Examples of using "Desearía" in a sentence and their turkish translations:
Keşke bir milyoner olsam.
Keşke sana yardım edebilsem.
Keşke ben genç olsam.
Keşke doğru olmasaydı.
Keşke sana bir şey verebilsem.
- Keşke yapabilsem.
- Keşke yapabilsem!
Keşke Paris'te olsam.
Keşke ölmüş olsan.
Keşke daha fazla yapsaydım.
Keşke bir şey yapabilsem.
Keşke doğru olsa.
Keşke Kanadalı olmasam.
Keşke gitmesen.
Keşke yapabilsem.
Keşke Kanadalı doğsaydım.
Keşke sana danışsaydım.
Bugün ne içmek istersin?
Keşke burada olsan.
Gerçekten yardım edebilmeyi isterdim.
Tom bir milyoner olmayı diliyor.
- Keşke bunu dün yapsaydım.
- Keşke bunu dün yapsaymışım.
- Bunu keşke dün yapsaymışım.
Keşke o mümkün olsa.
Keşke hiç doğmasaydın.
Keşke güzel bir kız arkadaşım olsa.
Bunu kimseye dilemezdim.
Keşke İspanyolca konuşsan.
Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum.
Keşke doğru şeyi yapsaydım.
Keşke gelmeseydin.
Keşke Tom gerçekten konuşmasa.
Keşke Tom gibi şarkı söyleyebilsem.
Mary düz saçının olmasını diliyor.
Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
Keşke yapabildiğimden daha fazlası olsa.
Keşke beraber ortak birşey yapabilselerdi
Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
Bazen keşke farklı bir dinim olsa.
Keşke o şimdi burada olsa.
Keşke onu yapmasan.
- Keşke şimdi benimle olsaydın.
- Keşke şimdi birlikte olsaydık.
- Keşke şimdi burada benimle olsan.
Keşke bağışlayacak bir şeyim olsa.
Keşke sigara içmeyi bıraksa.
Keşke eve geri gidebilsek.
Keşke söylediğimi geri alabilsem.
Keşke gerçekten seninle orada olabilsem.
Keşke bugün seninle burada kalabilsem.
Keşke Avustralya'da yaşayabilsem.
İngilizce telaffuzumu iyileştirmek isterdim.
Daha iyi bir hafızam olmasını istiyorum.
Keşke bunu yapabilsem ama yapamıyorum.
Keşke İspanyolca konuşabilseydim.
Keşke o zaman onun adını öğrenseydim.
Keşke benimle gelebilseydin.
Keşke kalmamak için bir nedenim olsa.
Keşke seninki kadar çok param olsaydı.
Tüm sorunlarımın yok olmasını isterdim.
Keşke şimdi Beth burada benimle olsa.
Keşke Tom dün gece tiyatroya gitseydi.
Dün gece tiyatroya gitmiş olmayı diliyor.
Bahçeye bakan bir oda istiyorum.
Keşke o bizim takımda olsa.
- Keşke gerçekten yarın seninle tenis oynayabilsem.
- Gerçekten yarın seninle tenis oynayabilmeyi diliyorum.
Keşke o bize yardım etmek için burada olsa.
Keşke bunu bana söylemeseydin.
Keşke Tom'a inanmasaydım.
- Bugün yemek için ne istersin?
- Bugün ne yemek istersin?
Onu satın almadan önce arabayı denemek ister misiniz?
Keşke sistemi nasıl kullanacağımı bilebilsem.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edebileceğimi anlayabilsem.
- Keşke iştahımı nasıl kontrol edeceğimi anlayabilsem.
Tom daha büyük bir arabası olmasını diliyor.
Tom yerleri Mary ile karşılıklı değiştirebilmeyi diliyor.
Tom yeni bir başlangıç yapabilmeyi diliyor.
Keşke Tom daha uzun süre kalabilseydi.
Keşke pencereleri açık bırakmasaydım.
Keşke zengin olsaydım.
Keşke durum bu kadar basit olsaydı
Keşke Tatoeba'da daha fazla Afrikalı dilleri olsa.
Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
Keşke iyi bir iş bulmana yardım edebilsem.
Keşke biraz daha benim gibi olsan.
- Bugün sadece çok sıcak olmamasını diliyorum.
- Keşke bugün çok sıcak olmasa.
Keşke daha fazlasını yapabilsem.
Keşke Tom'a geldiğimizi bildirebilsem.
Keşke hislerimi ifade etme cesaretim olsa.
Keşke böyle berbat bir film izlemeseydim.
Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
Bazı botlar satın almak istiyorum.
Keşke o arabayı satın alacak yeterli param olsa.
Rezervasyonumu iptal ettirmek istiyorum.
Senden üzerindekileri çıkarmanı rica ediyorum. Birazcık güzelliğinin tadını çıkarmak istiyorum.
Keşke orada olsaydın.
Ben bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.
Keşke bugün seninle gidebilsem.
Keşke kendime ait bir evim olsa.
En kötü düşmanımda bunu istemezdim.
Keşke ben de Ian Anderson kadar iyi flüt çalabilsem.
Keşke Tom'a Noel için ne hediye vermem gerektiğini bulabilsem.
Keşke yeni basılmış kitapların bir listesini yapsan.