Translation of "Begannen" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Begannen" in a sentence and their turkish translations:

Wir begannen zu sprechen.

Konuşmaya başladık.

Lügen, die in der Vergangenheit mit einem Freund begannen, begannen mit

geçmişte bir arkadaşa bakıp çıkacaktım ile başlayıp günümüze kadar gelişerek gelen yalanlar

Sie begannen, die kommunistische Partei

Komünist Parti'ye, Yahudilere

Wir begannen eine ernsthafte Unterhaltung.

Ciddi bir konuşmaya girdik.

Alle begannen ihre Fahnen zu schwenken.

Herkes bayrağını sallamaya başladı.

Sie begannen alle drei zu lachen.

Üçü birden gülmeye başladılar.

Die beiden Kinder begannen zu weinen.

- Çocukların ikisi de ağlamaya başladı.
- Her iki çocuk da ağlamaya başladı.

Sie begannen, den Hügel zu ersteigen.

Onlar tepeye tırmanmaya başladılar.

Die amerikanischen Arbeiter begannen zu protestieren.

Amerikan işçileri protesto etmeye başladı.

Toms Kraftübungen begannen, Wirkung zu zeigen.

Tom'un güç antrenmanı sonuçları göstermeye başladı.

Dann begannen sie sich voneinander zu trennen

daha sonrasında ise bunlar ayrılmaya başladı birbirlerinden

Die Medien begannen in den Nachrichten zu wachsen

medya da haberler türemeye başladı

Die Blätter begannen rot und gelb zu werden.

Yapraklar kızarmaya ve sararmaya başladı.

Wir begannen an einem neuen Projekt zu arbeiten.

Biz yeni bir proje üzerinde başladık.

Wissenschaftler begannen Antworten auf diese Fragen zu finden.

Bilimciler bu soruların yanıtlarını bulmaya başladılar.

Die Blätter der Bäume begannen rot zu werden.

Ağaçların yaprakları kızarmaya başladı.

begannen Staaten einen Teil von jedem Gehaltchecks einzubehalten.

eyaletler, her çalışanın maaşından bir paya el koydular.

Aber als die Ausgangssperren begannen und Geschäfte schlossen,

Fakat sınırlamalar başladığında ve şirketler kapandığında,

Die Leute standen auf und begannen zu singen.

İnsanlar ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

Ihre finanziellen Probleme begannen in der zweiten Jahreshälfte.

Onların mali sorunları, yılın ikinci yarısında başladı.

Sie begannen mit heftigen Attacken auf den Feind.

Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.

WhatsApp-Gruppen Gesichtsgruppen und Twitter begannen damit zu zittern

Whatsapp grupları Face grupları ve Twitter bununla çalkalanmaya başladı

Am 30. März begannen sie ihren Angriff von Norden.

30 Mart'ta saldırılarına Kuzey.

Plötzlich begannen dicke Regentropfen vom düsteren Himmel zu fallen.

Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.

Sie saßen auf einer Parkbank und begannen zu reden.

Onlar parkta bir bankta oturdu.

Sie begannen einen neuen Autotyp in Tokio zu verkaufen.

Tokyo'da yeni bir tür araba satmaya başladılar.

Wir begannen zu lachen, als er den Witz erzählte.

O, fıkrayı anlattığında biz gülmeye başladık.

Alle ordneten sich paarweise an und begannen zu tanzen.

Herkes çiftler oluşturdu ve dans etmeye başladı.

Im späten 15. Jahrhundert begannen die Europäer, Amerika zu erkunden.

Avrupalılar, Amerikaları 15. yüzyıl sonunda keşfetmeye başladılar.

Sie erschien genau in dem Moment, als wir unsere Mahlzeit begannen.

Biz tam yemeğimize başlıyorken o çıkageldi.

Nach einer Weile begannen diese Angeklagten, sich zusammenzuschließen, um Kosten zu vermeiden

bir süre sonra bu davalılar masraf yapmamak için beraber gidip gelmeye başladılar

Doch dann begannen die Archäologen, alarmiert durch eine zufällige Entdeckung, den traditionellen

Ancak daha sonra, bir tesadüfi keşifle uyarılan arkeologlar,

Flottenblockaden begannen, Engpässe zu verursachen von Essen und Treibstoff in ganz Europa ...

Deniz blokajları kıtlığa neden olmaya başlamıştı. Avrupa'da yiyecek ve yakıt ...

Nach dem Vorfall begannen ihre Freunde und Verwandten sie seltener zu besuchen.

Olaydan sonra, onların arkadaşları ve yakınları onları daha seyrek ziyaret etmeye başladı.

Mit dem viele bahnbrechende Entdeckungen rund um das Leben auf der Erde begannen.

çığır açacak keşiflerin ilk adımını ortak noktada buluşturuyor.

Satelliten, die um unseren Planeten kreisen, begannen Orts- und Navigationsdaten an kleine Empfänger

Gezegenimiz çevresinde yörüngedeki uydular tüm dünyadaki küçük alıcı birimlerine,

Soult marschierte dann nach Süden und besetzte Porto, wo Gerüchte begannen, dass er erwägen würde

Soult daha sonra güneye yürüdü ve kendisini Portekiz kralı olarak taçlandırmayı

Im Radio warnte man uns vor dem bevorstehenden Erdbeben und wir begannen unsere Sachen zusammenzusuchen.

Radyo önümüzdeki deprem hakkında bizi uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.

Sarahs junge Freunde begannen sich zu fürchten. Nur sie blieb locker und beruhigte ihre Freunde.

Sarah'nın genç arkadaşları korkmaya başladı. Sadece o soğukkanlılığını korudu ve arkadaşlarını rahatlattı.

- Die zwei Jungen begannen, sich gegenseitig Vorwürfe zu machen.
- Die zwei Jungen fingen an, sich einander die Schuld zuzuschieben.

İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.