Examples of using "Steigen" in a sentence and their turkish translations:
Fiyatlar yükseliyor.
Yaşama maliyetleri yükseliyor.
Hormonlar çağlıyor.
Fiyatlar her gün yükseliyor.
Fiyatlar yükselecek.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Genel olarak, tasarruflar artıyorlar.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
Fiyatlar yükselmeye devam edecek.
Çocuklar uçurtma uçuruyorlardı.
Uçurtmalar uçuralım.
O bir uçurtma uçurdu.
Uçurtma uçurmaya gidelim.
Uzun vadede, fiyatlar yükselecektir.
Fiyatlar kesinlikle yükselecek.
Parti yarın olacak.
Merdiven çıkmakta zorlanıyor musunuz?
Lütfen arabadan inin, bayım.
Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?
Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.
Kamyonetten in.
Bir uçurtma uçurmak tehlikeli olabilir.
Gidiyor musun?
Lütfen arabadan in.
Fiyatlar geçen yıldan beri artıyor.
- Yavaşça merdivenlerden aşağı gidelim.
- Yavaşça merdivenlerden aşağı inelim.
Bir sonraki istasyonda trenleri değiştireceğiz.
Bu oran Cumhuriyet'le beraber artış gösterecekti
- Neden bir uçurtma uçurmaya gitmiyorsun?
- Yürü git işine.
- Çek arabanı.
- Senin başka işin yok mu?
Tom'un bir arabaya bindiğini gördüm.
Arazi fiyatları yükselecek gibi görünüyor.
Bir sonraki istasyonda trenleri değiştirin.
Bir saat içinde uçağa bineceğiz.
Taksi ücretleri gelecek ay artacak.
Fiyatlar 20 Ekimden sonra artacak.
Altın fiyatının yükseleceği kesin.
O, oğluyla birlikte bir uçurtma uçurdu.
Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.
Ancak bilim adamları bu sayının artmasını bekliyor.
Tom oğluyla bir uçurtma uçurdu.
şehre inen tilki, aslan ve domuz
Tom merdivene tırmanmaya başladı.
Sanırım bir sonraki istasyonda ineceğiz.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
Tom bir uçurtmayı nasıl uçuracağını Mary'ye öğretti.
Fiyat artmaya devam edecek mi?
Hepiniz trene lütfen. Tren az sonra gidiyor.
Otobüse binmek için bir bilet almalısın.
Yukarı çıkıp bu su tankına mı girelim? Yoksa bu hurda yığınına mı?
Müziğin güzelliği onun gözlerine gözyaşı getirdi.
Zaten fiyatlar her hafta yükseliyor.
Arabamdan çık.
Yaşam giderlerim yıldan yıla yükseliyor.
Tom, Meryem'i John'un arabasına binerken gördüğünü söyledi.
Arabaya bin ve beni bekle.
Bu dağa tırmanmak zorundayım.
- Arabadan in.
- Arabadan çık.
Bu yaz Fuji dağına tırmanmaya karar verdik.
Tom vurulduğunda arabasına binmek üzereydi.
Sahaya gidelim ve uçurtma uçuralım, ne dersin?
Yeni Ay'ın oluşturduğu gelgitten faydalanarak binlerce soydaşıyla beraber yüzeye çıkıyor.
pramit'in içerisine pis su koy arınarak çıksın
Amerika Birleşik Devletleri'nde sıcaklıkların artmaya devam etmesi bekleniyor.
Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.
Birçok genç insan yaz tatilini Fuji Dağına tırmanmak için kullanıyor.
Böylesine kötü bir havada dağa tırmanmamalısın.
Termosfer içinde sıcaklıklar sürekli olarak 1.000 derece Celsius'un hayli ötesine yükselir.
Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.
belki bitin de sırtına binebilecek olsa ona da binerdi ama
Ev fiyatlarındaki artış onun evini büyük bir kârla satmasına olanak sağladı.
Ata bin.
Jeep'e bin.
Kuzey kutup bölgesindeki sıcaklıklar uzak güneydeki sıcaklıklardan 2 ila 3 kat daha hızlı artıyor.
uçağa binenler şöyle göz ucuyla pencereden dışarıya bir baksın
eğer'ki buzul kütlenin üzerine çıkıp devam edersek dünyadan aşağıya düşebiliriz
Hava müsait olursa yarın dağın tepesine varacağız.
Birinin damarına basmak istemedim.
Otobüse binin.
İlk randevuda onunla yatmak iyi değildir.
Kendi güvenliğin için, sarhoş bir sürücüsü olan bir arabaya asla binme.
Yükseğe tırmandıkça, hava soğur.
Tom'un kasları çok yorgundu ve eve gitmek ve banyoda bir süre dinlenmek istedi.
İyi haber, onun gözlerine gözyaşı getirdi.
Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.
Bir sonraki durakta aktarma yapmalısınız.
Tom sana sürpriz bir parti vermek istedi ama senin bundan nefret edeceğini biliyordum, bu yüzden ona vermemesini söyledim.
Ekonomimizin büyüdüğü bir anda bizim işletmelerimiz 1990'lardan beri en hızlı tempoda işler yaratıyorlar ve ücretler tekrar yükselmeye başlıyor, bizim olmak istediğimiz ülke türü hakkında bazı seçimler yapmak zorundayız.