Translation of "Yer" in Arabic

0.016 sec.

Examples of using "Yer" in a sentence and their arabic translations:

Yer yarıldı

تقسيم الموقع

- Et yer misin?
- Et yer misiniz?

هل تأكل اللحم؟

Gideceğimiz yer orasıydı,

الذي كنا متجهين نحوه

Bu başladığımız yer.

وهذا هو ما سنبدأ به.

Geldiğim yer burası.

وهنا يكمن دوري.

...saklanacak yer yoktur.

‫ما من مخبأ.‬

Değerler gerçekleri yer

القيم تأكل الحقائق،

Ve yer kapandı

والأرض مغلقة

O yer nerede

أين هو ذلك المكان

Her yer temizlenecek.

سيتم تنظيف كل مكان.

Hataya yer kalmaz.

لن يكون هناك مجال للخطأ.

- O yiyor.
- Yer.

- إنها تأكل.
- إنه يأكل.

Et yer misin?

هل تأكل اللحم؟

Et yer misiniz?

هل تأكل اللحم؟

O yer büyüktü.

كان ذلك المنزل ضخما.

Buraya doğru yer değiştirmedik.

لم نتبادل هنا، أليس كذلك؟

Duyguların saklandığı yer olarak.

كمستودع للعواطف.

Çünkü şimdi olduğumuz yer

لأننا حيث نوجد الآن،

O derin yer altındaydı,

كان متواجدًا عميقًا في باطن الأرض،

Ve yer altına kilitliyorlardı.

وتستكشفه من باطن الأرض.

Gözlerimizin üzerinde yer alan

يعتمد ذلك في الغالب على القشرة الأمام جبهية،

Ginza, Tokyo'da yer alıyor.

في منطقة جينزا في طوكيو.

Kadının savaşta yer alması

امرأة تشارك في الحرب

Toplumda kendine yer bulabiliyor

يمكن العثور على مكان في المجتمع

Manyetik kutuplar yer değiştirdiğinde

عندما تتحرك الأقطاب المغناطيسية

Manyetik kutupların yer değiştirmesi

إزاحة الأقطاب المغناطيسية

yer üstüne inşa çıkıyor

يبني على الأرض

Onu sınıfta yer misin?

أتأكل في صفك؟

Saklanacak bir yer yok.

ليس هناك مكان للاختباء.

Bu onun yaşadığı yer.

هذا هو المكان الذي يعيش فيه.

Şam, Suriye'de yer alır.

دمشق تَقع في سوريا.

Ülkende pirinç yer misiniz?

أتأكل الرز في بلدتك؟

O yer de ne?

ما هذا المكان؟

Tom sadece et yer.

يأكل توم اللحم فقط.

- Olayın meydana geldiği yer burası.
- Burası olayın meydana geldiği yer.

هذا مكان الحادثة.

- Bu, çocuklar için bir yer değil.
- Bu yer çocuklar için değil.
- Bu yer çocuklara göre değil.
- Burası çocuklara uygun bir yer değildir.

هذا ليس مكانا للأطفال.

Koridorda her yer dışkı olmuştu.

هناك بول على الجدران.

Burası uygun bir yer değil.

‫هذا مكان لا يصلح للتواجد به.‬

Ideal bir yer. Hem evlerde,

‫للبحث عن الزواحف، سواء في المباني،‬

İnsanlar için bir yer daha.

مكان آخر من أجل الناس.

"ev gibi bir yer arıyorum"

مكان أستطيع أن أقول أنه مكاني.

...Ay'ın ışığının hükmünde olduğu yer.

‫محكومان بضوء القمر.‬

...yaşaması kolay bir yer değildir.

‫إلا أنه ليس مكانًا يسهل العيش فيه.‬

Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.

‫إنها يائسة لإيجاد منطقة هادئة.‬

Terk edilmiş bir yer bulduk.

لدينا مخزن مهجور.

şimdi yer kabuğunu ikiye ayıralım

الآن دعنا نقسم القشرة الأرضية إلى قسمين

Ve İslamiyette buna yer verilmediğidir

ولم يرد ذكرها في الإسلام

Hepsine burada yer veremiyoruz maalesef

لسوء الحظ ، لا يمكننا وضعهم جميعًا هنا.

Tarih boyunca hep yer değiştirmiş

نزحوا دائما عبر التاريخ

Bu manyetik alanların yer değiştirmesinin

إزاحة هذه المجالات المغناطيسية

İşte toprağın devreye girdiği yer:

وهنا يأتي دور التربة.

Kampüste yer yerinden oynamıştı tabii.

الحرم الجامعي جن جنونه.

Ama çok eski bir yer.

إنها قديمة جدًا.

Otelde daha önce yer ayırtmalıydın.

كان علي أن أحجز في الفندق مسبقا.

Tatlı için yer ayırmaya çalışıyorum.

- أُحَاوِلُ تَرْكَ مَكَانٍ لِلتَّحْلِيَة.
- أُحَاوِلُ تَرْكَ مَكَانٍ لِلحَلْوَى.

Hırvatistan Avrupa'nın güneydoğusunda yer almaktadır.

تقع كرواتيا في الجزء الجنوبي الشرقي من أوروبا.

Kendime ait bir yer bulacağım.

ساعثر علي مكان خاص بي

Bu yer bankadan uzak mı?

هل ذاك المكان بعيد عن المصرف؟

Sen sınıfta yemek yer misin?

هل تأكل في الفصل؟

Hala araştırılacak çok yer var

لا يزال هناك مساحة كبيرة للمسح

Masa çok yer işgal etmiyor.

الطاولة لا تأخذ مساحة كبيرة.

Mayuko kahvaltı için ekmek yer.

تأكل مايوكو الخبز على الفطور.

Onun kliniği nerede yer almakta?

أين تقع عيادته؟

O daha önce çalştığım yer.

ذلك هو المكان الذي كنت أعمل فيه.

Tanrım, bu yer harika görünüyor.

يا إلهي ، هذا المكان يبدو رائعاً.

Dünyadaki en güzel yer neresidir?

أي مكان في العالم هو أجمل الأماكن؟

Tutkularınızın öne çıkacağını düşündüğünüz yer.

التفكير بشغفك قد أتى الآن.

Ve üst düzey yöneticinin olduğu yer

حتى المدير التنفيذي كان في ذات المكان،

İkisinin arasındaki denge büyünün yattığı yer

التوازن بين الاثنين هو حيث يكمن السر،

Bu oda yemeği sıcak yaptığımız yer.

هذه الغرفة حيث نطبخ الطعام.

Alınmak için mükemmel bir yer. Başardık.

‫المكان الأمثل للانتشال.‬ ‫نجحنا.‬

En derin yer beş kilometre aşağıdaydı.

هي على عمق 5 كيلومترات.

Bu etiket yer ve derinliği ölçüyor

لتقوم بقياس الموقع والعمق،

Bunun yaşandığı tek yer Çin değil.

إن الصين ليست المكان الوحيد الذي حدث فيه هذا

Barınacak bir yer inşa eden sanattır.

لتشييد المأوى للمجموعات،

İnsanlar için başka bir yer daha.

مكان آخر من أجل الناس.

New York'taki Meatpacking District'te yer alıyor.

في مقاطعة ميتباكينج في نيويورك.

New Caledonia'nın Nouméa bölgesinde yer alıyor.

يقع في نوميا عاصمة كاليدونيا الجديدة.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

لكنني قد رأيت ماذا يحدث عندما تكون هناك مساحة للألم.

Fakat yer kavgası asla son bulmayacak.

‫لكن الحرب لنيل الأرض أزلية.‬

Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.

‫ويوجد مكان واحد يحدث ذلك فيه.‬

Ve adaletin burada sağlanacağını bildiği yer.

ويعلمون بأن العدالة ستكون هنا.

yer kabuğunda ki kırılmanın çıkardığı titreşimlerin

الاهتزازات الناتجة عن انكسار القشرة الأرضية

yer kabuğu hareketli bir şekilde yüzebiliyor

يمكن للقشرة الأرضية السباحة

yer kabuğunun hareketinden kaynaklı oluşan deprem

الزلزال الناجم عن حركة القشرة الأرضية

Sosyal yaşamda ve yönetimde yer vermekten

من العطاء في الحياة الاجتماعية والإدارة

Doğuyla batının yer değiştirmesi olabilir mi?

هل يمكن أن يكون هناك نزوح من الشرق والغرب؟

Hiç kimsenin orduya öncülük etmediği yer.

حيث لا أحد قادت أي وقت مضى جيش.

Japonya Asya'nın doğu kesiminde yer almaktadır.

اليابان هي جزء آسيا الشرقي.

Bu yer geniş, öyle değil mi?

هذا المكان كبير، أليس كذلك؟

O benim için bir yer ayırdı.

حجز مقعداً لي.

- Zemin kanla kaplanmıştı.
- Yer kana bulandı.

كانت الأرض مغطاة بالدم.

Fakir bulabildiğinde, zengin canı istediğinde yer.

الرجل الفقير يأكل عندما يستطيع ولكن الرجل الغنى يأكل عندما يريد

Neden sen sürekli yer almak zorundasın?

لم تتدخّل دائما؟

Bu masa çok fazla yer kaplar.

هذا المكتب يأخذ مساحة كبيرة.

Bu kısım tutkularınızın öne çıkacağı yer,

من هذه الهوة يخرج شغفك،

Beyninizde yer alan en büyük değişiklik olumsuzdur:

التغيير الوحيد الذي يحصل في الدماغ كان سلبي:

İşte benim listemin başında olan bir yer.

هذا هو المكان الذي يتصدر القائمة بالنسبة لي.

Ben bir nörobilimciyim ve odaklandığım yer içerisi,

أنا طبيبة أعصاب، ومختصة في الجانب الباطني،