Examples of using "Intenção" in a sentence and their turkish translations:
Tom iyi niyetliydi.
Ben onu demek istemedim.
- O niyetti.
- Niyet buydu.
Amacım bu değildi.
Amacım zarar vermek değildir.
Benim kalmaya niyetim yok.
Senin niyetin o muydu?
Dişi, mesajı alıyor.
Ben oraya gitmek için niyet etmiştim.
Pes etmeye niyetimiz yok.
Biz onu değiştirmek istiyoruz.
Benim niyetim o değildi.
İstifa etme niyetim var.
- Düşünmen yeter.
- Düşünmesi yeter.
- Düşünmeniz yeter.
- Önemli olan düşünmek.
- Önemli olan niyet.
Islanmaya niyetim yok.
Onu şaşırtmak istemedim.
Seni incitmek istemedik.
Tom'un onu yapmaya niyeti yok.
- Benim evlenmeye hiç niyetim yok.
- Ben evlenme niyetinde değilim.
Sami'nin amacı Leyla'yı öldürmekti.
Özür dilerim. Seni incitmek istememiştim.
Sadece komediyi kırmak değildi.
Toplantıya katılmaya niyet etmiştim.
O seni incitmek istemedi.
Ona vurmak istemedim.
Ben bencil olmak niyetinde değilim.
Öyle yapmaya niyetim yoktu.
O soruya cevap vermeye niyetim yok.
Bugün ağlamayı planlamamıştım.
Amacım senin keyfini kaçırmak değildi.
İyi niyet gösterdiğinden eminim.
Onu gücendirmek istemedim.
Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
Ben sadece resimler çiziyordum, daha fazla niyetim yoktu.
Seninle evlenmek istiyorum.
O seni incitmek istemiyordu.
Öyle bir fikre kapılmayın. Niyetimiz bu değil.
Bunu yapmak istediğini açıkça belirtti.
İlk trene binmek istemiştim.
Tom onu öldürmek istemediğini söylüyor.
Mary onu öldürmek istemediğini söylüyor.
Sana aşık olmayı planlamadım.
Bunu tekrar yapmaya kesinlikle hiç niyetim yok.
Onun üç saat beklemeye niyeti yoktu.
Sohbetinizi bölmek istemedim.
Onun senin işine karışmaya niyeti yok.
- Sana o izlenimi vermeyi amaçlamamıştım.
- Sana o izlenimi vermek istememiştim.
Japonya İmparatoru Akihito tahttan çekilme niyetini ilan etti.
Fadıl'ın Leyla'yla evlenme niyeti yok.
Fadıl, Leyla ile evlenmeye hiç niyetli değildi.
Amerika Birleşik Devletlerine gitmeyi planladığım için İngilizce okuyorum.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
Tom'un Mary'den özür dilemeye niyeti yok.
Tom'un Mary ile dansa gitmeye niyeti yoktu.
Onun seninle evlenmeye niyeti olmadığı açık.
Telefon tekrar çalarsa, onu duymazdan gelmeyi planlıyorum.
Duygularınıza zarar vermiş olabilirim, ancak bu benim niyetim değildi.
Asla evlenmemeyi planlıyorum.
Tom'un söylediğini gerçekten demek isteyip istemediğini merak ediyorum.
Tom'un onu yapmak istediğinden eminim.
Bunu açmayacağım.
Bunu yapmak istememiştim.
Tom o kadar çok ödemek niyetinde değildi.
Tom'un niyeti kimseyi incitmek değildi.
Tom yıllardır kötü bir şekilde darmadağın edilmiş garajını temizlemeye niyetleniyor.
Tom'u korkutmak istememiştim.
Üzgünüm. Seni korkutmak istemedim.
- Seni incitmek istemedim.
- Amacım seni incitmek değildi.
- Seni incitmek istememiştim.
Tom'un senin duygularını incitmek istemediğinden eminim.
Bana yardım etmek için yaptığı teklifi reddetmek niyetindeyim.
Senin kalbini kırmak istemiyorum.
Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.
Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.
Eve gitmek için nasıl plan yaparsın?
Senin için birkaç sorum var.
Hiç onu yapmayı düşündün mü?