Translation of "Tor" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Tor" in a sentence and their turkish translations:

Tor!

Gol!

- Öffne das Tor!
- Öffnet das Tor!

Kapıyı açın.

- Das Tor ging auf.
- Das Tor öffnete sich.

Kapı açıldı.

- Bringst du mich zum Tor?
- Begleitet ihr mich zum Tor?
- Würden Sie mich zum Tor bringen?

Beni kapıya götürür müsün?

- Dieses Tor braucht einen Anstrich.
- Dieses Tor muss gestrichen werden.

Bu kapının boyanmaya ihtiyacı var.

Welches Tor ist das?

O, hangi kapıdır?

Das Tor war Abseits.

Gol ofsayttı.

Tom ging ans Tor.

Tom, kapıya yürüdü.

Ich schloss das Tor.

Kapıyı kapattım.

Das Tor ist offen.

Kapı açık.

Das Tor wurde offen gelassen.

Kapı açık bırakıldı.

Der Stürmer schoss ein Tor.

Forvet oyuncusu gol attı.

Tom hat ein Tor geschossen!

Tom bir gol attı!

Ich habe ein Tor geschossen.

Bir gol attım.

Jemand steht vor dem Tor.

Birisi kapının önünde duruyor.

Das Tor hat sich geöffnet.

Kapı kendisi açıldı.

Tom stieß das Tor auf.

Tom kapıyı iterek açtı.

Das Tor wurde Ali zugeschrieben.

Gol Ali'ye yazıldı.

Das Auto fuhr durch ein Tor.

Araba bir kapıdan geçti.

Tom schloss das vordere Tor auf.

Tom ön kapının kilidini açtı.

Tom kickte den Ball ins Tor.

Tom topu kaleye tekmeledi.

Er führte sein Pferd zum Tor.

O, atını kapıya kadar yürüttü.

Sie gingen auf das Tor zu.

Onlar kapıya doğru yürüdü.

Er kickte den Ball ins Tor.

Topu kaleye attı.

Der Mann am Tor ist Tom.

Kapınını yanında duran kişi Tom.

- Schließe die Türe.
- Schließ das Tor.

Kapıyı kapat.

- Wer macht heute Abend das erste Tor?
- Wer wird heute Abend das erste Tor erzielen?

- Bu gece ilk golü kim atacak?
- Bu gece ilk golü kim atar?

Das Tor wird um acht Uhr geschlossen.

Kapı sekizde kapanır.

Das Tor wird um sechs Uhr geschlossen.

Kapı altıda kapatılır.

Sie fuhr ihr Auto vor das Tor.

O arabasını kapıya çekti.

Er befahl mir, das Tor zu schließen.

O, bana kapıyı kapatmamı emretti.

Es ist Zeit das Tor zu schließen.

Kapıyı kapatma zamanı geldi.

Sie kauerte sich vor dem Tor nieder.

O, kapının yanında çömeldi.

Tom schoss das erste Tor des Spiels.

Tom maçın ilk golünü attı.

Das Tor ist ein Zugang zum Garten.

Kapı bahçeye erişim sağlar.

Dieses Tor erlaubt einen Zugang zum Garten.

Bu kapı bahçeye erişmeye olanak sağlar.

Ihre Freunde warteten auf sie am Tor.

Arkadaşları onu kapıda bekledi.

Das Tor ist zu schmal für ein Auto.

Kapı bir araba için çok dar.

Das Tor war zu eng für den Lastwagen.

Kapı kamyon için çok dardı.

Das Tor ist das ganze Jahr über geschlossen.

Kapı tüm yıl boyunca kapalı.

Das Tor ist zu schmal für das Auto.

Kapı araba için çok dar.

Sie hatte Angst vor dem Hund am Tor.

Kapıdaki köpekten korkuyordu.

Die Menge jubelte, als er ein Tor schoss.

O bir gol atınca kalabalık çılgına döndü.

Das einzige Tor des Finales schoss Andrés Iniesta.

Final maçındaki tek gol Andrés Iniesta tarafından atıldı.

- Wo ist das Tor?
- Wo ist der Flugsteig?

Kapı nerede?

Schauen wir mal, ob wir das Tor zu kriegen.

Kapıyı kapattırabilip kapattıramayacağımıza bir bakalım.

Tom öffnet jeden Morgen um acht Uhr das Tor.

Tom her sabah 8:00'de kapıyı açar.

Das Brandenburger Tor ist eines der berühmtesten Wahrzeichen Deutschlands.

Brandenburg Kapısı Almanya'daki en ünlü yerlerden biridir.

Tom stieg aus dem Wagen und öffnete das Tor.

Tom arabasından indi ve kapıyı açtı.

- Das Gate ist jetzt geöffnet.
- Das Tor ist jetzt geöffnet.

Kapı şimdi açıktır.

Er stand mit der Hand in der Tasche am Tor.

O, eli cebinde kapının yanında duruyordu

- Mein Freund ist ein Tor.
- Mein Freund ist ein Hornochse.

Benim erkek arkadaşım aptaldır.

Der Tanklaster rammte das Tor und flog in die Luft.

Benzin kamyonu kapıya çarptı ve patladı.

Da ist ein Mann am Tor, der dich sehen will.

Kapıda seni görmek isteyen bir adam var.

Als ich meinen Hund fütterte, bemerkte ich, dass das Tor offengelassen worden war.

Köpeğimi beslerken, kapının açık bırakıldığını fark ettim.

- Schließ die Tür.
- Mach die Tür zu.
- Mach die Türe zu.
- Schließ das Tor!

Kapıyı kapat.

Genau in dem Moment als wir zum Tor kamen, begann es heftig zu regnen.

Kapıya gittiğimizde çok yağmur yağmaya başladı.

Tom lehnte sich aus dem Autofenster und drückte auf den Knopf der Sprechanlage am Tor.

Tom arabasının penceresinden dışarıya eğildi ve kapıdaki interkom tuşuna bastı.