Examples of using "Preis" in a sentence and their turkish translations:
- Emek yoksa yemek de yok.
- Zahmet yoksa kazanç da yok.
- Emek olmadan yemek olmaz.
Fiyat yükseldi.
Fiyat yükseliyor.
Tom ödülü kazandı.
Fiyat artmaya devam edecek mi?
Fiyata dahil mi?
Fiyat sana kalmış.
Ama hızlı olmanın da bir bedeli var.
Ödülü hak ediyorsun.
Fiyatı nedir?
Fiyat makul.
Zahmet yoksa kazanç da yok.
- Ödülü hak ediyor.
- O ödülü hak ediyor.
Fiyat yükseldi.
O ödülü aldı.
Fiyat iyi.
Bir ödül alır mıyım?
Helen, ödülü kazandı.
Ödülü hak ediyorsun.
Her şeyin bir fiyatı vardır.
Tom ödülü hak ediyor.
Tom fiyatı ödedi.
Vergi fiyata dahildir.
Zor iş başarının fiyatıdır.
Petrol fiyatı yükseliyor.
Fiyat talebi yansıtır.
Her iki çocuk da bir ödül kazandı.
Fiyatı tahmin edebilir misiniz?
O, birincilik ödülü aldı.
Ödül için birbirimizle yarıştık.
Benim için fiyatı önemli değil.
İlk ödülü Janet kazandı.
O iyi bir fiyat.
Bir alana bir bedava.
Fiyat konusunda pazarlık yaptım.
Ham petrol fiyatı düşüyor.
Sırrımı verme.
Fiyatı beğenmedim.
Fiyata bak.
O bir mükafat kazandı.
Fiyat çok ucuz.
Talebe göre fiyat değişir.
Fiyatı biraz düşürür müsün?
Beklenildiği gibi, ödülü kazandı.
Ne pahasına olursa olsun onu satmazdım.
Biraz indirim yapabilir misiniz?
Ödül ona verilmeyecek.
Öğle yemeği bu fiyata dahil midir?
Peki bedelini kim öder?
O fiyata vergi dahil mi?
Birincilik ödülünü kazandım.
O, kendi kimliğini açıklamadı.
O, üçüncülük ödülünü kazandı.
O, birincilik ödülü kazanacak.
Onlar fiyat üzerinde anlaştılar.
Fiyatı düşürebilir misiniz?
Bu sayı bir ödül kazandı.
Birincilik ödülünü kazanabildim.
Sana iyi bir fiyat vereceğim.
O, birincilik ödülünü kazanacak.
Fiyat üç yüz değil, iki yüz.
Tom yazım yarışmasında bir ödül kazandı.
O fiyatın makul olduğunu düşünüyorum.
Elena birincilik ödülünü kazandı.
Pirinç fiyatı düştü.
Tom ölümünün ardından ödül aldı.
Tom birincilik ödülü kazandı.
Onların hepsi bir ödül alacak.
O, yazım yarışmasında bir ödül kazandı.
O, yazım yarışmasında bir ödül kazandı.
Mary yazım yarışmasında bir ödül kazandı.
Bu fiyat çok yüksek.
Et fiyatı düştü.
Tom üçüncülük ödülünü kazandı.
Ben fiyatın iki katını öderim.
Tom'un umudu birincilik ödülünü kazanmaktı.
Bilgisayarlar neredeyse her zaman aynı fiyata sahiptir. Belki fiyatlar müşterinin satın alma yeteneğine göre belirlenir.
- 1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.
- 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
Okul Mary'yi bir ödülle ödüllendirdi.
Bana daha iyi bir fiyat verebilir misiniz?
Bizim bunun için iyi bir fiyatımız var.
Arabanın fiyatı çok yüksek.
Resmin fiyatı 10 lira.
Üç kızdan her biri bir ödül aldı.
Onun ödülü kazanma şansı var.
O, birincilik ödülünün peşindeydi.
Erkek kardeşim fiyatın iki katını ödedi.
Fiyat benim için önemli değil.
Teslimat fiyata dahil değildir.
O, geçen hafta ödül kazandı.
Bana daha iyi bir fiyat verir misin?
Hiç ödül kazandın mı?
Etin fiyatı yakında düşecektir.
Sanırım fiyatı düşürmeliyiz.
Ne pahasına olursa olsun Tom durmuş olmalı.
O galiba ödülü alamayacak.