Examples of using "Nahmen" in a sentence and their turkish translations:
Bu onun düşmanlarını yüreklendirdi.
Onlar onu tutukladılar.
Onlar onu tutukladılar.
Polis memuru hırsızı tutukladı.
azmimi baltalıyor.
Onlar teklifi benimsediler.
Onlar metroya bindi.
Onun davetini kabul ettik.
Yaklaşık olarak otuz genç kişi katıldı.
Toplantıya çoğu tarafından katılındı.
Japon vatandaşı oldular.
Hediyeleri kabul etmediler.
Öldüğünü zannettik.
Toplantıya birçok insan katıldı.
Tom ve Mary arka kapıdan girdi.
Polisler silahlarını indirdi.
Maria'nın hayalleri sonunda gerçekleşiyordu.
Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.
Birçok üst düzey yetkili toplantıya katıldı.
Onlarca genç insan gösteriye katıldı.
Turnuvaya yirmi takım girdi.
Onlar büyük bir risk aldı.
Bir ağacın gölgesinde oturdular.
Akşam yemeğinde birçok konuk var mıydı?
Tom ve Mary her biri bir kurabiye aldı.
Birçok kişi konferansa katılıyordu.
Sadece dört at yarışta yarıştı.
Birçok ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı
Tom ve Mary her biri bir yudum şarap aldı.
Yarışta sadece üç at vardı.
Geç kalmayalım diye bir taksiye bindik.
Toplantıya çok az sayıda insan katıldı.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
Araştırmaya sekiz binden fazla kişi katıldı.
Felsefenin çeşitli türleri Yunanistan'da oluşmuştur.
Biz bir kafede hızlı bir öğle yemeği yedik.
Biz yoğun trafikten kaçınmak için, bir arka yoldan gittik.
Konferansa birçok ülkeden temsilciler katıldı.
Tom'u ele geçirdik.
Onlar teklifi kabul etti.
Egzoz dumanı azaldı fabrikaların bacaları tütmedi
Tom ve Mary durdu ve bir otostopçu aldı.
Güneşlendiler.
Bir İngiliz Parlamentosu turu attık.
Avrupa çapında, insanlar paralarını bankalardan çektiler.
Onlar metroya bindi.
İleri atılırken yardımcıları ondan merdiveni kaptı
Tom ve Mary birlikte altı çeşit yemek yedi.
- Onu verilmiş sandık.
- Onu verilmiş zannettik.
Tom ve Mary evlerini satın alabilmek için para ödünç aldılar.
Onu ellerine alan insanlardan demokrasiyi kurtarabiliriz.
DAN MITRIONE BUGÜN ÖLDÜRÜLDÜ Kentleri işgal edip cephanelikleri, bankaları...
Kütüphanenin önündeki ağaçların altında öğle yemeklerini yiyen bazı adamlar vardı.
Tom ve Mary, Boston'un en lüks otellerinden birinde bir oda kiraladılar.
Gösteriye yaklaşık bin kişi katıldı.
Biz onu tutukladık.
Güneyde Polonyalı birlikler şimdi Utitsa'yı aldı, Ruslar geri çekilmeden önce alev aldı.
Ateşi için onu hastaneye götürdüler.
Biz Tom'u eve götürdük.
Binlerce göçmen Macaristan'daki Budapeşte'den Avusturya'ya yürümeye karar verdi.
Onlar Lee Harvey Oswald adında bir adamı tutukladı.
Biz otobüs bekledik fakat o otuz dakikadan daha fazla süre geç kalmıştı, bu yüzden bir taksiye bindik.
Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.