Examples of using "Zu…" in a sentence and their turkish translations:
yoğun olmayan zamanlarda yola çıkmaya çalışmak gibi.
çok fakir, çok kaba olarak gördükleri biri için.
Ney'in Altıncı Kolordusunu Guttstadt yakınlarındaki
Çok fazla, çok fazladır.
Senin yerin mi yoksa benimki mi?
Bana çok yüklenme.
Yapacak çok fazla şeyler var!
Sen bana karşı çok fazla naziksin.
Tek başına çok zaman harcıyorsun.
Tom randevularına geç kalmaya eğilimli.
Yakından izleyin.
Onlar savaşamayacak kadar çok yorgunlardı.
yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım.
Çok geç.
Tom'u izle.
Konuşamayacak kadar çok şaşırmıştım.
yalan söylemek ve aldatmak."
Çok şişman olmak birinin sağlığı için iyi değildir.
Benim için çok iyisin.
Tom işe yaramaz.
Bunu açıklamak çok zor.
Dikkatlice dinle.
- Evde kalın.
- Evde kal.
Yapacak çok işim var.
O öğle yemeği yemeğe başladı.
Çok fazla sorun gibi görünüyordu.
Tom bize yardım etmeyi kabul etti.
Tom Mary'ye bakmaktan sakındı.
Geç kalmaktan korktum.
Yürümek için çok uzak.
Tom öğle yemeğini evde yedi.
Shakespeare'yi okumak çok zordur.
Daha da kötüsü, kar yağmaya başladı.
Bunu söylemeye hakkın yok.
ilaç götürmek isteyen doktorların kullandığı bir güzergâh.
Tom çok meşgul.
Sona erdi.
Yani cesedi.
teknikler üstünde çalışıyorum.
çok fazla
ziyaa
güven vermenin,
Dinleyin!
- Sofraya!
- Sofra başına!
Satılık.
Beni dinle.
Çok geç.
Çok geç!
Bu gözden kaçırılmayacak kadar çok önemlidir.
Çok fazla konuşuyorsun.
- O, gerçek olamayacak kadar çok iyi.
- Bu gerçek olamayacak kadar çok iyi.
Âşık olmak için çok gençsin.
Bir şey yapamayacak kadar çok korkmuştum.
- Yalnız seyahat etmek için çok gençsin.
- Yalnız seyahat edebilmek için çok gençsiniz.
Andy bir randevuya asla geç kalmaz.
O, eve gidemeyecek kadar çok sarhoştur.
Koşmaya başlayın.
Tom Mary'ye yardımcı olmak için evde kalmak zorunda değil.
Emredersiniz komutanım!
ve bir şey yakalamaya çalışırım.
Ken gelmek için çok meşgul.
Kendinize çok sert olmayın.
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
Araba süremeyecek kadar çok sarhoşsun.
Bob'ın okumak için pek çok kitabı var.
Sorun çözülemeyecek kadar zor.
Yürümek için çok uzak mı?
Çok genç evlenecek.
Yorgunluktan artık yürümeye hâli kalmamıştı.
Toplantılara geç kalmaya eğilimlidir.
Tom Mary'yi öldürdüğünü kabul etti.
Ben gidemeyecek kadar çok meşgulüm.
Ders çalışamayacak kadar açım.
Beni izle.
Ben sadece çok meşgulüm.
Tom çalışamayacak kadar çok yorgun.
Tom'u bulmaya çalışıyoruz.
Tom evlenemeyecek kadar küçük.
Jim'in çok uzaklara gitme eğilimi var.
Yapacak çok şey var!
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
- Çok fazla içki içmek tehlikelidir.
Acele et, yoksa geç kalacaksın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatmayın.
- Kavanozu çok sıkı biçimde kapatma.
O çalışmak için çok yorgun.
O çalışmak için çok yorgun.
O çalışmak için çok yorgun.
- O, rüşvet aldığını itiraf etti.
- O, rüşvet aldığını iddia etti.
O her zaman toplantılara geç kalır.
Yardım edemeyecek kadar çok yorgunum.
O tamamen işe yaramaz.