Translation of "Volant" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Volant" in a sentence and their turkish translations:

- Prends le volant.
- Prenez le volant.

Direksiyona geç.

- Femme au volant, danger constant.
- Femme au volant, danger permanent.
- Femme au volant, mort au tournant.

Kadın sürücüler sürekli bir tehlikedir.

- Une voiture a un volant.
- Une bagnole a un volant.

Bir arabanın bir direksiyon simidi vardır.

C'est un oiseau volant.

Bu uçan bir kuş.

- Laisse les mains sur le volant.
- Laissez les mains sur le volant.

Ellerini direksiyonda tut.

Un aigle volant dans l'auditoire

oditoryumda özgürce uçan bir kartal

- Tom attachait la ficelle au cerf-volant.
- Tom attacha la corde au cerf-volant.

Tom ipi uçurtmaya bağladı.

- J'ai vu un objet volant non-identifié.
- J'ai aperçu un objet volant non-identifié.

- Ben bir UFO gördüm.
- Bir UFO gördüm.

Une jeune fille était au volant.

Genç bir kız direksiyondaydı.

L'alcool au volant peut être dangereux.

İçki içmek ve araba sürmek tehlikeli olabilir.

Il faisait voler un cerf-volant.

O bir uçurtma uçurdu.

Je t'ai acheté un cerf-volant.

Sana bir uçurtma aldım.

Ce volant est impossible à tourner.

Bu kol dönmüyor.

Tom m'a acheté un cerf-volant.

Tom bana bir uçurtma satın aldı.

Femme au volant, mort au tournant.

Kadın sürücüler sürekli bir tehlikedir.

Le cerf-volant s'est pris dans l'arbre.

Uçurtma ağaçta sıkıştı.

J'ai vu un objet volant non-identifié.

- Ben bir UFO gördüm.
- Bir UFO gördüm.

L'écureuil volant descendit de l'arbre en planant.

Uçan sincap ağaçtan aşağıya uçarak geldi.

Mets les deux mains sur le volant.

Her iki elini direksiyona koy.

Il est dangereux de téléphoner au volant.

Aynı anda telefonda konuşmak ve araç kullanmak tehlikelidir.

Le cerf-volant disparut dans le ciel.

Uçurtma gökyüzünde gözden kayboldu.

Je vous en prie, soyez prudents au volant.

Lütfen dikkatli sürün.

Tom a attaché une ficelle au cerf-volant.

Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

Faire voler un cerf-volant peut être dangereux.

Bir uçurtma uçurmak tehlikeli olabilir.

Tom ne vous laissera pas prendre le volant.

- Tom direksiyona geçmene izin vermez.
- Tom arabayı sana kullandırtmaz.

Il fit voler un cerf-volant avec son fils.

O, oğluyla birlikte bir uçurtma uçurdu.

Hideo tourna vivement le volant pour éviter le cycliste.

Hideo bisikletliden kaçınmak için direksiyonu hızlıca çevirdi.

Quelqu'un a coupé la corde de mon cerf-volant.

Biri benim uçurtma ipimi kesti.

L'agressivité au volant est un sérieux problème aux USA.

ABD'de yol öfkesi ciddi bir sorundur.

Tom prit place derrière le volant et s'en alla.

Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı.

Comment sommes-nous censés jouer au badminton sans volant ?

Badminton topu olmadan nasıl badminton oynayacağız?

En volant, j'ai vu une chaîne de montagnes à l'ouest,

Aşağı doğru uçarken batıda sıradağlar gördüm.

Il s'est endormi au volant et a eu un accident.

- Direksiyon başında uyuyakalıp kaza yaptı.
- Direksiyon başında uykuya daldı ve kaza yaptı.

Elle s'est endormie au volant et a eu un accident.

O, direksiyonda uykuya daldı ve bir kaza geçirdi.

Les voitures britanniques et japonaises ont le volant à droite.

İngiliz ve Japon arabalarında direksiyon sağ taraftadır.

volant en nuées dans le ciel comme un rideau en mouvement

nefes kesici bir şekilde gökyüzüyle kaynaşan,

Il multipliera les efforts, volant plusieurs kilomètres en une seule nuit.

Enerjisini son damlasına kadar harcayarak tek gecede birkaç kilometre uçacak.

Dimanche nous étions sur la plage à faire du cerf-volant.

Pazar günü plajda uçurtma uçuruyorduk.

Il n'est pas d'homme raisonnable qui prenne le volant après avoir bu.

- Hiçbir akıllı kişi içkiliyken araba sürmez.
- Hiçbir akıllı kişi içki içip sonra araba sürmez.

« Que veulent dire les initiales O.V.N.I. ? » « Cela signifie Objet Volant Non-Identifié, je crois. »

UFO ne demek? Sanırsam, tanımlanamayan uçan nesne demek.

- Tom s'est endormi au volant et a causé un accident.
- Tom s'est endormi en conduisant et a causé un accident.

Tom direksiyon başında uyuyakalıp kazaya neden oldu.

Christophe Colomb est connu comme tacticien de renom. Une fois, il a coulé une flotte pirate en leur volant tous leurs fruits et légumes, les condamnant ainsi au scorbut.

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,