Translation of "Suave" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Suave" in a sentence and their turkish translations:

Era demasiado suave.

O çok yumuşaktı.

Mi piel está suave.

Cildim yumuşaktır.

Su piel es suave.

Teni yumuşak.

La piel está suave.

Ten yumuşaktır.

Remaba contra una corriente suave.

O, nazik bir akıntıya karşı kürek çekiyordu.

Me gusta que sea suave.

Bunun yumuşak olmasını seviyorum.

Estamos teniendo un invierno suave.

- Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.
- Hafif bir kış yaşıyoruz.
- Bu yıl yumuşak bir kış geçirdik.

Esta seda se siente suave.

Bu ipek yumuşak.

¡Mi almohada es tan suave!

Yastığım çok yumuşak!

Este café es muy suave.

Bu kahve çok hafif.

Su voz era suave y bonita.

Onun sesi yumuşak ve güzeldi.

Tom desea tener una piel suave.

Tom pürüzsüz bir cilde sahip olmak istiyor.

Yo solo compro papel higiénico suave.

Ben sadece yumuşak tuvalet kağıdı alırım.

La tela tiene un tacto suave.

İpek yumuşaktır.

Este es un café muy suave.

Bu çok hafif bir kahve.

Ella tiene una voz suave y clara.

Onun yumuşak ve net bir sesi vardır.

El castor tiene el pelo muy suave.

Bir kunduz kürkü çok yumuşaktır.

El clima es suave en este país.

Bu ülkede iklim ılımandır.

Mi profesora tiene una voz muy suave.

Öğretmenimin çok yumuşak bir sesi var.

La música suave suele ser propicia para dormir.

Hafif müzik genelde uyumaya yardımcı olur.

Está suave como el culito de un bebé.

Bir bebeğin poposu kadar pürüzsüz.

- Tom cantó suavemente.
- Tom cantó de manera suave.

Tom aheste aheste şarkı söyledi.

Piel clara, ojos claros, cabello largo, suave y real.

açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.

Echemos un vistazo a todo un poco más suave

gelin her şeye biraz daha yumuşak bakalım

Por lo general, el clima de Japón es suave.

Genelde Japonya iklimi yumuşaktır.

La suave brisa agitaba las hojas creando un resplandor chispeante.

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

El clima aquí es más suave que el de Moscú.

Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.

- Por favor, sé suave.
- Házmelo con cuidado.
- Sé un caballero.

Lütfen nazik olun.

El clima aquí es más suave que el de Tokio.

Buradaki iklim Tokyo'dakinden daha ılıman.

La comida taiwanesa es más suave que la comida india.

Tayvan yemeği, Hint yemeğinden daha hafiftir.

El clima aquí es más suave que el de Inglaterra.

Burada iklim İngiltere'ninkinden daha hafif.

Tiene un sabor más suave, es mucho más sencillo de usar

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

Los zapatos estaban hechos de un material suave que parecía cuero.

Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.

Si tomas el terciopelo en tus manos, sentirás cómo es de suave.

Kadife'yi alırsanız, ne kadar yumuşak olduğunu hissedebilirsiniz.

Jamás olvidaré la suave y húmeda piel de mi amante en esa noche de verano.

O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli cildini asla unutmayacağım.

El invierno, largo y cruel, por fin terminó, dejando lugar a una suave y templada primavera.

Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.

Así que para comprobar la madurez, le da a cada higo un suave apretón con los labios.

O yüzden olgunlaşmış mı diye her bir inciri önce dudaklarıyla hafifçe sıkıyor.

El clima de Inglaterra no es tan suave como en Japón, sino que en verano, hace mucho más fresco.

İngiltere'nin iklimi, Japonya'nınki kadar ılık değil ancak yaz aylarında çok daha serindir.