Translation of "Matrimonio" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Matrimonio" in a sentence and their turkish translations:

¿Te propuso matrimonio?

O size evlenme teklif etti mi?

Después de que el matrimonio de hecho, el matrimonio temporal y otros tipos de matrimonio se

Resmi nikâhın ardından, geçici evlilik ve diğer evlilik türleri

Nuestro matrimonio se terminó.

Evliliğimiz bitti.

Tom me propuso matrimonio.

Tom bana evlenme teklif etti.

Nuestro matrimonio se acabó.

Evliliğimiz bitti.

El matrimonio es una lotería.

Evlilik piyangodur.

Estamos trabajando en nuestro matrimonio.

Evliliğimiz üzerinde çalışıyoruz.

Estoy en contra del matrimonio.

Evliliğe karşıyım.

Contrajo matrimonio hace tres días.

O üç gün önce evlendi.

- Mis padres tuvieron un matrimonio arreglado.
- El de mis padres fue un matrimonio concertado.

Annem-babam görücü usulü evlilik yaptı.

El viejo matrimonio no tuvo hijos.

Yaşlı çiftin çocukları yoktu.

- ¿Cuándo se casó?
- ¿Cuándo contrajo matrimonio?

O, ne zaman evlendi?

Finjamos que tenemos un matrimonio feliz.

Mutlu bir evliliğimiz varmış gibi davranalım.

El matrimonio gay debería ser legal.

Eş cinsel evliliği yasal olmalıdır.

El matrimonio asusta a algunas personas.

Evlilik bazı insanları korkutur.

El matrimonio gay es legal acá.

Eşcinsel evlilik burada yasaldır.

Ella quiere esperar hasta el matrimonio.

Nikaha kadar beklemek istiyor.

- Nadie de la familia vio el matrimonio con buenos ojos.
- Toda la familia desaprobaba el matrimonio.

- Maçta bütün aile kaşlarını çattı.
- Ailenin tamamı evliliğe karşıydı.
- Bu ilişkiye tüm aile soğuk bakıyordu.

Tom y Mary tuvieron un matrimonio arreglado.

Tom ve Mary görücü usulüyle evlenmişti.

Tuvieron un debate sobre el matrimonio igualitario.

Eşcinsel evlilik konusunda bir tartışmaları vardı.

¿Quieres saber si tu matrimonio tendrá éxito?

Evliliğinin başarılı olup olmayacağını bilmek ister misin?

Su matrimonio se rompió el año pasado.

Evlilikleri geçen yıl bitti.

Mis padres se oponían a nuestro matrimonio.

Ailem evliliğimize karşı çıktı.

Se separaron tras 7 años de matrimonio.

7 yıllık evlilikten sonra ayrıldılar.

Tomás y María quieren anular su matrimonio.

Tom ve Mary evliliklerinin iptal edilmesini istiyor.

Ella está relacionada con él mediante matrimonio.

O, onunla evlilik yoluyla akrabadır.

Mis padres aprobaron mi matrimonio con Mary.

Annem ve babam benim Mary ile evlenmemi onayladı.

El amor no garantiza un matrimonio exitoso.

Aşk başarılı bir evlilik garantisi vermez.

El mal genio de Tomás afectó su matrimonio.

Tom'un öfkesi onların evliliğini yaraladı.

Oí que el señor Collins te propuso matrimonio.

Bay Collins'in senin onunla evlenmeni istediğini duydum.

Tom y María mantuvieron su matrimonio en secreto.

Tom ve Mary evliliklerini bir sır olarak tuttular.

El matrimonio y las relaciones son una esclavitud.

Evlilik ve ilişkiler köleliktir.

- Ellos se quieren separar después de 40 años de matrimonio.
- Se quieren divorciar después de cuarenta años de matrimonio.

Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.

Alain no está feliz ni satisfecho con su matrimonio.

Alain, evliliğinden mutlu değil ya da memnun.

Más y más mujeres continúan trabajando luego del matrimonio.

Gittikçe daha fazla kadın evlendikten sonra çalışmaya devam ediyor.

Ellos se separaron después de un año de matrimonio.

Bir yıl evlilikten sonra ayrıldılar.

Johnny le propuso matrimonio a Alice, y ella aceptó.

Johnny Alice'e evlenme teklif etti ve o da kabul etti.

He visto a gente que ha renunciado a su matrimonio,

İsteklerine ulaşacaklarına inanmadıkları için

árabes relativamente conservadoras, que ven el matrimonio legal tradicional como

önyargısını engelleyen dini ve sosyal bir değer olarak gören nispeten muhafazakar Arap

Mary es la hija mayor del tercer matrimonio de Tom.

Mary Tom'un üçüncü evliliğinden olan en büyük çocuğu.

Un buen matrimonio es un juego donde ambos jugadores ganan.

İyi bir evlilik her iki oyuncunun da kazandığı bir oyundur.

- Tom quiere cancelar el casamiento.
- Tom quiere suspender el matrimonio.

Tom evliliği iptal etmek istiyor.

El matrimonio es una cena que comienza por el postre.

Evlilik tatlıyla başlayan bir akşam yemeğidir.

Después de diez años, el matrimonio se queda en rutina.

On yıl evliliğin ardından kalan rutindir.

En este momento solo un hijo puede salvar mi matrimonio.

Şu anda evliliğimi yalnızca bir çocuk kurtarabilir.

¿Pero por qué enseñamos a las niñas a aspirar al matrimonio

Ama neden kızlara evliliği hedeflemelerini öğretirken,

Ella vive una vida después de su esposo después del matrimonio

evlendikten sonra ise kocasına bağlı bir hayat sürüyor

Original del matrimonio, que es la estabilidad, y por otro lado,

tarafından değerlendirilmektedir. Evlilikten, evliliğin asıl anlamı olan

Me he enterado del matrimonio de Tom con una mujer rica.

Tom'un zengin bir kadınla evliliğini duydum.

He conseguido recibir la aceptación de mis padres para mi matrimonio.

Düğünüm için ailemin iznini almayı başardım.

El alcoholismo de Tom ha causado muchos problemas en su matrimonio.

Tom'un içmesi evliliğinde birçok sorunlara neden oldu.

El matrimonio no es algo que les interese a los jóvenes.

Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.

La felicidad en el matrimonio es completamente una cuestión de suerte.

Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.

El matrimonio es un tipo de violación de los derechos humanos.

Evlilik bir tür insan hakları ihlalidir.

Derechos que les otorga el matrimonio legal por otro lado considerado por

, çünkü El-Ezher bu evliliği kadınlara bir saygısızlık ve

Ella me echa la culpa de que nuestro matrimonio no vaya bien.

O evlilik hayatımızın iyi gitmediği gerçeği için beni suçluyor.

- El hombre con quien contraerá matrimonio es astronauta.
- Su prometido es astronauta.

Onun evlendiği adam bir astronot.

La maternidad y la infancia tienen derecho a cuidados y asistencia especiales. Todos los niños, nacidos de matrimonio o fuera de matrimonio, tienen derecho a igual protección social.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

Especialistas en asuntos sociales y psicológicos que este tipo. Desde el matrimonio es

yasal evlilik yoluyla kendilerine tanınan haklarının

Lo que está circulando en la sociedad egipcia, el matrimonio consuetudinario, donde se

istikrar olan kadınları sömürmeyi ve metalaştırmayı amaçlayan gizli bir suç

Tenía la esperanza de que mi madre viviera hasta que yo contrajera matrimonio.

Ben evlenene kadar annemin yaşayacağını umuyordum.

- El Papa no tiene derecho a contraer matrimonio.
- El Papa no puede casarse.

- Papanın evlenme hakkı yoktur.
- Papa evlenemez.

Su expresión. No es un contrato sustitutivo del matrimonio, sino un acuerdo civil que

ileri sürdü.Bu , evliliğin yerine geçen bir sözleşme değil, daha çok bir medeni

Permanencia y este tipo de matrimonio, es decir, la experiencia, carece de este pilar

bu evliliğin hukuki olarak yasaklanmasına ilişkin

- Su matrimonio se realizará mañana.
- Su boda se celebrará mañana.
- Su boda será mañana.

Düğünleri yarın olacak.

Dio a entender que las cosas no van del todo bien en su matrimonio.

O, evliliğinde her şeyin iyi olmadığını ima etti.

Ten tus ojos bien abiertos antes del matrimonio; y medio cerrados después de él.

Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.

Introdujeron o existieron. Aquí está el matrimonio de prueba se une a la lista de

tanıtıldı veya var oldu.İşte deneme evliliği iki cinsiyeti birbirine bağlayan evlilikler

Matrimonios que se unen entre los sexos. ¿Qué es este matrimonio? Cual es su historia?

listesine katılıyor Bu evlilik nedir? Onun hikayesi nedir?

Su matrimonio, una esposa recurrido al abogado Ahmed Mahran, director del Centro de El Cairo

Kahire Hukuk Araştırmaları Merkezi müdürü avukat Ahmed Mahran'a başvurdu

Acuerdo que llamó matrimonio de la experiencia es similar en que cada uno de los

deneyim evliliği olarak adlandırdığı anlaşmanın, eşlerin her birinin geçici bir sözleşmede şartlar

Fraude de lo que llamaron prostitución, y otros vieron en una versión similar al matrimonio

fuhuş dedikleri sahtekarlığı gördü ve diğerleri Şiiler için ortak

Casos, y se sabe que este matrimonio de hecho Un gato amenaza la estabilidad de

ortaya çıkmıştır. Son iki yıl, iki yüz elli bin davaya veya toplam

La sociedad egipcia, pero el mayor temor sigue siendo que el matrimonio temporal abra la

davaların yüzde on sekizine tekabül ediyordu . Bir kedi

Taiwán será el primer país asiático en legalizar el matrimonio entre personas del mismo sexo.

Tayvan, eşcinsel evliliği resmi kılan ilk Asya ülkesi oldu.

Un nuevo contrato similar a un acuerdo adjunto Por el contrato de matrimonio original, pero con

bir uzlaşma girişimi olarak sunuldu. Orijinal evlilik sözleşmesine göre, ancak

Un acuerdo contractual sobre el matrimonio compartido, pero los medios de comunicación se ocuparon de la

evliliğin paylaşılmasına ilişkin bir sözleşme anlaşması olarak inisiyatifini çağırdı

Noticia bajo el nombre de matrimonio experimentado, y el abogado egipcio dijo que derivó su idea

, ancak medya haberi tecrübe evliliği adı altında ele aldı ve Mısırlı avukat, fikrini

Resultó ser un matrimonio amoroso y una gran fuente de fortaleza para Davout en los años venideros.

Önümüzdeki yıllarda Davout için sevgi dolu bir evlilik ve büyük bir güç kaynağı oldu.

El matrimonio, en paz, es el paraíso de este mundo; con disputas, es el purgatorio en vida.

Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.

Complementa los términos del contrato. El matrimonio legal y el objetivo del mismo es limitar la propagación del

sözleşmedir. Yasal evlilik ve amacı, Mısır'dan gelen resmi rakamların

La emisión del dictamen sobre la prohibición legal de este matrimonio, ya que el origen del contrato matrimonial es la

Evlilik sözleşmesinin kökeninin süreklilik olduğu ve bu tür bir evlilik yani tecrübe,

Básico, pues Al-Azhar veía este matrimonio como una falta de respeto a las mujeres y una pérdida de los

konu ve hükmün çıkarılması hakkında yorum yapmak

- Me pregunto si alguna vez me voy a casar.
- Me pregunto si alguna vez me casaré.
- Me pregunto si alguna vez contraeré matrimonio.

Evlenip evlenmeyeceğimi merak ediyorum.