Examples of using "Hätten" in a sentence and their turkish translations:
Biz bile sana yardımcı olurduk.
Artık yetmişti.
Biz evlenmeliydik.
Kaçabilirlerdi.
Onlar uzaklaşabilirdi.
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Onu istiyoruz.
Kaçabilirdik.
Biraz salata ister misin?
Çorba tabağın var mı?
Oraya kendimiz gitmeliydik.
Keşke zamanımız olsa.
Keşke bir bahçemiz olsaydı!
- Daha erken yola çıkmalıydık.
- Daha önce ayrılmalıydık.
güvene ihtiyacımız var.
Daha dikkatli olmalıydık.
Daha erken kalkmalıydık.
Buna asla izin vermezdik.
Bana güvenmeliydiniz.
Biraz çay ister misin?
Gelmemeliydik.
Tom ve Mary açtı.
Hangi kitabı istersiniz?
Biz sağa dönmeliydik.
Birlikte kutlamalıydık.
Biz bile sana yardımcı olurduk.
Acele etmemize gerek yoktu.
Keşke bir kızımız olsa!
Bireysel faturalarımız düşer miydi? Sağlık sigorta primlerimiz?
Acele etmene gerek yoktu.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
Keşke biraz daha zamanımız olsa.
Ağızlarını kapalı tutsalardı iyi olurdu.
Biz onun tavsiyesini dinlemeliyiz.
Oraya gitmemeliydik.
Bunu yapmamalıydık.
Onu kendimiz yapmalıydık.
Daha fazla zamanımız olduğunu düşündüm.
Bir anlaşmamız olduğunu düşündüm.
Amerikalılar Japonlardan farklı bir şekilde cevap verirdi.
Keşke bir oğlumuz olsa!
Acele etmemiz gerekmiyordu.
Biz evde kalmalıydık.
İşler daha kötü olabilirdi.
Çayınızla bisküvi ister misiniz?
Bir itiraf imzalamamalıydın.
Onları asla işe almamalıydık.
Her ikimiz de uyanık kalmalıydık.
Tom'la kalmalıydık.
Bunu daha önce düşünmeliydin.
Keşke onu yapsaydık.
Belki evlenmemeliydik.
- Neredeyse treni kaçırıyorduk.
- Biz neredeyse treni kaçırıyorduk.
Tom'a daha fazla yardım etmemiz gerekirdi.
Bunu daha önce yapmamız gerekirdi.
Geçen yıl kazanmaya çok yaklaşmıştık.
Senin yardımın olmadan biz bunu yapamazdık.
Yardımın olmasaydı, onu yapamazdık.
Bunu yardımınız olmadan yapamazdık.
Banyolu iki kişilik bir oda istiyoruz.
Bütün gece ayakta kalmamalıydık.
Tom, o ve Mary'nin kavga etmiş olduklarını söyledi.
bizim ise anca o zaman haberimiz olabildi
Biz ona gerçeği söylemeliydik.
Daha ucuz bir yayınınız var mı?
Çok erken kahvaltı yapmamıza gerek yoktu.
Keşke oyunu kazansaydık.
Biz sigara içilmeyen bölümde bir masa istiyoruz.
Bunu Tom'a söylememeliydik.
Tom'un gitmesine izin vermemeliydik.
Onu kendimiz halletmeliydik.
Gerçekten onu yapmak zorunda değildin.
Sanırım bunu tartışmalıydık.
Duyuruya kulak vermeliydik.
Tom'un kaçmasına izin vermemeliydik.
Keşke bizim de bir arabamız olsaydı!
Düşündüm de ,daha fazla kahvemiz kalmadı.
Ben zaten bunun hakkında konuştuğumuzu sanıyordum.
Keşke bir çocuğumuz olsa!
- Çok erken kalkmamalıydık.
- Çok erkenden kalkmamalıydık.
Acele etmemize gerek yoktu.
Üç şişe şarap almalıydık.
Onlar bizimle temas kurmalıydılar.
Tom'u yalnız bırakmamalıydık.
Tom ve Mary'nin ne yapması gerekiyordu?
Tavsiyene uymalıydık.
Tom ve Mary'nin aç olduğunu düşündüm.
Seni dinlemeliydik, Tom.
Tom'a söylememeliydik.
Zamanını daha iyi kullanmalıydın.
Bunu çok daha erken yapmalıydık.
Beni aramalarına gerek yoktu.
Muhtemelen onu yapmamalıydık.
Tom bana bir sorunumuz olduğunu söyledi.