Translation of "Piel" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Piel" in a sentence and their turkish translations:

¿Piel clara?

Açık ten?

Piel más oscura.

Daha koyu ten rengi.

Espesando mi piel,

derimi kalınlaştırdığı,

Tom tiene piel oscura.

Tom koyu tenli.

Su piel es lisa.

Onun teni pürüzsüz

Tengo la piel seca.

Ben kuru bir cilde sahibim.

Ella tiene piel grasa.

Onun yağlı cildi var.

Mi piel está suave.

Cildim yumuşaktır.

Su piel es suave.

Teni yumuşak.

La piel está suave.

Ten yumuşaktır.

- Tengo piel de gallina.
- Se me ha puesto piel de gallina.

Tüylerim diken diken oldu.

Deben tener piel más oscura".

daha koyu ten rengi olmalı."

El sol en la piel

daha sonra güneşi teninde

La serpiente mudó su piel.

Yılan derisini değiştirdi.

Ella es piel y hueso.

- Onun kemikleri sayılıyor.
- O bir deri bir kemik.

Mi piel se quema fácilmente.

Derim kolayca yanıyor.

"para una chica de piel oscura".

"koyu tenli bir kız için."

Falla renal y necrosis come piel.

böbrek yetmezliği ve kangreni atlattı.

Tan solo con rozar la piel.

bir cihaz yapmak için yatırım yaptı.

¿Sabía usted que perdemos piel diariamente?

Her gün deri kaybettiğimizi biliyor muydun?

Un bebé tiene la piel sensible.

Bir bebeğin hassas cildi vardır.

Tom desea tener una piel suave.

Tom pürüzsüz bir cilde sahip olmak istiyor.

Tengo una erupción de la piel.

Deri döküntüm var.

¿Desde cuándo está tu piel amarillenta?

Ne zamandır derinde sarılık var?

Su piel se quema con facilidad.

Onun cildi kolayca yanar.

Pienso en mi hija de piel morena,

Kumral tenli kızım

Y en mi nuera de piel morena.

ve kumral tenli gelinim.

Su piel es blanca como la nieve.

Onun teni kardan daha beyaz.

Tengo un serio problema a la piel.

Benim ciddi bir cilt sorunum var.

Eres un lobo con piel de cordero.

Sen kuzu görünümlü bir kurtsun.

No deberías llevar un abrigo de piel.

Kürk ceket giymemelisin.

El cuidado de la piel es importante.

Cilt bakımı önemlidir.

¿Qué son esas manchas en tu piel?

Cildindeki bu benekler nedir?

Esta tela se adhiere a la piel.

Bu kumaş cildine yapışır.

Cuídate del lobo en piel de cordero.

Kuzu postuna bürünmüş kurttan sakının.

Podía decirse que tenía "piel de tono medio",

"orta esmer renkli" olmak yanıma kalabilirdi,

Para promocionar su crema para blanquear la piel.

beyazlaştırıcı kreminin reklamını yapmak için.

Sus colmillos tipo aguja atraviesan la piel fácilmente,

Sivri uçlu zehirli dişleri deriyi kolayca deler

Si esos vellos urticantes les tocan la piel,

O ürpertici tüyler derinize değerse

Y ahora miren la piel sobre el cuello

Boynuna bir bakın,

Este aire es la piel de nuestra Tierra.

Bu hava dünyanın cildidir.

La ropa mojada se adhiere a la piel.

Islak giysiler tene yapışır.

Él es un lobo con piel de cordero.

O, kuzu postuna bürünmüş bir kurt.

Su piel es tan blanca como la nieve.

Onun cildi çok beyazdır.

Tengo manchas en la piel por el estrés.

Stres nedeniyle cildimde lekelerim var.

Este remedio curará tu enfermedad de la piel.

Bu ilaç senin cilt rahatsızlığını tedavi edecek.

Somos hermanos y hermanas debajo de la piel,

Derimizin ötesinde kız ve erkek kardeşleriz

Los rayos ultravioletas pueden provocar cáncer de piel.

Ultraviyole ışınları cilt kanserine neden olabilir.

El colágeno le da resistencia a la piel.

Kolajen deriyi güçlendirir.

Deben tener piel clara, Beyoncé es el prototipo buscado".

açık tenli olmalılar, asıl örneği Beyoncé olsun."

Puede tener extensiones, piel de tono medio a claro".

ek saçları olabilir, orta esmerden açık ten rengine doğru."

piel clara, ojos claros, cabello largo, suave y real.

açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.

"Eres muy bonita... para una chica de piel oscura".

"Oh! Çok güzelsin, koyu renkli bir kıza göre."

Estas garras tipo trípode se agarran de la piel

Bu üçayak benzeri pençeler deriye tutunur ve yapışır,

Pero estos tanques de piel gruesa, de 900 kg

Fakat bu kalın derili, bir tonluk tanklar...

Estaba empapado hasta la piel por la fuerte lluvia.

Yoğun yağmur nedeniyle sırılsıklam oldum.

La piel de los animales está cubierta de pelo.

Hayvanların derisi kıllarla kaplıdır.

El camaleón puede cambiar el color de su piel.

Bukalemun deri rengini değiştirebilir.

La piel es el órgano más grande del cuerpo.

Deri, vücudun en büyük organıdır.

No expongas tu piel al sol por tanto tiempo.

Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.

El colorismo, la discriminación de aquellos de piel más oscura,

Renkçilik, daha koyu ten rengine sahip olanlara karşı yapılan ayrımcılık,

Pero, en realidad, es la piel que pierde su color.

ama aslında rengini kaybetmesi.

Que consiste en la pérdida de pigmentación de la piel.

Pigmentlerini kaybettiğin bir deri hastalığı.

Lo que ven aquí es la superficie de nuestra piel

Burada cildin yüzeyini görüyorsunuz.

Los vientos fríos congelaron mi piel y perforaron mi alma.

Soğuk rüzgarlar cildimi dondurdu ve ruhumu oydu.

Ella es tan flaca que solo tiene piel y huesos.

Çok zayıf, bir deri bir kemik kalmış.

Al retocar con Photoshop la piel de las actrices de color

renkli tenli aktrislerin ten renkleriyle oynayıp, fotoşoplayarak

Se manifiesta con la aparición de manchas blancas en la piel

Cildinizin beyaz parçalar ile lekelenmiş gibi görünmesi

Y lo envolvían en cuerda o piel de oveja o papel.

ve onu koyun derisi veya kağıdın içine sardılar,

Los ojos cubiertos de piel y de pelaje la dejan ciega.

Deri ve tüy kaplı gözleri bu köstebeği tamamen kör bırakmıştır.

El frío atraviesa la piel delgada y húmeda de la rana.

Soğuk, kurbağanın ince, nemli derisinden içeri sızıyor.

Incluso, de solo tocar la piel, pueden causar quemaduras y ampollas.

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar.

No hay que vender la piel del oso antes de cazarlo.

Ayının kürkünü onu avlamadan önce satma.

Los pedicelarios se aferrarán a tu piel e inyectarán un veneno poderoso.

pediseller derinize yapışıp çok güçlü bir zehir bırakır.

La imagen térmica revela una red de capilares cerca de la piel

Termal görüntüleme, deriye yakın bir kılcal damar ağının...

Y voy a ponerle bacterias al aire que está sobre la piel.

Cildin hemen üzerine boşluğa bakteri ekliyorum,

- Tom estaba empapado hasta la piel.
- Tom se empapó hasta los huesos.

Tom iliklerine kadar ıslanmıştı.

Las cremas exfoliantes eliminan las células muertas o dañadas de la piel.

Eksfoliye kremler ölü ya da hasarlı cilt hücrelerini temizler.

La piel del hombre es muy sensible a los cambios de temperatura.

- İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- İnsan cildi sıcaklık değişimlerine karşı çok hassastır.

E inventaron una aplicación que aclara la piel de las fotos de perfil

ten renginizi beyazlaştıran bir uygulama geliştirmek adına Facebook'la ortak oldu

Mira bajo la piel de un hombre civilizado y encontrarás a un bárbaro.

Uygar bir insanın derisinin altına bakarsanız bir barbar bulursunuz.

Dice: "Cuando alguien dice o llama a alguien de piel oscura un nombre malo".

kötü bir isim söylediğindedir" yazıyor.

La primera fábrica de piel del mundo fue inaugurada en Alemania en el 2011.

Dünyada ilk deri fabrikası 2011 yılında Almanya'da açıldı.

La piel de un tiburón es mucho más áspera que la de un atún.

Bir köpek balığının derisi bir ton balığınınkinden daha kabadır.

Cuando trabajas con estas máquinas es imprescindible usar un par de guantes de piel.

Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.

Es el momento en que desaparece la barrera de la piel entre madre e hijo.

Anne ve çocuk arasındaki ten duvarının kalktığı andır,

Jamás olvidaré la suave y húmeda piel de mi amante en esa noche de verano.

O yaz gecesinde sevgilimin yumuşak ve nemli cildini asla unutmayacağım.

Eugenia compartió con nosotras sus aceites favoritos para limpiar la cara y proteger la piel.

Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı.

Pero le quedó algo de veneno bajo la piel y reaccionó, picándole una y otra vez.

ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

Las membranas de la piel le permiten mantenerlo a salvo en la copa de los árboles.

Derisinin zarları sayesinde onu güvende tutabiliyor... ...ağaçların tepesinde.

Los peces limpiadores quitan la piel muerta y los parásitos. Preparan al joven para su gran noche.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.