Translation of "Gewann" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Gewann" in a sentence and their turkish translations:

Tom gewann weiter.

tom kept kazanıyor.

Tom gewann die Wette.

Tom bahsi kazandı.

Tom gewann den Triathlon.

Tom triatlonu kazandı.

Er gewann eine Goldmedaille.

O altın bir madalya kazandı.

Sie gewann eine Goldmedaille.

O altın bir madalya kazandı.

Sie gewann eine Silbermedaille.

O gümüş madalya kazandı.

Er gewann eine Silbermedaille.

O gümüş bir madalya kazandı.

Sie gewann eine Bronzemedaille.

O bir bronz madalya kazandı.

Helen gewann den Preis.

Helen, ödülü kazandı.

Tom gewann eine Goldmedaille.

Tom bir altın madalya kazandı.

Er gewann einen beträchtlichen Geldbetrag.

O büyük miktarda para kazandı.

Den ersten Preis gewann Janet.

İlk ödülü Janet kazandı.

Er gewann erneut den Wettlauf.

Yarışı yine kazandı.

Der Bürgermeister gewann die Wahl.

Belediye başkanı seçimi kazandı.

Erwartungsgemäß gewann Tom das Rennen.

Beklenildiği gibi Tom yarışı kazandı.

Tom gewann beinahe das Rennen.

Tom neredeyse yarışı kazandı.

Die Partei gewann rasch an Boden.

Parti hızla temel kazandı.

Tom gewann einen Preis beim Buchstabierwettbewerb.

Tom yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Er gewann einen Preis beim Buchstabierwettbewerb.

O, yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Sie gewann einen Preis beim Buchstabierwettbewerb.

O, yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Maria gewann einen Preis beim Buchstabierwettbewerb.

Mary yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

Er gewann Gold in dem Wettkampf.

- O, yarışmada altın kazandı.
- O, yarışmada altın madalya kazandı.

Das Baby gewann seine neue Mutter lieb.

Bebek sevgisini yeni annesine transfer etti.

Unsere Mannschaft gewann mit drei zu eins.

Bizim takım 3-1 kazandı.

Mit Glück gewann er noch das Spiel.

Neyse ki, o oyunu kazandı.

Tom gewann vergangenes Jahr auf der Wissenschaftsmesse.

Tom geçen yıl bilim fuarını kazandı.

Er hatte Glück und gewann den Wettkampf.

O şanslıydı ve yarışmayı kazandı.

Der Norden gewann die Schlacht von Shiloh.

Kuzeyliler Shiloh Savaşını kazandı.

- Der Spieler gewann die Meisterschaft drei Mal in Folge.
- Der Spieler gewann die Meisterschaft drei Mal hintereinander.

Oyuncu üst üste üç kez şampiyonluk kazandı.

Die jemals einen Emmy in einer Hauptkategorie gewann.

12 yıl geçti.

Es war die erste Goldmedaille, die sie gewann.

Onun kazandığı ilk altın madalyaydı.

Er gewann die Wahl mit einer großen Mehrheit.

Büyük bir çoğunlukla seçimi kazandı.

Die Kampagne hatte Erfolg und er gewann die Wahl.

Kampanya başarılı oldu ve o seçimi kazandı.

Es war reiner Zufall, dass er das Spiel gewann.

Oyunu kazanması tamamen şanstı.

- Er gewann eine Bronzemedaille.
- Er hat eine Bronzemedaille gewonnen.

O bronz bir madalya kazandı.

Die japanische Mannschaft gewann die Goldmedaille für diesen Wettbewerb.

Japon takımı bu yarışma için altın madalya kazandı.

Ihre Partei gewann die meisten Stimmen bei der Wahl.

Onların partisi seçimlerde en fazla oyu aldı.

- Lincoln gewann die Wahl.
- Lincoln hat die Wahl gewonnen.

Lincoln seçimi kazandı.

Hast du das Buch gelesen, das den Preis gewann?

Ödülü kazanan kitabı okudunuz mu?

- Tom gewann den Preis.
- Tom hat den Preis gewonnen.

Tom ödülü kazandı.

- Tom hat eine Trophäe gewonnen.
- Tom gewann eine Trophäe.

Tom bir kupa kazandı.

Sein praktischer und menschlicher Ansatz gewann Respekt und brachte Ergebnisse.

Pratik ve insancıl yaklaşımı saygı kazandı ve sonuçlar getirdi.

Der Athlet gewann drei Mal in Folge bei diesem Turnier.

O sporcu bu turnuvada üst üste üç kez kazandı.

Mary hatte einen Traum, in dem sie die Lotterie gewann.

Mary piyango kazandığına dair bir rüya gördü.

Der Kanadier Andre de Grasse gewann beim Hundertmeterlauf die Bronzemedaille.

Kanada'dan Andre de Grasse 100 metre yarışında bronz madalya kazandı.

Tom belegte den vierten Platz und gewann somit keine Medaille.

Tom dördüncü sırada yer aldı ve bir madalya kazanmadı.

Jahre nach dem Unfall gewann er etwas Empfindung und Motorik zurück.

geçirdiği kazadan uzun yıllar sonra bazı hareket ve duyguları geri döndü.

Die Norwegerin Marit Bjørgen gewann den 15-km-Skiathlon der Frauen.

Norveçli Marit Bjoergen 15km kadınlar skiathlonunu kazandı.

Unter Großfürst Vasilli III wurde Moskau immer größer und gewann an Macht.

Moskova, Büyük Prens III. Vasili yönetimi altında genişlemeye ve güçlenmeye devam etti.

- Ich habe gewonnen.
- Ich gewann.
- Ich bin der Sieger.
- Ich bin Sieger.

Kazandım.

Mein Vater nahm an einem Kochwettbewerb teil und gewann den ersten Preis.

Babam bir aşçılık yarışmasında bir yarışmacıydı ve birincilik ödülünü kazandı.

Sie gewann eine Medailles, als sie noch nicht einmal fünfzehn Jahre alt war.

Sadece 15 yaşındayken bir madalya kazandı.

Tom verlor zwar die Hälfte seiner Tafel Schokolade, gewann dafür aber einen Freund.

Tom çikolatalı barın yarısını kaybetti ama bir arkadaş kazandı.

Aber er demonstrierte weiter seine militärischen Fähigkeiten, gewann eine Reihe von Gefechten auf Desaix '

Ancak, Desaix'in Yukarı Mısır'a yaptığı seferde bir dizi çatışmayı kazanarak askeri becerisini daha da kanıtladı

Ihre Entscheidung wurde bestätigt, als das Sechste Korps in Elchingen eine brillante Aktion gewann,

emirleri görmezden gelmeye teşvik etti. Kararları, Altıncı Kolordu Elchingen'de

- Tom gewann das Rennen.
- Tom hat das Rennen gewonnen.
- Tom hat den Wettlauf gewonnen.

Tom yarışı kazandı.

Wayde van Niekerk brach den Weltrekord und gewann beim 400-Meter-Lauf die Goldmedaille.

Wayde van Niekerk 400 metre sürat koşusunda dünya rekoru kırdı ve altın madalya kazandı.

- Der Kandidat der Republikaner gewann die Wahl.
- Der Kandidat der Republikaner hat die Wahl gewonnen.

Cumhuriyetçi aday seçimi kazandı.

Conchita Wurst gewann 2014 den Liederwettbewerb der Eurovision mit dem Lied „Steige auf wie ein Phönix“.

Conchita Wurst "Rise Like a Phoenix" şarkısı ile 2014 Eurovision Şarkı Yarışmasını kazandı.

Bis jetzt gewann nur ein Teilnehmer eine Million israelischer Schekel bei "Wer wird Millionär?" in Israel.

İsrail'deki "Kim milyoner olmak ister" yarışmasında şimdiye kadar yalnızca bir katılımcı bir milyon İsrail Şekeli kazanabildi.

Leonardo DiCaprio gewann den Oscar als bester Darsteller für die Rolle des Hugh Glass in „Der Rückkehrer“.

Leonardo DiCaprio, Hayalet filminde Hugh Glass rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında Oscar kazandı.

- Contador hat bei der Tour de France das gelbe Trikot gewonnen.
- Der Contador gewann das gelbe Trikot in der Tour de France.

Contador, Fransa Bisiklet Turunda sarı mayoyu kazandı.

- Tom gewann zehntausend Dollar in der Lotterie.
- Tom hat zehntausend Dollar in der Lotterie gewonnen.
- Tom hat zehntausend Dollar im Lotto gewonnen.

Tom piyangoda 10.000 dolar kazandı.

- Sie mochte ihn von Anfang an.
- Er gefiel ihr von Anfang an.
- Sie gewann ihn gleich lieb.
- Sie mochte ihn auf Anhieb.

O, onu hemen sevdi.

- Um es kurz zu machen: sie hat gewonnen, und ich habe verloren.
- Um es auf den Punkt zu bringen: sie gewann, und ich unterlag.

Uzun lafın kısası: o kazandı ve ben kaybettim.

- Team A hat das Spiel gegen Team B gewonnen.
- Team A gewann das Spiel gegen Team B.
- Mannschaft A hat das Spiel gegen Mannschaft B gewonnen.

- A takımı, B takımına karşı oyunu kazandı.
- A takımı, B takımına karşı maçı kazandı.

- Weit davon entfernt sich zu legen, wurde der Sturm noch weitaus heftiger.
- Von einem Abflauen war ganz zu schweigen; der Sturm gewann immer mehr an Stärke.
- Statt sich zu legen, wurde der Sturm sogar noch stärker.

Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.