Translation of "Local" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Local" in a sentence and their turkish translations:

El equipo local ganó.

Ev sahibi takım kazandı.

Te daré un anestésico local.

Sana lokal anestetik vereceğim.

Como quería aprender el idioma local,

Ve aynı bu seyahatim gibi, yerel dili öğrenmeye çok istekliydim.

¿Cuál es tu restaurante local favorito?

Favori yerel restoranın nedir?

Conseguimos un local que lo tenían abandonado.

Terk edilmiş bir yer bulduk.

Él fue trasladado a un hospital local.

O yerel bir hastaneye nakledildi.

Él escribe artículos para el periódico local.

O, yerel gazete için yazılar yazar.

La policía registró el local a fondo.

Polis binaları adamakıllı araştırdı.

Nos quedamos en hostales baratos, usando transporte local.

ucuz otellerde kalarak, yerel ulaşımı kullanarak.

Trabajando con una organización local de la salud,

Yerel sağlık kuruluşları ile çalışarak

Esta cerámica es hecha por un artista local.

Bu çömlek yerel bir sanatçı tarafından yapıldı.

El puercoespín de Gotland es un símbolo local.

Gotland'te kirpi, yerel bir semboldür.

Tom encontró a Mary en un mercadillo local.

Tom yerel bit pazarında Mary'yle buluştu.

Había un centenar de personas en el local.

Salonda yüz kişi vardı.

El diario local está apoyando al candidato conservador.

Yerel gazete muhafazakar adayı destekliyor.

Ella trabaja como enfermera en el hospital local.

Yerel bir hastanede bir hemşire olarak çalışıyor.

Me reuní con la población local, con los granjeros.

Yerli insanlar ve çiftçilerle tanıştım.

Miras la arquitectura local, los precedentes que están allí.

yerel mimariyi inceliyorsun, daha önceki örneklere bakıyorsun.

Una masiva inundación paralizó la red de transporte local.

Muazzam bir sel yerel ulaşım ağı felç etti.

Él estudió electromecánica y budismo en la universidad local.

Yerel üniversitede Budizm ve elektromekanik okudu.

Tom es el presidente del club de astronomía local.

Tom yerel astronomi kulübünün başkanıdır.

Voy a hacer una pasantía en una empresa local.

Ben yerel bir şirkette staj yapacağım.

Los necesitamos en el sistema legislativo local, estatal y nacional,

Bunu yerel, eyalet ve ulusal yasama sistemimize dahil etmeliyiz

Al incrementar su conocimiento local de ingeniería, ciencia y espacio.

bilim ve uzay bilgilerini artırarak gelişimlerini ilerletmekle meşguller.

Nos detuvimos en un restaurante local para comer el almuerzo.

Öğle yemeği için yerel bir restoranda durduk.

En que mamá y papá la llevaron a la feria local

onu yerel lunaparka götürdüğü

Y ascendió para convertirse en director en una escuela primaria local.

ve yerel bir ilkokulda müdürlüğe yükseldi.

El funeral de la mujer tuvo lugar en la iglesia local.

Bayanın cenazesi yerel kilisede düzenlendi.

Tom se matriculó en las clases nocturnas de la universidad local.

Tom yerel bir üniversitede gece sınıflarına kaydını yaptırdı.

Y esa elección debe ejercerse tanto como sea posible a nivel local.

ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

Así que, inspirada por Marie Curie y mi museo de ciencias local,

Bu yüzden, Marie Curie ile yerel bilim müzesinden ilham alarak

Se requiere con urgencia que el gobierno local ayude a los desamparados.

Yerel hükümetin evsizlere yardım etmesine acil bir ihtiyaç var.

El profesor de historia escribió un interesante artículo en el periódico local.

Tarih profesörü, yerel gazetede ilginç bir makale yazdı.

Guiando y asesorando a un médico local a través del procedimiento paso a paso.

oradaki doktoru işlemin her aşamasında adım adım yönlendirebilir.

El director quería que el reportero local Asahi fuera a la escena del crimen.

Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.

Tom se pasó la mejor parte del día escribiendo un artículo para una revista local.

Tom günün çoğunu yerel bir dergi için bir makale yazarak geçirdi.

Esta vez, un leopardo grande arrasó con una escuela local en la capital del estado, Bangalore.

Bu kez, öfkeli, büyük bir erkek pars eyalet başkenti Bangalore'daki bir okulda.

En 1791, Davout se unió a un batallón de voluntarios local y fue elegido comandante adjunto.

1791'de Davout yerel bir gönüllü taburuna katıldı ve komutan yardımcısı seçildi.

Quiero hacer una llamada local, el número es el veinte--treinta y seis--cuarenta y ocho.

Bir yerel çağrı yapmak istiyorum, numara 20-36-48

- El animal se volvió una leyenda local.
- El animal se convirtió en una leyenda del lugar.

Hayvan yerel bir efsane haline geldi.

Tomás prometió hacer todo lo que estuviera a su alcance para proteger la vida salvaje local.

Tom yerel doğal yaşamı korumak için gücü dahilinde her şeyi yapmaya söz verdi.