Examples of using "дел" in a sentence and their turkish translations:
Yapılacak çok şey var.
Yapılacak çok iş var.
Yapacak çok işin var mı?
Yapacak birçok acil şey var.
Bir seferde bir şey yapın.
Yapacak bir sürü işim var.
Benim hâlâ yapacak çok işim var.
Bizim hâlâ yapacak çok işimiz var.
Yapacak çok işim vardı.
Yapacak çok şeyim var.
Yapacak çok şeyimiz var.
Yapacak çok şeyimiz var.
Yapmam gereken çok şey var.
Yapacak çok fazla işim var.
Yapacak çok şeyimiz var.
Onun yapacak çok şeyi var.
Tom bir çan yapımcısıdır.
Ev kadınlarının yapacak yüzlerce şeyi var.
Yapacak çok şeyim var.
Bu üzücü bir durumdur.
Yapacak daha birçok şeyim var.
Şimdi yapacak çok şeylerim var.
Kestiğim için özür dilerim.
Gün kısa ve çok iş var.
Yapacak çok işimiz olacak.
Şu anda yapacak bir işim yok.
Yapacak çok işim var.
Yapacak bir şeyimiz yok.
Hâlâ yapacak çok şeyimiz var.
Yapacak çok şeyim var.
Tom'un yapacak çok şeyi vardı.
Yapacak çok fazla işim var.
Onun yapılacak çok şeyi vardı.
Bugün yapacak çok işimiz var.
Tom'un bir yapılacak işler listesi var.
Tom işleri doğru yaptırmaktan daha çok işleri yaptırmakla daha ilgili görünüyor.
davaların yarısından fazlası savuşturuluyor.
Yiyecek çok... ...zaman az.
Bu sabah yapacak çok işim var.
Bugün daha fazla yapacak bir şeyim yok.
Bu gece yapacak çok işim var.
Aynı anda çok şey yapma.
Tom'la çok iş yaparım.
Devam edecek bitirilmemiş bir işim var.
Ben işleri kendi tarzımla yaparım.
Yapacak daha çok şeyim var.
Hala yapacak çok şeyim var.
Bizim hâlâ yapacak çok daha fazla işimiz var.
Hâlâ yapmam gereken birkaç şey var.
Bu gece yapacak çok işim var.
Dışişleri bakanı görüşmelere katıldı.
Dışişleri Bakanı, savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Yarın için planlanmış bir sürü şeyim var.
Zaten yapmak için yeterli işleri var.
Onlar, dün dışişleri bakanı ile görüştüler.
Tom'un benimle ilgisi olmazdı.
mahkemeye çıktıklarında çok kötü hissediyorlar.
Bu yoğun zamanda seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Yapacak pek çok şey vardı.
Yarına kadar yapmam gereken bir sürü şey var.
Dışişleri Bakanı, savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Tom'un bizimle gelmesi gerekiyordu, ama gelmedi.
Gözlüğümü nereye koydum?
Anahtarlarımı yanlış yere koymuşum gibi görünüyor.
Tom gitmek istedi fakat yapacak çok işi vardı.
Bir seferde bir şey yapmaya çalış.
Yarın öğleden sonra boş olacağım.
Sen meşgul bir adamsın, bu yüzden programımı seninkine göre ayarlayacağım.
Ceketimi nereye koydum?
Hâlâ yapacak çok işimiz var.
Bugün yapacak çok şeyim var.
Hafta sonuna kadar halledecek çok işim var.
Özellikle yapacak bir şeyin yoksa bana yardım etmeni isterim.
ve bir adım geriye gidip büyük resme bakmak
Boş olsan da meşgul olsan da törene katılmak zorunda kalacaksın.
Tom on yıl önce emekli oldu ama şimdi geri gelmeye çalışıyor.
Araba anahtarlarını nereye koydum?
Ben çekici nereye koydum?
Ev işleri yaparak daha az zaman harcayabilmeyi isterim.
Yapacak başka hiçbir şeyim yok.
Yarına kadar yapmam gereken bir sürü şey var.
Görmem gereken insanların ve yapmam gereken her şeyin bir listesini yaparım.
Tom'un anahtarı nereye koyduğunu merak ediyorum.
Pasaportumu nereye koyduğumu hatırlamıyorum.
Tornavidayı nereye koydun?
Tom yapmamız gereken şeylerin bir listesini yaptı.
Anahtarları nereye koydun?
Anahtarlarımı nereye koydum?
O kutuyu nereye koydum?
Okuduğum kitabı nereye koydun?
Kitabımı ne yaptın?
Çantamı ne yaptın?
Ceketime ne yaptın?
Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.
Tom'un, şemsiyesini nereye koyduğu hakkında hiç fikrim yok.