Translation of "Proteger" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Proteger" in a sentence and their turkish translations:

Proteger contra virus

Virüsten korunun

- ¿De qué nos quieres proteger?
- ¿De qué nos quieren proteger?

Bizi korumak için ne istiyorsunuz?

Necesitamos proteger a Tom.

Tom'u korumamız gerek.

Quiero proteger a Tom.

Tom'u korumak istiyorum.

Para proteger mejor nuestra salud

sağlığımızı korumak için

Por proteger nuestra teoría personal.

çünkü ilgilendiğimiz kendi teorimize çok bağlıyız.

Debemos proteger a los niños.

Çocukları korumalıyız.

Tom quería proteger a María.

Tom Mary'yi korumak istiyordu.

Tom quiere proteger a Mary.

Tom Mary'yi korumak istiyor.

No puedo proteger a Tom.

Tom'u koruyamam.

Yo puedo proteger a Tom.

Tom'u koruyabilirim.

Nunca prometí proteger a Tom.

Tom'u korumak için söz vermedim.

Tenemos que proteger el bosque.

Ormanı korumak zorundayız.

Debemos proteger la selva tropical.

Yağmur ormanlarını korumalıyız.

Debes proteger a tu familia.

Aileni korumak zorundasın.

Tenemos que proteger los muebles.

Mobilyaları korumamız lazım.

El impulso puede proteger tu corazón.

ilk dürtünüz kalbinizi korumak olabilir.

Están aquí para proteger a Tom.

Onlar Tom'u korumak için buradalar.

Debemos intentar proteger el medio ambiente.

Çevreyi korumaya çalışmalıyız.

Queremos proteger el mundo que tenemos.

Sahip olduğumuz bu dünyayı korumak istiyoruz.

Hay que proteger a la recién nacida.

Yenidoğanı korumaları gerek.

Otras personas para proteger de los espíritus malignos

kötü ruhlardan korumak için diğer insanlar

Quería proteger mi cuello. Así que puse mi brazo

Boynumu korumak istiyordum. Bu yüzden kolumu uzattım,

Y puedo usarlos para proteger la cuerda del filo.

Bunu şu amaçla kullanacağım, halatı, sivri köşelerden korumak için.

Ella arriesgó su vida para proteger a su hijo.

Çocuğunu korumak için hayatını riske attı.

Hizo todo lo posible para proteger a su hijo.

Oğlunu korumak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Tom hizo lo que pudo para proteger a Mary.

Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.

Asumir la responsabilidad de la lucha para proteger nuestros glaciares.

Buzullarımızı korumak için yapılacak savaşı sahiplenmeleri gerekiyor.

Así es como debemos proteger nuestras cabezas con nuestras manos

ellerimizle başımızı bu şekilde korumalıyız

El ejército está en el norte para proteger la frontera.

Ordu sınırı korumak için kuzeydedir.

Lucharemos hasta el último instante para proteger a nuestra patria.

Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız.

Para proteger y a veces reincorporar a los llamados "manzanas podridas"?

sözde çürük elma memurları koruyup işlerini geri kazandırabilmelerine dayalı?

Y tuve que tomar precauciones adicionales para proteger a mi familia.

ve ailemi korumak için eksta önlemler almam gerekti.

Si se pueden proteger más lugares como este, quizá, siga ese crecimiento.

Buna benzer yerler korunabilirse... ...artmaya devam da edebilir.

Se puso lentes de sol para proteger sus ojos contra rayos ultravioletas.

Gözlerini ultraviyole ışınlarından korumak için güneş gözlüğü taktı.

El banco es responsable de proteger su dinero. ¿Quien dice esto? La ley dice.

senin paranı korumakla banka sorumludur. Kim diyor bunu? Kanun diyor.

Solo soy un inmigrante tratando de proteger la lengua inglesa de sus hablantes nativos.

Ben sadece İngilizceyi, onu ana dili olarak konuşanlardan korumaya çalışan bir göçmenim.

"Daño colateral" es un eufemismo de matar a personas inocentes para proteger la capital.

"Tali hasar "sermayeyi korumak için masum insanları öldürmek için bir örtmecedir.

Ella se puso unas gafas oscuras para proteger sus ojos de los rayos del sol.

Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı.

Durante este tiempo, Estados Unidos también comenzó a usar su influencia para proteger su comercio

Bu süre zarfında ABD, aynı zamanda yurtdışındaki ticari ve askeri çıkarlarını korumak için

Eugenia compartió con nosotras sus aceites favoritos para limpiar la cara y proteger la piel.

Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı.

Tomás prometió hacer todo lo que estuviera a su alcance para proteger la vida salvaje local.

Tom yerel doğal yaşamı korumak için gücü dahilinde her şeyi yapmaya söz verdi.

Este precario lugar de descanso debería bastar para proteger a los gelada del peligro de la oscuridad.

Bu riskli dinlenme yeri jeladaları karanlığın tehlikelerinden korumaya yeterli olacaktır.

Mientras más gente es inmune, se puede proteger de mejor manera a aquellos que no lo son

Daha fazla aşılanmış insan, o kadar fazla virüse karşı hassas olanları koruyabilir.

Puesto a cargo de proteger la frontera transilvana por el rey húngaro, Vlad utiliza su posición para explotar

Macar Kralı tarafından Transilvanya sınırını korumadan sorumlu olan Vlad, bu yolu

- El padre dio la propia vida para salvar la de la hija.
- El padre entregó su vida para proteger a su hija.

Baba kızının canını kurtarmak için kendi canını verdi.

El acto más instintivo de prácticamente todas las criaturas es el de proteger su descendencia y, con los humanos, esta respuesta persiste durante toda la vida.

Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.