Examples of using "Sie " in a sentence and their turkish translations:
Onları tut.
Onu görürseniz, selam söyleyin.
Onları görmezden gel.
Onu tanımla.
Onları öldür.
Onları durdur.
Onlara beş para etmez diyorlar.
Ona isminin ne olduğunu sor.
O, sana ihanet etti.
Onu tanıyorlar.
- O onu tanıyor.
- Onu tanıyor.
Onlar onu arıyor.
Onun etrafını çevirdik.
Onlar ondan nefret ediyorlar.
O onu seviyor.
O onu seviyor.
onları besliyorlar büyütüyorlar
Onun sana ihtiyacı var.
Onlar aldatırlar.
Onları özlüyor musun?
Onu anlıyor musun?
O seni biliyor mu?
Ona ihtiyacı var.
Onlar onu arıyor.
Onu özlüyor musun?
Kızardı.
Onları bana göster.
- Onları bana ver.
- Bana onları ver.
- Onları bana verin!
Neden ona sormuyorsun?
- Onlar mutlu olduklarını söylediler.
- Onlar mutlu olduğunu söyledi.
O, geleceğini söylüyor.
Ona rica edersen, o gelir.
O seni çok fazla seviyor.
Onları ne için cezalandırıyorsun?
Onu unut.
Onu unut.
Onları yener.
O onu öpmek istiyor.
Onlar düştü.
Koşuyor.
- Onu bulacak.
- O, onu bulacak.
Onu kafalarının üstüne kaldırdılar.
Onlar onu gördü.
Onlar onu geri istiyor.
Onlar onu tutukladılar.
Onlar onu bulacaklar.
Onları görmek ister misin?
Onlar onu dikkatle izledi.
Onu öldürdün mü?
Onlar ona bakıyor.
Ona Jane adını verdiler.
Onları yakından incelediler.
Onlar onu başkan seçtiler.
O, soğuk algınlığı olduğunu söyledi.
O, hasta olduğunu söyledi.
Onları görebiliyor musun?
O, mutlu olduğunu söyledi.
O seni aradı.
Bir bakın bakalım nasıl yaşıyorlar?
Onunla buluştun mu?
Onu durdurun!
Onu hâlâ seviyor musun?
Onu iyi tanıdın mı?
O seninle konuşmak istiyor.
O sana bakıyor.
Onun neden seni görmeye geldiğini düşünüyorsun?
Onu görebiliyor musun?
Onu seveceksin.
Onu gerçekten tanıyor musunuz?
O seni yanlış yönlendirdi.
Onu görmüyormuş gibi davran.
O kızarıyor.
- Kızgındı. Sessiz kalmasının sebebi budur.
- O kızgındı. Sessiz kalmasının nedeni budur.
O saftı.
Seni bekliyorlar.
Onu tanıyor musunuz?
Onlar aradı.
- O inatçı.
- O inatçıdır.
Onu gördüğünü biliyorum ama gerçekten ona bakıyor musun?
Onu geri istiyorlar.
- O onu tanıyor.
- Onu tanıyor.
Onu nereye götürüyorsunuz?
Onu bir zerre tanıyor musun?
- O sizi anlamıyor.
- O seni anlamıyor.
Onları getirdin mi?
Onları tanımıyorsun.
Sen ona yalan söyledin.
Onlar seni yakalayacaklar.
Onları oradan çıkarabilir misin?
Onları çok içten bir biçimde karşıladı.
O gülümsedi.