Examples of using "Verlor" in a sentence and their turkish translations:
Tom, Mary'yi kaybetti.
O, Mary'yi kaybetti.
O, Mary'yi kaybetti.
Lucy Mary'yi kaybetti.
- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.
Dalağımı kaybettim.
O bir kitap kaybetti.
Cep telefonumu kaybettim.
Motivasyonumu kaybettim.
- O işini kaybetti.
- İşini kaybetti.
Bilincimi kaybettim.
Tom boşa zaman harcamadı.
Tom dengesini kaybetti.
Dengesini yitirdi.
Bir küpe kaybetti.
Anahtarı kaybettim.
Tom evini kaybetti.
Dengemi kaybettim.
O dengesini kaybetti.
- Benim şemsiyemi kaybettim.
- Şemsiyemi kaybettim.
Tom şemsiyesini kaybetti.
Tom bir kitap kaybetti.
Park cezası makbuzumu kaybettim.
Huzurumu kaybettim.
Zavallı kız aklını yitirdi.
- Adam bütün umudunu yitirmişti.
- Adam bütün ümidini kaybetmişti.
Sonunda, o, kontrolünü kaybetti.
Tom aniden bilincini kaybetti.
O, devam etme isteğini kaybetti.
Hasta sabrını kaybetti
Umudumu kaybetmeye başlıyordum.
Tom sonunda sabrını kaybetti.
Tom neredeyse dengesini kaybediyordu.
Aniden iştahımı kaybettim.
Beethoven yavaş yavaş işitmesini kaybetti.
O aniden bilincini kaybetti.
Tom görünüşe göre pasaportunu kaybetti.
- Bütün zenginliğini kaybetti.
- Bütün servetini kaybetti.
- Bütün varlığını kaybetti.
Neredeyse dengesini kaybediyordu.
Üç saatten fazla zaman kaybettim.
Dengesini kaybetti ve düştü.
Takımımız ilk oyunu kaybetti.
Yaşlı adam yaşama isteğini kaybetti.
Kumarbaz epey para kaybetti.
O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.
O sinema biletini kaybetti.
Neredeyse bütün paramı kaybettim.
Nobuhiko Takada, Hikson Grasy'e karşı kaybetmişti.
Tom sahip olduğu her şeyi kaybetti.
Tom dengesini kaybetti ve düştü.
Kar fırtınasında yön duyumu kaybettim.
Hiç zaman kaybetmedi, değil mi?
Böylece bütün parayı kaybetti.
Tom Fransızca ders kitabını kaybetti.
Tom son durgunluk döneminde işini kaybetti
- Dengesini kaybedip bisikletten düştü.
- Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
Adam kalabalığın içinde gözden kayboldu.
O, o kuşu gözden kaybetti.
En sevgili oğlunu kaybetti.
O bir uçak kazasında ebeveynlerini kaybetti.
Soğuk algınlığı nedeniyle sesimi kaybettim.
Tom sahip olduğu tüm parayı kaybetti.
Kazada görme yeteneğini yitirdi.
O, o kazada görme duyusunu kaybetti.
Tom, arabanın kontrolünü kaybetti.
O, bütün servetini kaybetti.
- Tom işini kaybetti.
- Tom kovuldu.
Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken
Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip
O yüzme havuzunda yüzerken kilitli dolabının anahtarını kaybetti.
Tom çok zayıfladı.
Dün kaybettiğim dolma kalem yeniydi.
Sabrını kaybetti ve çocuğa vurdu.
Babasını kaybettiği için üzgündü.
Matematikle gittikçe daha az ilgilenmeye başladım.
Geçenlerde kaybettiğim saat yeniydi.
Tom geçen ay işini kaybetti.
- Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.
- Kalabalıkta gözümden kayboldu.
Kötü bir soğuk algınlığı şarkıcının sesini kaybetmesine sebep oldu.
O, haberde soğuk kanlılığını kaybetti.
Ben projeye olan ilgimin yarısını kaybettim.
3 yaşında babasını kaybetti.
Dengesini kaybetti ve merdivenden düştü.
Kontrolümü kaybettim.
O, bir trafik kazasında bir gözünün görme yetisini kaybetti.
Bahsi kaybettim.
Tom kendini kaybetti ve Konrad'ın yüzüne vurdu.
O hem kız arkadaşını hem de işini kaybetti.
O, iddiayı kaybetti.
O, bahsi kaybetti.
- Anahtarımı kaybettim.
- Ben anahtarımı kaybettim.
O güvenirliğini kaybetti çünkü bir arkadaşına ihanet etti.