Examples of using "самому" in a sentence and their turkish translations:
Bizzat gitsen iyi olur.
Tom tek başına gitmek zorunda kalacak.
Tom kendine bir mektup yazdı.
kendine bir kadeh şaraba daha ihtiyacı olup olmadığını soran
Sen kendin bilmelisin.
Tom kendi başına gitmek zorundaydı.
Kendim gitmek zorundaydım.
Siz kendinizi tedavi ettirmelisiniz!
Bunu sen kendin yapmalıydın.
Tom oraya kendisi gitmek zorunda değildi.
Oraya kendim gitmem gerekmeyecek.
- Kendisi için her şeyi yapmayı sever.
- Her şeyi kendi başına yapmayı sever.
O şimdi kendi başına.
Bunu kendinize borçlusunuz.
Tom artık kendi başına.
Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
Onu tek başına yapsın.
- Biz en başa döndük.
- Yine başa döndük.
- Yine başa sardık.
Tom onu tek başına yapmak zorunda kalacak.
Bunu kendin yapmak zorunda kalacaksın.
Her şeyi kendim yapmak zorunda kaldım.
Tom oraya tek başına gitmek zorunda kaldı.
Bunu tek başıma yapmam imkansız.
Tom'a kendin söylemek zorunda kalacaksın.
Tom kendisi gitmek zorunda kaldı.
ve kendisinin de beklediği şekilde artık üretken değilse,
Tom her şey için kendisi ödemek zorunda kaldı.
Odasını kendi başına aramak zorundaydı.
Oraya kendin gitmeliydin.
Bunu tek başına ele almak zorunda kalacaksın.
Onunla tek başına uğraşmak zorunda kalacaksın.
Tom her iki bavulu da kendi başına taşımayı başardı.
Tom her zaman her şeyi kendi yapmak zorundaydı
Bizzat gelmesine gerek yoktu.
Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
Kendine yalan söylemekten vazgeçmelisin.
Tom Mary'ye tek başına bakmak zorundaydı.
Tom onu kendisi yapmak zorunda kalmayacak.
O zevk bana ait.
Onlara kendim söylemek zorundaydım.
Kendine yalan söyleme.
Kendim gitmek zorunda kalacağım.
kendim için de daha iyi bir lider olabilmek adına öğrenmek istedim.
"sadece yürümeye devam etmeliyim."
En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...
Oraya mutlaka kendin gitmek zorunda değilsin.
Hiç giysilerini kendin ütüledin mi?
O kendisi için karar verme hakkına sahip olmalı.
Onu Tom'a kendim söylemek zorunda kaldım.
Bence bunu kendin okumalısın.
Kendi pisliğini kendin temizlemen bekleniyor.
Onu neden kendin yapmıyorsun?
- Tom'un oraya kendisinin gitmesine gerek yoktu.
- Tom'un oraya kendisi gitmesi gerekmiyordu.
Bunu kendi başına yapacak kadar yaşlısın.
Neden onun karar vermesine izin vermiyorsun?
Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.
Yabancı bir ülkeyi tanımanın en iyi yolu oraya bizzat gitmektir.
Kendim gitmek yerine bir kurye gönderdim.
Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.
Aldatmaktansa aldatılmayı tercih ederim.
Kendim gitmek yerine bir hediye gönderdim.
Kendim gitmek yerine bir mektup gönderdim.
Tanıdığın en yaşlı kişi kaç yaşında?
Tom oraya tek başına gitmek için yeterince yaşlı değil.
Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu kendi başınıza yaratmaktır.
Oraya kendim gitmek zorundayım.
Başkalarına sormadan önce biraz kendin araştırsan?
- Bunu kendi başıma yapmak zorunda kaldım.
- Onu yalnız başıma yapmak zorunda kaldım.
Bunu kendim yapmam gerekecek.
Her şeyi tek başıma yapmak zorundaydım.
Bir arkadaşa sahip olmanın en iyi yolu bir arkadaş olmaktır.
Onu nasıl yapacağını sana söylemek sadece devam edip onu kendim yapmaktan daha uzun sürer.
Tom'a kendin söylemelisin.
Bunu kendim yapmak zorundayım.
Her şeyi kendim yapmak zorunda kaldım.
- Onu kendim için görmeliyim.
- Omu kendim için görmem gerekiyor.
Bunu kendin yapmalısın.
Tom'a onu kendisinin yapmaya çalışması gerektiğini söyledim.
Ona kendim söylemek zorundaydım.
Ona kendim söylemek zorundaydım.
Onu tek başıma yapmak zorundaydım.
Bunu kendim yapmam gerekecek.
Bunu kendim yapmak zorundayım.
- Kendi başıma yapmalıydım.
- Onu kendi başıma yapmalıydım.
- Onu yalnız başıma yapmalıydım.
Bunu kendin yapmalıydın.
siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.
Mümkünse, gitmelisiniz ve meseleyi kendiniz incelemelisiniz.
Kölenin gururunu vardır; o sadece en güçlü despota itaat etmeyi kabul eder.
Bir şeyi kendisi yapmak zorunda olmayan biri için hiçbir şey imkansız değildir.
Mutluluğa aradığında değil, onun seni bulmasına izin verdiğinde ulaşırsın.
Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
Tom kendim için düşünmemi söyledi.
Kendinizden nefret etmeyin.