Examples of using "Deixa" in a sentence and their turkish translations:
Beni yalnız bırak.
O beni sinirlendiriyor.
Beni kızdırıyorsun.
Onu al, ya da bırak.
Onu ellerime bırak.
Onu oraya bırak.
Gitmesine izin ver.
Onu hiçbir şey kızdıramaz.
O, gerçekten sinirlerimi bozuyor.
O, beni deli ediyor.
- Dur sana bir sarılayım.
- Sana sarılmama izin ver.
Onu yalnız bırak.
Onu masaya bırak.
Bu beni meraklı yapıyor.
Ben yalnız gideyim.
Kapıyı açık bırak.
O benim tüylerimi diken diken eder.
O beni mutlu ediyor.
Bu beni üzgün hissettiriyor.
O beni kızdırır.
Tom Mary'nin kazanmasına izin veriyor.
Süt bizi güçlendirir.
O seni nefessiz bırakır.
O seni nefes nefese bırakır.
Bu beni çok mutlu ediyor.
Bir şey denememe izin ver.
Arabamı yalnız bırakın.
Bu beni gerçekten üzüyor.
Şu çocuk beni deli ediyor.
Tom her zaman yardım etmemize izin verir.
Tom'un onu taşımasına izin ver.
- Tom asla bizim oynamamıza izin vermez.
- Tom bizim oynamamıza hiç izin vermiyor.
Bu beni çok endişelendiriyor.
Tom her zaman beni bekletiyor.
- O beni tamamen sinir ediyor.
- O tamamen beni çıldırtıyor.
Bu iş canımı sıkıyor.
Onu inceleyeyim.
O beni tamamen deli ediyor.
Ben ona tek başına izin veremem.
- Tutku onu kör eder.
- Hırs onu kör eder.
Onu yapmak beni mutlu ediyor.
Tom Mary'nin araba sürmesine izin vermiyor.
Yaptığın şey beni sinirlendiriyor.
Gülüşün beni hep mutlu ediyor.
Seni o kadar üzen nedir?
Notlarına bakmama izin verir misin?
O sık sık insanları kızdırır.
Onun kaba davranışı beni kızdırır.
Bunu burada bırak.
Tom hiç kimsenin kendisine dokunmasına izin vermez.
Bu seni mutlu ediyor, değil mi?
Çıkarın beni!
Bırak beni.
Tom her zaman bilgisayarını açık bırakır.
Bir şey yapmama izin vermiyorsun.
Senin sessizliğin beni sinirlendiriyor.
Neden gitmemize izin vermiyorsun?
Bir süre için pencereyi açık bırak.
Babam bana araba sürdürmüyor.
Beni sinirlendiren bu.
Unut gitsin. O çok riskli.
Sessizlik bazı insanları sinirli yapar.
Tom Mary'nin kendisine yaklaşmasına izin vermiyor.
Onu senin için alayım.
Belgeleri ofisimde bırakın.
Sadece bu oyunu bitirmeme izin verin.
Tom Mary'nin onun arabasını sürmesine izin vermiyor.
Tom'un onu denemesine izin ver.
Unut gitsin.
Ben dehşete düştüm. Beni nutku tutulmuş bırakıyorsun.
Sana bulduğum bir şeyi göstereyim.
Bırak bunu ben halledeyim.
Bırak gideyim.
Bu şampuan saçımı parlak yapıyor.
Seni eve götüreyim.
Şimdi, sana bir soru sorayım.
O her şeyi son dakikaya bırakır.
Tom asla birinin bir şey yapmasına izin vermez.
Lütfen onunla konuşmama izin ver.
Lütfen onunla konuşmama izin ver.
Yani artık hipotermi tehlikesi yok.
genellikle arkasında bıraktığı koma
arkadan gelenler de yalnız, kimyasal izler bırakıyorlar
Yaşa ve yaşat.
Erkek kardeşim odasını karmaşa içinde bırakır.
Gitmesine izin ver.
Anne, o saç sitili seni yaşlı gösteriyor.
Yani, bu durum işleri karmaşık hale getiriyor ve biraz da korkutu.
Niçin Tom'u rahat bırakmıyorsun?
- Her gün bir elma, doktoru uzak tutar.
- Günde bir elma, doktoru uzak tutar.