğini söyledi.

هو قال بأنه يحبني و يريد أن يتزوجني.

Ve bu nedenle NPR benimle bir röportaj yaptı,

وبسبب ذلك، أجرت إذاعة الراديو المحلية مقابلة معي (NPR)

Lütfen, Tom'un artık benimle oynamasına izin vermeyeceğini söyleme.

أرجوك لا تقل بأنك لن تدع توم يلعب معي بعد الآن.

benimle belki de o sırada sadece duran insanları aradım.

ربما كنت ابحث في ذلك الوقت فقط عن ناس سيقفون إلى جانبي.

Aşıları almak için benimle buluşacak olan  kabile üyesini arıyoruz.

‫نبحث عن شيخ قبيلة‬ ‫يُفترض به أن يقابلني لأخذ اللقاحات.‬

Benimle bir başkasının zamanımız aynı değil diyor Albert Einstein

يقول ألبرت أينشتاين: "مرة أخرى معي ليست هي نفسها"

Benimle bir Boeing 747 uçağının tuvaletinde seks yapmak istemeyen,

يجدر بي البدء بمغازلة مستوى أرقى من النساء

Demek su olan tüneli keşfetmek istiyorsunuz? Tamam, benimle geliyorsunuz. Hadi.

‫تريد استكشاف النفق المائي؟‬ ‫حسناً. ستأتي معي. هيا بنا.‬

Bugün bu konuda hem Tom hem de Mary benimle konuştu.

توم و ماري كلاهما تكلما معي بشأن هذا.

O benimle sohbet etmektense Tatoeba'daki cümleleri tercüme etmeyi tercih ediyor.

عمّا قريبٍ ستفضل ترجمة الجمل في تتويبا على الدردشة معي.

Tamam, hadi bakalım. Bunun gibi uzun ve düz bir sopa. Tamam, benimle gelin.

‫ها نحن ذا، انظر. عصا طويلة مستقيمة كهذه.‬ ‫حسناً، تعال معي.‬