Translation of "Sand" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Sand" in a sentence and their turkish translations:

Ich hasse Sand.

Kumdan nefret ederim.

Es ist Sand.

O kum.

- Trockener Sand absorbiert Wasser.
- Trockener Sand nimmt Wasser auf.

Kuru kum su emer.

Er aß etwas Sand.

O biraz kum yedi.

Ich mag Sand nicht.

Kum sevmem.

Der Sand war warm.

Kum sıcaktı.

Verteile den Sand gleichmäßig!

Kumu eşit dağıtın.

- Ich habe Sand im Auge.
- Ich habe Sand in die Augen bekommen.

Gözüme biraz kum kaçtı.

...sowie weite Strecken im Sand.

Böylece sahile çıkabilirler.

Der Wind verwehte den Sand.

Rüzgar kumu sürükledi.

Einige Kinder spielen im Sand.

Bazı çocuklar kumda oynuyorlar.

Es gibt Sand am Meeresgrund.

Okyanusun dibinde kum vardır.

Die Kinder buddeln im Sand.

Çocuklar kumu kazıyorlar.

Glas wird aus Sand hergestellt.

Cam kumdan yapılır.

Trag keinen Sand ins Bett.

Yatağa kum getirme.

Die Kinder spielen im Sand.

Çocuklar kumda oynuyorlar.

Füll den Eimer mit Sand.

- Kovayı kumla doldur.
- Kovaya kum doldur.

- Wir haben die Fußspuren im Sand gefunden.
- Wir fanden die Fußspuren im Sand.

Kumda ayak izleri bulduk.

- Die Soldaten füllten die Sandsäcke mit Sand.
- Die Soldaten befüllten die Sandsäcke mit Sand.

Askerler kum torbalarını kumla doldurdu.

Wir ruhen nackt im warmen Sand.

- Sıcak kumda çıplak güreşiyoruz.
- Sıcak kumda çıplak dinleniyoruz.

Der Sand am Strand war weiß.

Plajda kum beyazdı.

Tom füllte seinen Eimer mit Sand.

Tom kovasını kumla doldurdu.

Tom betrachtete seine Fußspuren im Sand.

Tom kumdaki ayak izlerine baktı.

Jemand hat Sand ins Getriebe gestreut.

- Birisi işleri baltaladı.
- Birisi işleri bozdu.

- Tom und Maria bewarfen sich mit Sand.
- Tom und Maria haben sich mit Sand beworfen.

Tom ve Mary birbirlerine kum attılar.

Bewege Sand von diesem Gebiet nach dort.

kumu burdan al ve buraya taşı.

Sie hatte Geld wie Sand am Meer.

Denizdeki kum kadar parası vardı.

Er grub ein Loch in den Sand.

O, kuma bir çukur kazdı.

Das Kind füllte den Eimer mit Sand.

Çocuk kovayı kumla doldurdu.

Stecke nicht den Kopf in den Sand!

Gerçeği yok sayma.

Gehst du gern barfuß auf dem Sand?

Kumda yalınayak yürümekten hoşlanır mısın?

Tom grub ein Loch in den Sand.

Tom kumun üzerinde bir çukur kazdı.

Tom zeichnete einen Kreis in den Sand.

Tom kumda bir daire çizdi.

Wie viel Sand ist in dem Eimer?

Kovada ne kadar kum var?

Ich brauche mal wieder Sand und Meer.

Yine kum ve denize ihtiyacım var benim.

Man kann aber etwas Sand nehmen und verstreuen.

Ama biraz kum alıp bunu zımpara gibi kullanabilirsiniz.

Er trommelt eine Warnung, die im Sand widerhallt.

Kuma vurarak oluşturduğu titreşimlerle rakibini uyarıyor.

Tom bückte sich und hob etwas Sand hoch.

Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı.

Tom setzte sich neben Maria in den Sand.

Tom kumun üstünde Mary'nin yanına oturdu.

Tom strich sich den Sand von der Kleidung.

Tom kumu kıyafetlerinden fırçaladı.

Maria grub ihre Zehen in den warmen Sand.

Mary ayak parmaklarını sıcak kuma gömdü.

Maria strich sich den Sand von den Beinen.

Mary bacaklarından kumu sildi.

Tom strich sich den Sand von den Beinen.

Tom bacaklarından kumu temizledi.

Maria zeichnete einen großen Kreis in den Sand.

Mary kumda büyük bir daire çizdi.

Tom breitete das Tuch auf dem Sand aus.

Tom havluyu kumun üzerine serdi.

Soweit das Auge reichte gab es nichts als Sand.

Gözün görebildiği kadarıyla kumdan başka bir şey yoktu.

Tom fand eine Kiste, die im Sand vergraben war.

Tom kumda gömülü bir sandık buldu.

Maria füllte mit einer Plastikschaufel Sand in ihr Eimerchen.

Mary plastik bir kürek kullanarak kovasını kumla doldurdu.

Wir können den Kopf nicht in den Sand stecken.

Gerçekleri görmezden gelemeyiz.

Siehst du die Vogelspinne? Sie ist völlig mit Sand bedeckt.

Tarantula, gördünüz mü? Bakın, üzeri kumla kaplı.

Die Flasche war mit etwas gefüllt, das aussah wie Sand.

Şişe kuma benzer bir şeyle doluydu.

Er steckte seinen Kopf in den Sand, wie ein Strauß.

Kafasını, deve kuşu gibi kuma gömdü.

Tom füllte seinen Eimer mit Sand und stülpte ihn um.

Tom kovasını kumla doldurdu ve onu çevirdi.

Tom schrieb mit einem Stock seinen Namen in den Sand.

- Tom bir çubukla kumda adını yazdı.
- Tom adını bir çubukla kumun içinde yazdı.

Tom zeichnete mit einem Stock einen Kreis in den Sand.

Tom bir sopayla kumda bir daire çizdi.

Aber dank spezieller Ohrknochen nimmt sie kleinste Vibrationen im Sand wahr.

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

Wir hatten drei Versuche und setzten alle drei in den Sand.

- Üç denememiz vardı ve her seferinde başarısız olduk.
- Üç kez denememize rağmen her seferinde başarısız olduk.
- Üç kere denedik ve her seferinde başarısız olduk.

Der Sand war so heiß, dass wir uns die Füße verbrannt haben.

Kum o kadar sıcaktı ki ayaklarımı yaktı.

- Die Kinder bauen Strandburgen aus Sand.
- Die Kinder bauen Sandburgen am Strand.

Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.

Ich möchte an den Strand gehen und mich in den Sand legen.

Deniz kıyısına gidip, kumlara uzanmak istiyorum.

Wie beim Streuen von Straßen gegen das Eis. Dort wird auch Sand verwendet.

Buza karşı yollara müdahale ederler ya? Kum kullanırlar.

Einige Gelege liegen schon fast zwei Monate im Sand. Die ersten Babyschildkröten schlüpfen.

İlk yumurtalar yaklaşık iki ay önce bırakıldı. O yumurtalardan yavrular çıkmaya başladı.

"Das sind die Tiere, die er tötet." Ich sehe Tötungen, kleine Spuren, Grabungen im Sand,

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.