Examples of using "Camminare" in a sentence and their turkish translations:
- Yürüyebiliyor musunuz?
- Yürüyebilir misin?
- Yürüyebilir misiniz?
Yürüyebilirim.
Yürümeye devam et.
Yürümeyi tercih ederim.
Yürüyemezsin.
Yürüyemiyordum.
Yürümekten vazgeçtiler.
Cambaz ayakları üzerinde yürüyebilir misin?
- Yürüyüş yapmayı severim.
- Ben yürümeyi severim.
- Yürümeyi severim.
Onlar yürümeye devam ettiler.
Tom yürüyebiliyor mu?
Yürümek istemiyorum.
Tom yürümeye başladı.
Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.
O artık yürüyemiyor.
Bebeğin yürüyebilir.
Sadece yürümeye devam.
Tom yürüyemiyor.
Tom yürümeye devam etti.
Tom yürüyemedi.
Tom yürümeyi durdurdu.
- Leyla yürümeyi bıraktı.
- Leyla yürümeyi durdurdu.
Gece yürümeyi severim.
Sürekli yürüdü.
Tom yürüyebiliyor.
Tom yürümek istiyordu.
Yalnız yürümeyi seviyorum.
Yürüyebiliyordum.
Daha ileri yürüyemem.
Koşmadan önce yürümeyi öğren.
Yürümeyi umursamadığını umuyorum.
- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.
Daha fazla yürüyemedim.
Grup yürümeye devam etti.
Tom daha hızlı yürümeye başladı.
Onlara doğru yürümeye başladık.
Yürüyelim mi?
Sadece gitmeye devam ettim.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
- Onlar yürümeye devam etti.
Yürüyebilir miyiz?
Yürümekten nefret ediyorum.
Tom yürümek istemedi.
Artık yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
Yürümeyi sever misin?
Onların bebeği zaten yürüyebiliyor.
Yağmurda yürümek istiyorum.
- Bir sinek tavanda yürüyebilir.
- Sinek tavanda yürüyebilir.
Biraz daha yavaş yürümek istiyorum.
Parkta bir yürüyüşe gittim.
Çıplak ayakla dolaşmayı severim.
Ben yürümek istemiyorum. Bir taksiyle gidelim.
Daha ileri yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
Tom onlara doğru yürümeye başladı.
çalışmayı ve uzayda yürümeyi öğrendi .
Yürüyüş iyi bir egzersizdir.
- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.
Yürümek en iyi egzersizdir.
Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.
Nehir boyunca yürümeyi seviyorum.
Yürümeyi tercih ederim.
Oğlumuz şimdi yürümeye başladı.
Yürümeyi seviyorum.
Büyükbabam köpeği olmadan yürüyemez.
Tom kıyı boyunca yürümeye devam etti.
Tom yürüyemediğini söyledi.
Tamam, o yöne doğru gitmeye devam edeceğiz.
Bu tıpkı ayda yürümek gibi bir şey.
- Çıplak ayakla yürümeyi sever misin?
- Yalın ayak yürümeyi sever misin?
- Tom neredeyse yürüyemiyor.
- Tom zorlukla yürüyebiliyor.
- Kırık cam üstüne basmayın.
- Kırık cama basma.
Taksiyle gitmektense yürümeyi tercih ederim.
Tom yürümek istiyor.
Onlar ona doğru yürümeye başladı.
Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.
Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Ben yürüyemiyorum.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
Kırık bacağım yüzünden yürüyemiyorum.
Canım yürümek istiyor.
Biz yürümeye başladık.
Tom sadece bastonu olursa yürüyebilir.
Koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz.
John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
Tom Mary'den daha hızlı yürümesini istedi.
Ben uzun mesafeler yürümeye alışkın değilim.
Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil.
Bir günde 60 kilometre yürümek zordur.
Bebek yürüyebiliyor.
Sarhoş adam düz yürüyemiyordu.
Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.
Taksi olmadığı için yürümek zorunda kaldım.
Yağmur yağmaya başladı fakat biz yürümeye devam ettik.