Examples of using "Hättet" in a sentence and their turkish translations:
İkinizin kavga ettiğinizi duydum.
Yetişkinlerden birine söylemek zorunda kaldın.
Siz ikinizin çok ortak yönü olduğunu düşünüyordum.
Tom sen ve onun öğle yemeği yediğinizi söyledi.
- Tom'u seninle getirmemeliydin.
- Tom'u yanında getirmemeliydin.
Uzaklaşabilirdin.
Kaçabilirdin.
Aç olacağını biliyordum.
- Uzak durmalıydın.
- Uzak durmalıydınız.
- Uzakta kalmalıydın.
Bizimle gelmek ister misin?
- Evet demeliydin.
- Evet demeliydiniz.
- Onun tavsiyesini almalıydın.
- Onun tavsiyesine uymalıydın.
Benim iznim olmadan bunu yapmamalıydın.
Size katılmamın bir sakıncası var mı çocuklar?
Kendini tanıtmalıydın.
Daha erken gelmeliydin.
Sen ayağa kalkmalıydın.
Biraz daha patates püresi alır mısınız?
Sen Tom'u tanımazdın.
Tom senin aç olduğunu söyledi.
Bizi aramalıydın.
Bize bildirmeliydin.
Buraya asla gelmemeliydin.
Burada olmalıydın.
- Neredeyse beni öldürüyordun.
- Beni neredeyse öldürüyordun.
Sen bile bize yardımcı olurdun.
Önceden telefon etmeliydin.
- Bizimle birlikte gelmeliydin.
- Bizimle gelmeliydin.
Beni uyandırman gerekirdi.
Derse hazırlanmalıydın.
Toplantıya katılmalıydın.
Sen onun tavsiyesini kabul etmeliydin.
Çok daha erken söylemeliydin.
Senin değiştiğini düşündüm.
Boston'da kalmalıydın.
Partiye gelmeliydin.
Önemli haberlerin olduğunu söylemiştin.
Onunla kalmalıydın.
Onunla kalmalıydın.
Daveti reddetmeliydin.
Onu bana bırakmalıydın.
Bir film izlemek ister misiniz?
Beni daha önce aramalıydın.
Zaten eve gitmeliydin.
Çok hızlı durmamalıydın.
Bana daha evvel söylemeliydin.
Sen onu bana daha önce söylemeliydin.
Ondan özür dilemeliydin.
Kendini tanıtmalıydın.
Keşke onu yapmasaydın.
Beni çağırmanıza gerek yoktu.
Tüm operasyonu riske atabilirdin.
O kadar erken gelmemeliydin.
İçeri gelmemin bir sakıncası var mı?
Onun yerinde olsan ne yapardın?
Onun yerinde olsan ne yapardın?
Onu bana daha önce söyleyebilirdin.
Birlikte dans ettiğimizi görmeliydin.
Bana gerçeği söylemeliydin.
Bunu bana asla yapmamalıydın.
Bir teflon kaplı tava almalıydın.
Biyoloji dersine daha fazla dikkat etmen gerekirdi.
- Bu kadar erken vazgeçmemeliydin.
- Bu kadar çabuk pes etmemeliydin.
Yerimde olsan ne yapardın?
Önce bana danışmalıydın.
Neredeyse paranı unuttun.
Burada uyumamın bir sakıncası var mı?
Keşke bunu bana söylemeseydin.
Daha iyi bilmeliydin.
Düne kadar bunu bitirtmen gerekiyordu.
Keşke bunu bana daha önce söyleseydin.
Kasabadan ayrılmış olabileceğini düşünüyordum.
Tom paramı çaldığını söyledi.
Yarın sinemaya gitmek ister misin?
- Sadece bir hafta bekleyemez miydin?
- Bir hafta bekleyemez miydin?
Belki de Tom'a gerçeği söylemeliydin.
- Pencereyi açmamın bir sakıncası var mı?
- Pencereyi açabilir miyim?
Resim güzeldi. Onu görmen gerekirdi.
- Ona öyle bir şey söylememeliydin.
- Ona böyle bir şey söylememeliydin.
Bir taksiye binmene gerek yoktu.
- Pencereyi açabilir miyim?
- Pencereyi açmamın sizce bir sakıncası var mı?
Bunu daha sonra tartışıp tartışmamamızın bir sakıncası var mı?
İşten sonra bir şey yapmak istiyor musun?
Geldiğini bize bildirmeliydin.
Keşke Tom'un bizimle gitmesine izin verseydin.
Dün gece filmi izlemeliydin.
Gençken nasıl yüzeceğini öğrenmeliydin.
Bir mola alabilir miyim?
Bana bir şeyde yardım etmek için zamanın var mı?
Benimle hayvanat bahçesine gitmek ister misin?
Tatlı olarak hangi meyveyi yemek istersiniz?
Beni baştan dinlemiş olsaydın bu hiç olmayacaktı.
Tom'un Mary ile Boston'a gitmesine asla izin vermemeliydin.
Fırsatın varken beni öldürmeliydin.