Examples of using "волноваться" in a sentence and their turkish translations:
- Endişelenmemeye çalışın.
- Endişelenmemeye çalış.
Endişelenmeyi bırak.
Üzülmemeye çalışıyorum.
Endişelenmeye başlıyordum.
- Endişelenelim mi?
- Kaygılanmalı mıyız?
Endişeleniyorum.
Beladan uzak kalmaya çalışın.
Ona endişe etmekten vazgeçmesini söyle.
Ona endişe etmekten vazgeçmesini söyle.
Sizi endişelendirdiğim için üzgünüm.
Bu kadar endişelenme.
Hakkında sinirlenecek bir şey yok.
Çok endişe etmekten vazgeç.
- Tom'un endişelenmeyi bırakması gerekiyor.
- Tom'un endişelenmeyi kesmesi lazım.
Ebeveynlerim muhtemelen endişe etmeye başlıyor?
Endişelenmen için hiçbir neden yok.
Uçak kalktığında gergin olmak doğal.
Neden bütün o zahmete giriyorsun?
Neden bütün bu zahmete giriyorsun?
Bu fırtına tehlikeli değildir. Senin endişelenmene gerek yok.
Endişelenmeye başlıyordum.
Her zaman olduğu gibi hakkında endişelenecek bir şey yok.
Doğrusu, endişelenecek bir şey yok.
Tom'a endişelenmemesini söyleyin.
Bizim hakkımızda endişelenmenize gerek yok.
Onlara endişe etmekten vazgeçmelerini söyle.
Benim yaşımdaki bir erkek için heyecan iyi değil.
Endişelenmeye başlıyordum.
Fakat muhtemelen çok endişelenmemeliler.
- Bundan endişelenmezdim.
- Onun hakkında endişe etmezdim.
Tom'un endişelenecek bir şeyi olduğunu sanmıyorum.
Tom'a ne olduğu hakkında endişe etmekten vazgeç.
Endişelenmeye gerek yoktu.
Ben sana endişelenmemeni söyledim.
Endişelenecek bir şeyin olmadığını bilmeni istiyorum.
Artık endişe etmek zorunda kalmayacağım.
Endişelenmenize gerek yok.
Tom bana endişe etmememi söyledi.
Çok fazla endişelenme.
Tom oğlunun eğitimi için nasıl ödeme yapacağı hakkında endişelenmeye başladı.
Endişelenmemize gerek olduğunu düşünmüyorum.
Her neyse, üzülmek zorunda değilsin.