Translation of "únicamente" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "únicamente" in a sentence and their turkish translations:

Ella come únicamente carne blanca.

O sadece beyaz et yer.

- Sólo queríamos asegurarnos.
- Únicamente deseábamos estar seguros.

Sadece emin olmak istedik.

Regresa a la habitación únicamente cuando sientas sueño,

Sadece uykunuz geldiğinde yatağa dönün,

El objetivo del experto es hacer primas únicamente.

uzman dedirten amacı sadece prim yapmak olan

Pero no puede contar únicamente con ese apoyo...

Ama o sadece bu desteğe bel bağlamıyor ...

Ahora parece tratarse únicamente del poder de las niñas.

Şimdilerde daha çok, kız gücü gibi bir şey.

¿El poder existe únicamente en las salas de juntas

Güç acaba yalnızca yönetim kurulu odalarında,

Los datos empíricos se basan únicamente en la observación.

Ampirik veriler yalnızca gözleme dayanır.

únicamente en aquella información que sea positiva para nuestra autoestima

ve bizi olumsuz dönütlerden koruyan

- Él solo tenía 100 dólares.
- Él tenía únicamente 100 dólares.

Onun sadece 100 doları vardı.

Y seleccionando únicamente aquellos que fuesen relevantes para la vida diaria.

ve sadece günlük hayatımızla alakalı olanları nasıl seçebilirim?"

Y dejáramos únicamente el torso con solo las cuerdas vocales vibrando

ve sizi sadece ses telleri titreşen bir gövde olarak bırakırsak

- ¿Lo has hecho sólo para enfadarme?
- ¿Lo hicisteis únicamente para enojarme?

Bunu sadece beni kızdırmak için mi yaptın?

Esos caballeros se convierten en la nueva nobleza que únicamente apoya a Vlad.

Bu şövalyeler Vlad'ı destekleyenler arasından seçilip yeni seferber edilmişlerdi.

Al tanto de que la lealtad,o al menos la obediencia, no se puede garantizar con halagos y regalos únicamente,

Bu bağlılık ve ya en azından itaat, sadece hediyeler ve pohpohlamakla garanti edilemezdi.

- ¿Eres de un planeta en el que no viven más que mujeres?
- ¿Eres de un planeta poblado únicamente por mujeres?

Sadece kadınların yaşadığı bir gezegenden misin?

Una forma de reducir el número de errores en el Corpus de Tatoeba sería fomentar que la gente tradujera únicamente a su lengua materna.

Tatoeba Korpus'taki hataların sayısını azaltmanın bir yolu, insanları sadece kendi anadillerine çeviriler yapmaya teşvik etmek olabilir.

El hombre tiene muchos deseos que en realidad no quiere satisfacer, y sería un malentendido imaginar lo contrario. Quiere que sigan siendo deseos, tienen valor únicamente en su imaginación, su cumplimiento sería una amarga decepción para él. Un deseo así es el deseo de la vida eterna. Si se cumpliera, el hombre llegaría a hastiarse de vivir eternamente, y anhelaría la muerte.

İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.