Translation of "Bedeutete" in Turkish

Was es bedeutete.

anlamıyordu .

Tom bedeutete Maria stehenzubleiben.

Tom Mary'ye durmasını işaret etti.

Tom bedeutete mir einzutreten.

Tom girmemi işaret etti.

Tom bedeutete Maria zu warten.

Tom Mary'ye beklemesini işaret etti.

Der Polizist bedeutete ihm anzuhalten.

Polis onu durdurmak için sinyal verdi.

Tom bedeutete mir zu gehen.

Tom terk etmemi işaret etti.

Tom bedeutete mir zu folgen.

Tom onu izlememi işaret etti.

Ich bedeutete ihr, Platz zu nehmen.

Onun oturması için ona işaret ettim.

Er bedeutete mir, ihm zu folgen.

Onu izlemem için bana işaret etti.

Tom bedeutete Maria, sich zu setzen.

Tom Mary'nin oturması için işaret etti.

Tom bedeutete Maria, still zu sein.

Tom Mary'nin sessiz olması için elle işaret etti.

Meine Mutter bedeutete Elke, ihr zu folgen.

Annem Alice'e kendisini takip etmesi için işaret etti.

Das bedeutete mehr Viren auf den Farmen.

Bu da çiftliklerde daha fazla virüs bulunması anlamına geliyordu.

Ich wusste nicht genau, was das Wort "Feministin" bedeutete.

"Feminist" kelimesinin anlamını tam olarak bilmiyordum

Der Polizist bedeutete dem Wagen mit einer Taschenlampe anzuhalten.

Polis bir el feneri ile arabanın durması için işaret etti.

Dies bedeutete, dass in Florida die Stimmen zweimal ausgezählt werden mussten.

Bu, Florida'nın oyları tekrar sayması gerektiği anlamına geliyordu.

Ein Ruf für hervorragende Mitarbeiterarbeit bedeutete, dass seine Dienstleistungen sehr gefragt waren,

Olağanüstü personel çalışmasıyla tanınması, hizmetlerinin yüksek talep görmesi anlamına geliyordu ve

Du machst dir keinen Begriff davon, wie viel Arbeitsaufwand das für mich bedeutete.

Bunu yapmak için ne kadar çok çalışmak zorunda olduğum konusunda hiçbir fikrin yok.

Die enorme Gewichtsersparnis bedeutete, dass dieses Raumschiff mit einer kleineren Rakete gestartet werden konnte.

Ağırlıktaki büyük tasarruf, bu uzay aracının daha küçük bir roket üzerinde fırlatılabileceği anlamına geliyordu.