Examples of using "столько" in a sentence and their turkish translations:
- Aradan kaç sene geçmiş.
- Aradan uzun yıllar geçmiş.
- Kaç yıl olmuş.
Çok şey yaptın.
Burada çok fazla çöp var.
Neden bu kadar çok içiyorsun?
Yapacak pek çok şey vardı.
- Bu kadar çok soru sorma!
- Bu kadar çok soru sormayın!
Çok fazla fırsatı kaçırdım.
- İstediğin kadar kalabilirsin.
- Dilediğiniz kadar kalabilirsiniz.
Bolca yemek var.
Bu para yeter mi?
Çok şeyler oluyor.
Pek çok şey değişti.
Neden bu kadar çok nefret?
Neden bu kadar çok mendilin var?
O çok konuşur.
Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?
Neden bu kadar çok soru soruyorsun?
Birlikte çok uğraşmıştık
ışığa bir şey tutabilirim.
geleceği için bu kadar planı olmasına ve çok pozitif olmasına hayran kaldım,
Beni şeytanlaştırmaya çalışanlara,
Yapacak çok işimiz var.
Çok sayıda fikrim var.
Neden bu kadar çok kıyafete ihtiyacın var?
Ne bu kadar zaman alıyor?
Yapacak çok şeyimiz var.
Neden bu kadar çok ayakkabıya ihtiyacın var?
Ben çok fırsat kaçırdım.
Yapacak çok şeyim var.
Birçok adam kaybettik.
Ben o kadar kazanmam.
O kadar çok para asla görmemiştim.
Elimden geldiğince çok çalışırım ama asla istediğim kadar çok değil.
Bu kadar zamanı boşa harcamak istemedim.
- Başına bir sürü bela açtığım için üzgünüm.
- Sana bu kadar sıkıntı verdiğim için özür dilerim.
Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.
O kadar çok yersen, şişmanlarsın.
Sana gösterecek çok şeyim var.
Sana söyleyecek çok şeyim var.
Neden her zaman bu kadar çok soru soruyorsun?
Çok sayıda aptalca sorular sormayı durdurmanı öneriyorum.
Boston hakkında neden bu kadar çok şey biliyorsun?
Neden Tom hakkında bu kadar çok biliyorsun?
İçinde bir sürü reçine yağı var.
Burada çok fazla kalori yakılıyor.
Çok fazla sigara içmemelisin.
Bizim o kadar fazla zamanımız yok.
Bu kadar fazla yemeyeceğim.
Keşke çok fazla zamanı boşa harcamasaydım.
O kadar çok parayı nereden aldın?
Bu kadar çok süt istemiyorum.
Neden bu kadar çok kurabiye satın aldın?
Lütfen istediğiniz kadar uzun kalın.
Yapacak çok şeyimiz kaldı.
O kadar zamanımız yok!
Ne kadar verirlerse, o kadar olacak.
Neden bukadar ödemem gerekir?
Henüz yapmadığımız çok şey var.
Yapmak istediğim çok şey var.
- Anlatacak çok şey kaldı.
- Daha anlatacak çok şey var.
Yapacak çok şeyim var.
Konserde çok insan vardı.
- İstediğin kadar çok şeftali al.
- İstediğin kadar şeftali al.
O kadar çok bira içmem.
Neden dünyada bu kadar çok şiddet var?
Tom'un o kadar çok harcamaması gerekir.
- Neden bu kadar uzun sürdü?
- Niye bu kadar uzadı?
Hâlâ yapacak çok işimiz var.
O kadar çok yemek yiyemiyorum.
Tom'un niye bu kadar çok düşmanı var?
Sana göstermek istediğim çok şey var.
Gönlünden ne koparsa.
Gönlünüzden ne koparsa.
Çok fazla çalışma.
Senin kadar büyüğüm.
Senin kadar çok çalışıyorum.
Sana o kadar çok para veremem.
Burada bahsedilen rüşvet değil
Çok fazla kişi geride bırakılıyor.
Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var
tüm kaynaklarını seferber ediyorlar.
Bana verebildiğin kadar çok para ödünç ver.
Çorbaya o kadar çok biber koyma.
Bu kadar çok dost yüzler görmekten mutluyum.
Bugün istediğin kadar yiyebilirsin.
Yapmak istediğim çok daha fazla şey var.
İstediğin kadar yüzebilirsin.
Tom, Mary'yle aynı miktarda yemek yedi.
Ben asla bu kadar çok muz almadım!
Sana göstermek istediğim çok şey var.
Tom, Mary kadar yemez.
Böylesine dandik bir şeyin fiyatı o kadar olamaz.
Bu raflar birçok kitabı destekleyemez.
Benim hakkımda nasıl bu kadar çok şey biliyorsun?
Allah kahretsin! Çok fazla para harcadım!
Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.