Examples of using "Bringt" in a sentence and their turkish translations:
ve rüşveti getiriyor
O ona değmez.
Beklemenin bir faydası yok.
Gece herkes rahat bir nefes alıyor.
- Bu, beklentileri karşılamıyor.
- Bu, bekleneni vermiyor.
Bunun bize ne faydası var?
Stres bir katil.
Sırtım beni öldürüyor.
...gece, beraberinde sürpriz davranışlar getirir...
...her saat ayrı bir zorluk çıkarır.
Sana kim Fransızca öğretiyor?
Patronu tarafından öldürülecek.
Tom göçmenlere Almanca öğretiyor.
Başım beni öldürüyor.
Tom çöpü dışarıya götürüyor.
Tom Mary'ye Fransızca öğreniyor.
Bir çiçekle yaz gelmez.
Beni liderinize götürün.
O, ne içeriyor?
Tom çocuklara Fransızca öğretir.
- Tom beni güldürüyor.
- Tom beni güldürür.
Beni güldürür.
Maria bana Norveççe öğretiyor.
O beni ağlatıyor.
Tom bunu yapamaz.
Seni ne gülümsetir?
O bize Fransızca öğretiyor.
Tom bana Fransızca öğretiyor.
Kimse beni bir yere götürmüyor.
Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır.
Bu iş beni öldürüyor.
Tom beni okula götürür.
Bu yağışlı sezon çok tahrip getiriyor.
Beni ne hapşırtıyor?
Onu söylemek uğursuzluk getirir.
Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor
...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.
ve kubbe inşası için onunla regolit toplayan bir cihaz
Bunu yapmanın avantajı yoktur.
Onun hakkında tartışmanın faydası yok.
Beklemek beni öldürüyor!
Bayan Yamamoto bize İngilizce öğretir.
Çocukları yatırıyor.
Bay Smith bana İngilizce öğretmektedir.
Bay Brown bize İngilizce öğretiyor.
Bay Wang bize Çince öğretir.
Bay Suzuki bize İngilizce öğretiyor.
O, çocukları yatağa koyar.
Bu beni çok kızdırıyor.
Kolum beni öldürüyor.
Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Lütfen bana bir bardak su getir.
Bağırmak ve çığlık atmak seni hiçbir yere götürmez.
- Bu muska bana iyi şans getirir.
- Bu nazar boncuğu bana iyi şans getirir.
Yarın ne getireceğini kimse bilmiyor.
Tom'un bizi nereye götürdüğünü biliyor musun?
Onu bana getirin.
Bay Jackson bize Fransızca öğretiyor.
Yeni bir yıl hep umut getirir.
Tom daima beni güldürür.
Bu her zaman beni güldürüyor.
Tom arkadaşlarına Fransızca öğretiyor.
Müzik bana dans etmemi istetir.
Bu ilaç kas ağrısını rahatlatmaya yardım eder.
Bu yol sizi kasabanın merkezine götürecektir.
Bu arazi iyi ürün verir.
- Bu otobüs seni müzeye götürecek.
- Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
Tom'un kız kardeşi Maria'ya Rusça öğretmektedir.
Gelecek ne getirir, kimse bilemez.
Bunu insanlara ne yaptırır?
Gece gelince sıcaktan kurtulmak mümkün...
Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.
parçalayan yuvasına götüren karınca
Gelecekte ne olacağını asla söyleyemezsin.
Bu, bardağı taşıran son damla!
Yararı yok.
Tom bunu bana yaptırıyor.
Ona tekrar rica etmenin faydası yok.
Onunla konuşmak faydasız.
Tom çalışarak çok zaman harcar.
Yerçekimi her şeyi dünyaya düşürür.
Geleceğin ne getireceğini bilmiyorum.
Siz aptallar okula kötü bir isim veriyorsunuz.
Seni bu kadar çok güldüren nedir?
Tom çocukları uyutuyor.
- Kimse gelecekte ne olacağını söyleyemez.
- Gelecekte ne olacağını kimse söyleyemez.
Banka soygunu sana hapishanede on yıla mal olacak.
Eve ekmek ve tereyağı getirir.
- Bunun getirisi ne olacak?
- Bu neyi halledecek?
O her zaman beni ağlatır.
Bu her zaman kanımı kaynatıyor.
Otobüs seni şehir merkezine götürecek.