Examples of using "Auge“" in a sentence and their turkish translations:
Göze göz, dişe diş.
Göze göz, dişe diş.
Göze göz düşüncesi bütün dünyayı kör edecek.
Hangi gözün ağrıyor?
- Ona göz kulak ol.
- Ondan gözünü ayırma.
Ona göz kulak ol.
Bu bir göz.
Benim sağ gözümde bir seğirme var.
Bir gözümü açtım.
Gözlerim şişti.
Gözümde bir şey var.
- Çocuklara dikkat et.
- Çocuklara göz kulak ol.
- Gözünü çocuklardan ayırma.
Neredeyse bir gözünü kaybediyordu.
Bir dinozorla yüz yüze gelmek eğlenceli bir deneyimdi.
- Onun sağ gözü kördür.
- Sağ gözü kördür.
Neredeyse gözümü bile kırpmadım.
O, gözünü kırpmadı.
Ben başka bir yol aramayı tercih ettim.
Tom'un bir gözü morarmış.
- Siyah bir gözüm var.
- Siyah gözlerim var.
- Gözüm morardı.
- O görmezden geldi.
- O, göz yumdu.
- Görmezlikten geldi.
- Görmezden geldi.
Onlara göz kulak ol.
Bu valize göz kulak olun.
Gözümde bir şey var.
Güzellik, görendedir.
Senin gözünü kim morarttı?
Top onun gözüne çarptı.
Çantaya göz kulak olun.
- Onun bir gözü görmüyor.
- Onun bir gözü kör.
O, antikanın iyisinden anlar.
Sana göz kulak olacağım.
- Bir gözü kördü.
- Bir gözce kördü.
Tom'un sol gözü seğirmeye başladı.
Çok fazla ışık gözü incitir.
Bakteriler çıplak gözle görülmezler.
Onun antikalarda gözü var.
Tom neredeyse bir gözünü kaybediyordu.
Gözüne ne oldu?
Onun bavuluna göz kulak oldum.
Tom'a her zaman göz kulak olurum.
Tom ayrıntının iyisinden anlar.
Buna göz kulak olalım.
Tom'un bir gözü kör.
Genelde tek bir göz bundan etkilenir.
Gözünü nasıl morarttın?
Sağ gözümle hiçbir şey göremiyorum.
Alabildiğine uzanan ve kavrulan vadiler var.
Dün gece bir gıdım uyumadım.
Köpeğin bir gözü kör.
O, güzellikten anlar.
Onu yakından gözle.
Onun sanat için iyi bir gözü var.
Göz atmama izin ver.
Sağ gözü kördür.
Bu defa gitmesine izin vereceğim.
Tom'un sağ gözü yine seğiriyor.
Hafifçe indim.
Tom bir gözümü patlattı.
Karalar bağlamamış kimse yoktu.
Allah'ın gözü küçük olanlar koruyor.
- Dün gece gözlerime uyku girmedi.
- Dün gece gözümü bile kırpmadım.
Tom gerçeklerle yüzleşmeli.
Tom dün gece hiç uyumadı.
Tom Mary'nin siyah göz hakkında hiçbir şey söylemedi.
Göz ruhun aynasıdır.
Tom, çocuklara göz kulak olur musun?
Tom'a göz kulak ol.
Bu ürkünç ışık, insan gözüyle görülmüyor.
Yaşlı adamın bir gözü kördür.
- Biz durumu dikkatle izlemeye devam edeceğiz.
- Mevzuyu son derece hassas bir biçimde takip etmeyi sürdüreceğiz.
- Karga karganın gözünü oymaz.
- İt iti ısırmaz.
Minik parçacıkları çıplak gözle görmek zordur.
Atomlar çıplak gözle görülemez.
- Bu yıldızı çıplak gözle görebilmek mümkün değil.
- Bu yıldız çıplak gözle görülemez.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
Bu gürültüyle gözümü bile kırpamadım.
Tom'un gözünü kim morarttı?
Tom sol gözüyle bir şey göremiyor.
- Tom, Mary'nin John'a göz kulak olmasını rica etti.
- Tom Mary'nin John'a göz kulak olmasını rica etti.
Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.
Gözün görebildiği kadarıyla kumdan başka bir şey yoktu.
O, gözüme çarptı.
Bazı yıldızlar çıplak gözle güçlükle görülebilmektedir.
Tom gözünde yaşla bana baktı.
Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.
Açık değil.
Tom'un bu gece gözünü kırpmayacağından eminim.
Polyphemus'un, Neptün'ün oğlu, önünde sadece bir gözü vardı.
Vitrindeki elbise gözüme takıldı.