Examples of using "Fundo" in a sentence and their turkish translations:
Derin bir nefes al.
Yeterince derin değil.
O, derin bir nefes aldı.
Derin bir nefes aldım.
O, derin bir nefes aldı.
Tom derin bir nefes aldı.
bir okyanusal taban
Derin bir nefes al ve rahatla.
Ben dibe dokundum.
Lütfen derin bir nefes al.
Derin bir nefes alın lütfen.
Ağzınızdan derin bir nefes alın.
Sizi resmen içine çekiyor!
IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.
- Derin nefes alamadı.
- Derin nefes alamıyordu.
Frene bastım.
Ne kadar derin ve büyük olursa o kadar iyi!
Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.
dipteki zengin besinleri kaldırarak burayı dünyanın
Derinlerde bu şekilde iletişim kurarlar.
çıkarmak için kazdı kazdı daha da derine gidiyor
O, nehrin dibinde bulundu.
O, durdu ve derin bir nefes aldı.
Burası derin mi?
Pantolon alttan giyilirdi.
Sen hiç bunun kadar derin bir çukur kazdın mı?
iyice dibe doğru gitmiştim,
Bu kesik kötü. Derin bir kesik.
içten içe onu ilahî bir varlık gibi görüyorum.
O, dipsiz bir çukura düştü.
Tom derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı.
Midesi dipsiz bir çukur gibi görünüyordu.
Oyuk ne kadar derin olursa çapa da o kadar kuvvetli olur.
Evimin arkasında bir bahçe var.
Senden gerçekten nefret ediyorum.
Kalbimin en derin yerinden onu seviyorum.
Büyük balık derinleri sever.
Bu göl derin.
Bu göl bu ülkede en derindir.
Kendinizi yukarı çekip saplayın, onu yakalayıp zemine yapıştırın.
aynı zamanda alt kısma kuartz döşenmiş
Ne kadar derin?
Gerçekten otobüsün arkasında oturmak istemiyorum.
Arka plandaki daire, hava akışını görmenize olanak tanıyan,
O, derin bir nefes aldı ve sonra kendisi hakkında konuşmaya başladı.
- O, derin bir nefes alıp durumunu anlatmaya başladı.
- O, derin bir nefes alıp hâlini anlatmaya başladı.
Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.
Su buz gibi! Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.
Çok şükür, o çatlağın derinliklerine inmeyi başardı.
O, mülteci fonuna 10.000 dolar bağışladı.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir nefes aldı.
Mağara içeriye kadar uzanıyor. Burası kamp için fena bir yer değil.
Burası kanyonun üst kısmından çok daha yeşil.
okyanus kapıları kırıp evin alt kısmını doldururdu.
Arka planda duyabildiğim o ses ne?
Bu tünelden çıkmak için ışığı takip edeceğiz.
Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.
Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı
Bir kelime ile gelen bir darbe, bir kılıçla gelenbir darbeden daha derin vurur.
Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık
isminden de her şey açık zaten okyanusal taban okyanusun altında kalan kısım
Tom ellerini Mary'nin omuzlarına koydu ve derinden onun gözlerine baktı.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
Neden arka planında Boston manzarası olan kendine ait bazı resimler çekmiyorsun?