Translation of "Traen" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Traen" in a sentence and their turkish translations:

Las guerras no traen paz; al contrario, traen dolor y tristeza a ambos bandos.

Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.

Y todas las experiencias que traen.

ve getirdikleri tüm tecrübeleri kutlamak istiyoruz.

traen ricos nutrientes desde lo profundo

dipteki zengin besinleri kaldırarak burayı dünyanın

Los gatos negros traen mala suerte.

Siyah kediler kötü şanstır.

traen a una mamá con su bebé

bir anne ve bir küçük çocuğu koyup

Los exploradores pronto le traen buenas noticias.

Gözcüler kısa süre içinde iyi bir haberle dönüyor.

El tiempo y la circunstancia traen sabiduría.

Zaman ve koşullar bilgelik getirir.

Y esa sensación de ansiedad que traen consigo.

ve bununla gelen aklının gerisindeki kaygı bulutu da yok.

Los chicos traen sus libros todos los días.

Çocuklar her gün kitaplarını getirirler.

Los celos extremos también traen consigo posesividad y desconfianza,

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

Las lluvias de la primavera traen las flores del verano.

Bahar yağmurları yaz çiçeklerini getirir.

traen consigo el carbono de sus alimentos a las aguas profundas,

besinlerindeki karbonu suyun derinliklerine taşıyorlar,

Pronto, la leona perderá las ventajas que traen las noches oscuras.

Dişi aslan, Yeni Ay'ın kara gecelerinin getirdiği avantajı yakında kaybedecek.