Translation of "Pudiera" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Pudiera" in a sentence and their turkish translations:

¡Ojalá pudiera volar!

Keşke uçabilsem!

Ojalá pudiera ayudarte.

Keşke sana yardım edebilsem.

- Ojalá pudiera volver a verle.
- Ojalá pudiera volver a verla.
- Ojalá pudiera volver a verlo.

Keşke onu tekrar görebilsem.

- Ojalá pudiera yo cantar bien.
- Si sólo pudiera cantar bien.
- Si tan sólo pudiera cantar bien.

Keşke iyi şarkı söyleyebilsem.

- Si tan solo yo pudiera hablar francés.
- Si solo pudiera hablar francés.
- Ay si pudiera hablar francés.

Keşke Fransızca konuşabilsem.

¡Si pudiera hablar inglés!

Keşke İngilizce konuşabilsem.

- Desearía poder.
- Ojalá pudiera.

- Keşke yapabilsem.
- Keşke yapabilsem!

¡Si sólo pudiera volar!

Keşke uçabilsem!

Lo haría si pudiera.

- Yapabilsem yaparım.
- Yapabilsem yapardım.

Ojalá la pudiera ver.

Keşke onu görebilsem.

Ojalá pudiera hacer más.

Keşke daha fazlasını yapabilsem.

- Siquiera yo pudiera ir a esquiar.
- Si solo pudiera ir a esquiar.
- Ay si pudiera ir a esquiar.

Keşke kayak yapmaya gidebilsem.

Si pudiera pedir un deseo, desearía que pudiera recuperar el tiempo perdido.

Bir dileğim olabilseydi, kaybolan zamanı telafi edebilmeyi isterdim.

Ojalá pudiera ir al concierto.

Keşke konsere gidebilsem.

Tom nos ayudaría si pudiera.

Eğer Tom bize yardım edebilseydi, ederdi.

Si pudiera, no estaría aquí.

Eğer yapabilseydim, burada olmazdım.

Ojalá pudiera comprarme una motocicleta.

Keşke bir motosiklet alabilsem.

Ojalá pudiera ir a Japón.

Keşke Japonya'ya gidebilsem.

Ojalá pudiera ir hoy contigo.

Keşke bugün seninle gidebilsem.

- Ojalá pudiera deducir cómo funciona.
- Ojalá pudiera averiguar cómo hacer que esto funcione.

Keşke bu işi nasıl yapacağımı anlayabilsem.

Me enfurece que nadie pudiera ayudarla.

Hiç kimsenin ona yardım edememesine kızgınım.

Ojalá pudiera bailar todos los días.

Keşke her gün dans edebilsem.

Ojalá pudiera volar como un pájaro.

Keşke bir kuş gibi uçabilsem.

Ojalá pudiera pasar más tiempo contigo.

Keşke seninle daha fazla zaman harcayabilsem.

No puedo explicarlo mejor. Ojalá pudiera.

Bunu daha iyi açıklayamam. Keşke açıklayabilseydim.

No creo que pudiera hacer eso.

Onun onu yapabileceğine inanmıyorum.

Tenía miedo de que pudiera morir.

Onun ölebileceğinden korktum.

Ojalá pudiera volver en el tiempo.

Keşke zamanında dönebilsem.

Me pregunto si Tom pudiera ayudarnos.

Tom'un bize yardım edebilip edemeyeceğini merak ediyorum.

Si yo pudiera, yo me quedaría.

Kalabilirsem kalırım.

- Tuve miedo de que pudiera herir sus sentimientos.
- Tenía miedo que pudiera herirlo en sus sentimientos.

- Onun duygularını incitmekten korkuyordum.
- Onun hislerini incitebilmekten korkuyordum.

Y entregarse a lo que pudiera surgir.

ve kendilerini vermeleri istendi.

Ojalá pudiera pensar en algo que decir.

Keşke söyleyecek bir şey düşünebilsem.

No había nada que yo pudiera hacer.

Onun hakkında yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Ojalá pudiera verte este fin de semana.

Keşke seni hafta sonlarında görebilsem.

Ojalá pudiera volver a ver a Tom.

Keşke Tom'u tekrar görebilsem.

Ojalá pudiera comer filete con más frecuencia.

Keşke daha sık biftek yiyebilsem.

- Ojalá pudiera ayudar.
- Me encantaría poder ayudar.

Keşke yardım edebilsem.

Lamento que no pudiera ir con ella.

Onunla gidemediğim için üzgünüm.

Le dije que haría lo que pudiera.

Ona elimden gelenin en iyisini yapacağımı söyledim.

Ojalá Tom pudiera estar aquí con nosotros.

Keşke Tom burada bizimle olabilse.

Ojalá pudiera dejar de pensar en Tom.

Keşke Tom hakkında düşünmeyi bırakabilsem.

Ojalá pudiera averiguar como grabar un DVD.

Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.

Desearía que Tom pudiera quedarse más tiempo.

Keşke Tom daha uzun süre kalabilseydi.

Para crear un dispositivo que pudiera recolectar ADN

sadece deride kaydırarak gizlice DNA toplayabilen

Él no decía nada que pudiera hacerla enfadar.

Onu kızdıracak bir şey söylemedi.

Lo atamos para que así no pudiera escapar.

Kaçamasın diye onu bağladık.

Salí temprano, así pudiera conseguir un buen asiento.

Erken çıktım böylece iyi bir koltuk alabildim.

Tom no quería hacer nada que pudiera lamentar.

Tom pişman olacağı bir şey yapmak istemedi.

Él colgó antes de que pudiera decir nada.

Ben bir şey söyleyemeden telefonu kapattı.

Tuve miedo de que pudiera herir sus sentimientos.

Onun duygularının incinebileceğinden korkuyordum.

Nos alegraría mucho que pudiera venir con nosotros.

Bizimle gelebilirsen mutlu oluruz.

Siento que no pudiera ser de más ayuda.

Daha fazla yardımcı olamadığım için üzgünüm.

Ojalá pudiera devolverte el favor que me hiciste.

Keşke sadece sana geri ödeyebileceğim bir yol olsa.

Si pudiera, liberaría a todos los pájaros enjaulados.

Eğer yapabilsem, kafesli kuşların özgürce uçmasına izin veririm.

Ojalá pudiera pasar más tiempo con mi familia.

Keşke ailemle daha fazla zaman geçirebilsem.

- Desearía poder hacer más.
- Ojalá pudiera hacer más.

Keşke daha fazlasını yapabilsem.

Lamento que no pudiera cumplir con tus expectativas.

Beklentilerine göre yaşayamadığım için üzgünüm.

Si pudiera enviarte un malvavisco, Trang, lo haría.

- Eğer sana marshmallow gönderebilseydim, Trang, yapabilecektim.
- Sana bir hatmi gönderebilirsem, Trang, gönderirim.

Tom no sabía que Mary pudiera hablar francés.

Tom Mary'nin Fransızca konuşabileceğini bilmiyordu.

- ¡Sería genial si pudiera hablar diez idiomas!
- ¡Me encantaría poder hablar diez idiomas!
- ¡Sería genial si pudiera hablar diez lenguas!

On dil konuşabilsem, çok güzel olur!

No habría forma de que pudiera dar la presentación.

o gösteriyi yapmamın bir yolu olmazdı.

Me hice a un lado para que pudiera pasar.

Onun geçebilmesi için kenara çekildim.

No creo que nadie pudiera haber detenido a Tom.

Birinin Tom'u durdurmuş olabileceğini sanmıyorum.

¡Ojalá pudiera hablar con todas las personas del mundo!

Keşke dünyadaki her bireyle konuşabilsem.

Tom prometió hacer todo lo que pudiera para ayudarme.

Tom bana yardım etmek için yapabileceği her şeyi yapmak için söz verdi.

Tom no sabía que Mary pudiera cantar tan bien.

Tom Mary'nin o kadar iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordu.

Es difícil creer que Tom pudiera matar a alguien.

Tom'un birini öldürebileceğine inanmak zor.

Para que una mujer muy capaz pudiera tomar el puesto.

Böylece çok yetenekli bir kadın liderliğe adım atabilecekti.

Tal vez si pudiera ponerse de espaldas, lo montaría, pero

belki bitin de sırtına binebilecek olsa ona da binerdi ama

Gente pudiera ver que no se inmutó por el golpe.

insanlar darbeden kaçmadığını görebilsinler.

Cuando yo era joven intentaba leer tantos libros como pudiera.

Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

Es una enorme lástima que tu esposa no pudiera venir.

Karının gelememesi berbat bir utanç.

Si él te pudiera ayudar, acudiría a ti de inmediato.

Eğer sana yardım etmek iseseydi, her şeyden önce sana gelebilirdi.

Yo hablé alto para que todo el mundo pudiera oírme.

Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.

Yo quise ayudar, pero no había nada que pudiera hacer.

Yardım etmek istedim ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

- Deseo poder ir a Japón.
- Ojalá pudiera ir a Japón.

Keşke Japonya'ya gidebilsem.

- Desearía poder ir contigo hoy.
- Ojalá pudiera ir hoy contigo.

Keşke bugün seninle gidebilsem.

Él llevaba una máscara, de forma que nadie pudiera reconocerle.

O, hiç kimse onu tanımasın diye bir maske taktı.

Tom no podía creer que María pudiera ser tan tonta.

Tom Mary'nin bu kadar aptal olabileceğine inanamadı.

Nos escondimos tras un arbusto para que nadie pudiera vernos.

Kimse bizi görmesin diye bir çalının arkasına saklandık.

- Si yo pudiera ser así...
- Si yo pudiese ser así...

Eğer öyle olabilseydim...

La iPad sería un mejor producto si pudiera soportar Flash.

Flash programı olsaydı, iPad daha iyi bir ürün olurdu.

A Tom le asustaba que Mary pudiera cambiar su opinión.

Tom Mary'nin fikrini değiştirebileceğinden korkuyordu.

Ojalá pudiera decir que este tipo de comportamiento es poco común.

Keşke bu tür davranışların az görüldüğünü söyleyebilsem.

Si yo pudiera vivir de nuevo, me gustaría ser un músico.

Eğer tekrar yaşasam bir müzisyen olmak isterim.

Fue una pena que Tom no pudiera venir a nuestra fiesta.

Tom'un partimize gelememesi ne kadar kötü.

Ojalá pudiera comerme un poco de helado de chocolate ahora mismo.

Keşke şimdi biraz çikolatalı dondurma yiyebilsem.

Si pudiera visitar una ciudad norte-americana, sería San Francisco, California.

Herhangi bir Kuzey Amerika şehrini ziyaret edebilirsem, bu, San Francisco, California olurdu.

No creo que pudiera soportar pasar seis horas contigo a solas.

Seninle altı saat yalnız geçirmeye katlanabileceğimi sanmıyorum.

Tom no esperaba que Mary pudiera tocar tan bien el harpa.

Tom Mary'nin arpı o kadar çok iyi çalacağını beklemiyordu.

Tom quería un lugar en el país que pudiera llamar hogar.

Tom memlekette evi arayabileceği bir yer istedi.

No había nada que Tom pudiera hacer para ayudar a Mary.

Mary'ye yardım etmek için Tom'un yapabileceği bir şey yoktu.

El hielo era lo suficientemente grueso para yo pudiera andar sobre él.

Buz yürümem için yeterince kalındı.

Si pudiera reordenar el alfabeto, pondría la T y la Q juntas.

Alfabeyi yeniden düzenleyebilseydim, U ve I'ı birlikte koyardım.

Tom dijo que no conocía a nadie que pudiera pilotar un helicóptero.

Tom helikopter uçurabilecek birini tanımadığını söyledi.

Ojalá pudiera permitirme enviar a mi hija a la universidad Ivy League.

Keşke kızımı bir Ivy League üniversitesine gönderecek gücüm olsa.