Examples of using "Interesse" in a sentence and their turkish translations:
ve çıkarcılık
Bizimle gelmek ister misin?
Üzgünüm, ilgilenmiyorum.
- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.
İlginiz için teşekkür ederim.
O hâlâ ilgileniyor mu?
Neden ilgileniyorsun?
Öğretmen ilgimizi artırdı.
halkın çıkarı uğruna bu tarz adamlara neler verdiği ortada
Kış sporlarına ilgi gösterir.
Ben ilgini takdir ediyorum.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
İlgiyi kaybettim.
Tom ilgi kaybetti.
- Bana meraklıydı.
- O benimle ilgilendi.
Bob rock müziğe ilgisini kaybetti.
Araştırmalarım sayesinde
insanların çıkarları uğruna
Ben o konuya ilgimi kaybettim.
Kitaba ilgi gösterdi.
Kendi çıkarına göre davrandı.
- O, planla ilgilendi.
- Plana ilgi gösterdi.
Japonca'ya büyük bir ilgisi var.
Biz ilgiliyiz.
bir fikir kökleşmeye başladı.
Politikaya olan ilgisini kaybetti.
Siyasete ilgim tamamen akademik.
- Sanırım Tom ilgilenecek.
- Bence Tom ilgilenecek.
Tom hiçbir şey yapmakla ilgilenmedi.
Ben işle ilgilenmiyordum.
Golfe olan ilgimi kaybettim.
Benim sıradan insanlara hiç ilgim yok.
Amcamın sanata derin bir ilgisi var.
İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.
Ve neden o ilginç bir konu?
Tom bu kitapla ilgilenebileceğini söyledi.
kan davasının hiç kimseye hiç bir çıkar sağlamadığı
Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip
Kitaplara ya da müziğe az ilgi gösterdi.
Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.
Tom beyzbola ilgisi yok gibi görünüyor.
Meşgulüm. Ayrıca ilgilenmiyorum da.
Ben her zaman bilimle ilgilendim.
Gelinen bu noktada bir erkek arkadaşa sahip olmakla ilgilenmiyorum.
Matematikle gittikçe daha az ilgilenmeye başladım.
Bu herkesin ilgisini çekti.
İşime olan ilgimi kaybettim.
Tom işine karşı ilgisini kaybetti.
Neden aniden bu kadar ilgileniyorsun?
Tom onu yapmakla ilgilenmediğini söylüyor.
Fotoğraflara ilgi göstermedi.
Fotoğraflara az ilgi gösterdi.
Fotoğraflara neredeyse hiç ilgi göstermedi.
O fotoğraflara büyük ilgi gösterdi.
İşine olan ilgisini yitirdi.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
Ben projeye olan ilgimin yarısını kaybettim.
Herkes ilginin gerçek olduğunu söyleyebilir.
Onun ilgilenmediğini görmüyor musun?
İlgilenmediğimi görmüyor musun?
Tom Fransızca okumaya ilgisini kaybetti.
O çok ilgilenmeden olayı izledi.
Herhangi bir İngiliz yemeğini yemeğe ilgim yok.
Fotoğraflara kesinlikle ilgi göstermedi.
İlgilenmediğimi Tom'a söyledim.
Tom'un orduya katılmakla ilgileneceğinden kuşkuluyum.
Görünüşe göre, Tom o soruyu yanıtlamaya ilgi duymuyor.
- Neden ilgilenmiyorsun?
- Neden ilgilenmiyorsunuz?
- İlginize minnettarım.
- Endişenizi anlıyorum.
Bir şeyle meşgulüm, başkasıyla ilgilenmiyorum.
ve değnekle sınıfta gezmeye bir ilgisi yoktu.
O, siyasetle ilgilenmiyor.
Birkaç dakika sonra, konuşmaya olan ilgimi kaybetmeye başladım.
Eğer ilgilenirsen, bana bildir ve sana onun telefon numarasını vereceğim.
- Tom politika ile ilgilenmiyor.
- Tom'un politikaya ilgisi yok.
Kesinlikle ilgileniyorum.
Sizi ilgilendiren herhangi bir kitap okuyabilirsiniz.
çünkü çıkarı vardı diğer adamın karısını almak istiyordu
Asya tarihi ile ilgileniyorum.
Kafanın içinde geçenleri anlama isteğim yok.
Almanca'ya ilgi büyüyor, özellikle Çinde, Hindistan'da ve Brezilya'da.
John'dan ayrıldığından beri Mary'nin gerçekten ilgilendiği ilk adam Tom'dur.
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
Budizm makalesi, Doğu dinlerine olan ilgimi yeniden canlandırdı.
Tom'un senin eski MP3 çalıcını almakla ilgilenmesinin pek mümkün olmadığını düşünüyorum.
Biz barış yararına çalışıyoruz.
Yarın hayvanat bahçesine gitmekle ilgileniyorsan 2.30'da seni alacağım.
Bu, ilgilenip ilgilenmediğinize bağlıdır.
Tom arkadaş edinmekle ilgileniyor gibi görünmüyor.
Hiç kimse benimle dans etmekle ilgileniyor gibi görünmüyor.
Sanatla hiç ilgilenmez.
Tom'un bize yardım etmekle ilgilediğini sana ne düşündürüyor?
Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.