Translation of "Dolor" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Dolor" in a sentence and their turkish translations:

- Comparto su dolor.
- Comparto vuestro dolor.
- Comparto tu dolor.
- Siento tu dolor.

Acını hissediyorum.

Dolor.

Acı.

Dolor, dolor, vete de aquí.

Ağrı, acı, defol git.

El dolor compartido es medio dolor.

- Acı paylaşılarak azalır.
- Mutluluk paylaşılarak büyür.

Qué dolor.

Ne kadar acı.

Nuestro dolor de cabeza no será dolor

başımız ağrıyacak canım

- El dolor desapareció.
- El dolor se ha ido.
- Ha desaparecido el dolor.

Ağrı gitti.

Un gran dolor

Öyle büyük bir acı

Grité del dolor.

- Acıdan bağırdı.
- Acıdan bağırdım.

Lloraba de dolor.

O, acı içinde bağırdı.

Comparto su dolor.

- Ben onların acılarını hissediyorum.
- Onların acısını hissediyorum.

Gritó con dolor.

O, acıyla bağırdı.

Siento tu dolor.

Acını hissediyorum.

- Tengo un dolor agudo aquí.
- Tengo un agudo dolor aquí.
- Tengo un dolor punzante aquí.

- Benim burada keskin bir ağrım var.
- Burada keskin bir ağrım var.

- Necesito medicación para el dolor.
- Necesito medicamentos para el dolor.

Ağrı kesiciye ihtiyacım var.

Más sentiremos su dolor.

ve o kadar çok acılarını hissederiz.

Sino también del dolor.

acı hakkında da konuşmamızdı.

Ella lloraba de dolor.

O acıdan dolayı ağlıyordu.

Tengo dolor de espalda.

Sırtım ağrıyor.

No soporto el dolor.

Acıya tahammül edemiyorum.

El dolor está empeorando.

Ağrı daha da kötüleşmektedir.

Siento tu dolor, socio.

Acını hissediyorum, arkadaş.

El dolor es insoportable.

Ağrı dayanılmaz.

El dolor era insoportable.

Acı dayanılmazdı.

Sentí un dolor intenso.

Derin bir acı hissettim.

Él gritó de dolor.

O ağrı nedeniyle haykırdı.

No aguanto este dolor.

- Bu acıya katlanamıyorum.
- Bu acıya dayanamıyorum.
- Bu ağrıya dayanamıyorum.

El dolor era terrible.

Ağrı korkunçtu.

Ningún dolor es permanente.

Hiçbir ağrı kalıcı değildir.

¿Cuándo empezó el dolor?

Ağrı ne zaman başlamıştı?

¿Tiene dolor al orinar?

İdrarınızı yaparken ağrı oluyor mu?

- Ya no aguanto más este dolor.
- No aguanto más este dolor.

Ben bu acıya artık dayanamıyorum.

- Tom es bueno aguantando el dolor.
- Tom sabe ocultar bien su dolor.
- Tom disimula su dolor bastante bien.

Tom acısını gizlemeyi iyi beceriyor.

- No puedo soportar más este dolor.
- No puedo soportar más el dolor.

Acıya daha fazla katlanamam.

- Ya no podía soportar el dolor.
- Ya no podía aguantar el dolor.

Tom artık ağrıya dayanamadı.

- Ese dolor no puedo soportarlo más.
- No puedo soportar más este dolor.

Ben bu acıya artık dayanamıyorum.

- Tengo dolor de cabeza hoy.
- Hoy tengo un ligero dolor de cabeza.

Bugün hafif bir baş ağrım var.

- Ya no aguanto más este dolor.
- No puedo soportar más el dolor.

Artık acıya tahammül edemiyorum

- Tengo un dolor de cabeza terrible.
- Estoy con un fuerte dolor de cabeza.
- Estoy con un terrible dolor de cabeza.

- Kötü bir baş ağrım var.
- Korkunç bir baş ağrım var.

Recuerdos, emociones, dolor, amor, tristeza...

Anılar, duygular, acı, sevgi, keder...

Llevaban muchos años de dolor

Yıllar boyunca acı çekmişlerdi.

El remedio redujo su dolor.

İlaç onun acısını azalttı.

El dolor era casi insoportable.

Ağrı neredeyse dayanılmazdı.

Apenas podía soportar el dolor.

Acıya güçlükle katlandım.

Decir groserías alivia el dolor.

Küfür etmek ağrıyı hafifletir.

Él tenía dolor de cabeza.

Onun başı ağrıyordu.

Tengo un agudo dolor aquí.

- Benim burada keskin bir ağrım var.
- Burada keskin bir ağrım var.

Tengo un dolor punzante aquí.

Burada zonklayan bir ağrım var.

Ayer tuve dolor de muelas.

- Dün bir dişim ağrıyordu.
- Dün bir diş ağrım vardı.

Ahora tengo dolor de cabeza.

Şimdi bir baş ağrım var.

¿Pueden las plantas sentir dolor?

Bitkiler ağrı hissedebilir mi?

Tom tiene un enorme dolor.

Tom çok büyük acı içinde.

No puedo aguantar este dolor.

- Bu acıya katlanamıyorum.
- Bu acıya dayanamıyorum.

Esta medicina reducirá tu dolor.

Bu ilaç ağrını azaltacak.

Esta medicina eliminará el dolor.

Bu ilaç ağrıyı dindirecektir.

Este dolor me está matando.

Ağrı beni öldürüyor.

Tengo un dolor persistente aquí.

Burada devamlı bir ağrı var.

Tengo un fuerte dolor aquí.

Burada kötü bir ağrım var.

El soldado gemía de dolor.

Asker acı ile inledi.

Carol tiene dolor de cabeza.

Carol'ın başı ağrıyor.

El dolor de estómago pasó.

- Mide ağrısı geçti.
- Karın ağrısı geçti.

Ningún dolor dura para siempre.

Hiçbir acı sonsuza dek sürmeyecek.

- Tengo un dolor de cabeza terrible.
- Estoy con un fuerte dolor de cabeza.

Kötü bir baş ağrım var.

- ¿Está con dolor de cabeza?
- ¿Tienes dolor de cabeza?
- ¿Te duele la cabeza?

Başın ağrıyor mu?

- ¿Crees que las plantas sienten dolor?
- ¿Piensa que las plantas sienten el dolor?

Sence bitkiler acı hisseder mi?

- Esta medicina aliviará tu dolor de cabeza.
- Este remedio aliviará su dolor de cabeza.

Bu ilaç baş ağrınızı yatıştıracaktır.

Evadían su dolor de muchas formas:

Acılarından kaçınmanın birçok farklı yolunu bulmuşlardı.

¿Cómo podríamos empatizar con su dolor?

Onların acılarıyla empati kurmayı seçemez miyiz?

Creyendo que así aliviaremos ese dolor.

bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz.

Curar no significar borrar el dolor.

iyileşmek, acıların silinmesi demek değil.

Ahí sí que sentí el dolor.

İşte acıyı o an hissettim...

¿Sientes algún dolor en tu estómago?

Karnında herhangi bir acı hissediyor musun?

Tenía un fuerte dolor de estómago.

Benim kötü bir mide ağrım vardı.

Libérame de este dolor, por favor.

- Lütfen beni bu ağrıdan kurtar.
- Lütfen beni bu ağrıdan kurtarın.

Eso me da dolor de cabeza!

O başımı ağrıtıyor!

Él sufría de dolor de estómago.

O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.

Su rostro se retorcía de dolor.

Onun yüzü acıdan burkulmuştu.

Tom compartía el dolor de Mary.

Tom, Mary'nin acısını paylaştı.

Tom tiene un dolor de garganta.

Tom'un boğazı ağrıyor.

Tom tiene un dolor de estómago.

Tom'un midesi ağrıyor.

Ya no puedo sentarme sin dolor.

Şimdi ağrı olmadan oturamam.

El dolor se calmó un poco.

Acı biraz azaldı.

Ya no tengo dolor de cabeza.

Artık başım ağrımıyor.

Hoy tengo un dolor de cabeza.

Bugün başım ağrıyor.

Mi dolor de espalda está empeorando.

Sırtımdaki ağrı kötüleşiyor.

Es importante que comparta su dolor.

Acını paylaşman önemlidir.

Tengo un dolor en mi cuello.

Başım belada.

Ya no quiero sentir más dolor.

Artık acı çekmek istemiyorum.

Siento un dolor en la espalda.

Sırtımda bir ağrı hissediyorum.

Él sufre de dolor de muelas.

O diş ağrısı çekiyor.

Aprendí a no ignorar mi dolor.

Acımı görmezden gelmemeyi öğrendim.

La medicina no paró el dolor.

İlaç ağrıyı durdurmadı.

Su vida está llena de dolor.

Hayatı acıyla doludur.

Me diste un dolor de cabeza.

Başımı ağrıttın.

Su corazón está lleno de dolor.

Onun kalbi acıyla doludur.