Examples of using "Suave" in a sentence and their turkish translations:
O çok yumuşaktı.
Cildim yumuşaktır.
Teni yumuşak.
Ten yumuşaktır.
O, nazik bir akıntıya karşı kürek çekiyordu.
Bunun yumuşak olmasını seviyorum.
- Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.
- Hafif bir kış yaşıyoruz.
- Bu yıl yumuşak bir kış geçirdik.
Bu ipek yumuşak.
Yastığım çok yumuşak!
Bu kahve çok hafif.
Onun sesi yumuşak ve güzeldi.
Tom pürüzsüz bir cilde sahip olmak istiyor.
Ben sadece yumuşak tuvalet kağıdı alırım.
İpek yumuşaktır.
Bu çok hafif bir kahve.
Onun yumuşak ve net bir sesi vardır.
Bir kunduz kürkü çok yumuşaktır.
Bu ülkede iklim ılımandır.
Öğretmenimin çok yumuşak bir sesi var.
Hafif müzik genelde uyumaya yardımcı olur.
Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.
Tom aheste aheste şarkı söyledi.
açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.
gelin her şeye biraz daha yumuşak bakalım
Genelde Japonya iklimi yumuşaktır.
Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu
Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.
Lütfen nazik olun.
Buradaki iklim Tokyo'dakinden daha ılıman.
Tayvan yemeği, Hint yemeğinden daha hafiftir.
Burada iklim İngiltere'ninkinden daha hafif.
Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay
Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.
Kadife'yi alırsanız, ne kadar yumuşak olduğunu hissedebilirsiniz.
O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli cildini asla unutmayacağım.
Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.
O yüzden olgunlaşmış mı diye her bir inciri önce dudaklarıyla hafifçe sıkıyor.
İngiltere'nin iklimi, Japonya'nınki kadar ılık değil ancak yaz aylarında çok daha serindir.